24-Buzlar Ülkesi Prensi

3.7K 181 43
                                    

İğrenç suratıyla yüzüme sırıtırken "Hoş geldin kızım."dedi.

Ben çocukları severdim. Özellikle de kız çocuklarını çok severdim. Kendime itiraf etmesi zor olmuştu ama sanki her birinde kendimden bir parça görüyor gibi olurdum.

Fakat babam bana ne zaman "kızım"dese de o zaman kız olmaktan iğrenirdim. Hem de böyle bir adamın kızı olmak daha da bulandırırdı midemi

"Nehir nerede?"

"Hoş bulduk demeyecek misin?"

"Nehir nerede?"dedim yeniden. Onu dinlemek istemiyordum.

Kenara çekildi. "İçeri de. Bakıcısıyla oyun oynuyor. "

Bir şey söylemeden hızla geçtim yanından. Adımlarım korksam bile daha sağlam basıyordu yere. Kalbim ağzımda atsa da artık yalnız olmadığımı bilmek bile beni daha güçlü kılıyordu.

Merdivenleri ikişer üçer çıkıp yukarı kata ulaştım ve birlikte resim çizen kardeşim ve bakıcısını gördüm. Kapıları açıktı ama Nehir beni hala görmemişti.

Onun sakin ve güvende olduğunu gördüğümde derin bir nefes alırken kapıya usulca iki kere vurdum.

Sessizlik bozulduğu için ikisi de bana dönerken "Gül!"Dedi Nehir sevinçle. Ayağa kalkıp bana geldi ve kocaman sarıldı.

"Bebeğim."deyip sıkıca sardım kollarımı. Saçlarını öpüp huzurla gülümsedim.

Biliyordum. Nehire zarar vermemişti. Verseydi böyle olmazdı. Nehir,en ufak düzensizlikte bile huzuru kaçan bir çocuktu. O pislik adam kardeşime zarar verseydi şu an burada resim çizmezdi rahat rahat.

"Hoş geldin Gül."

"Hoş buldum Nehir."deyip yanağından öptüğümde yüzünü buruşturup eliyle yanağını sildi.

Öpülmekle pek arası yoktu.

"Nasılsın,iyi misin?"

"İyi. Nehir çok iyi. Resim çiziyor,bak."deyip elimden tuttu.

Bakıcısı bana gülümseyip "Hoş geldiniz."Dediğinde nazikçe karşılığını verdim.

Masada yerimi aldığımda Nehir'in güzel bir ev çizdiğin gördüm.

Annemin kısıtlamalarına rağmen,kızlarının beceriksiz olduğuna inanmasına rağmen ben bıraksam da Nehir çizmeyi hiç bırakmıyordu.

"Çok güzel olmuş bu ev. Benim olsun mu?"

"Senin evin var Gül."

"Yok ki."dedim sahte bir üzüntüyle.

"Önderle ikinizin evi var. Ankara da."Dediğinde gülümsedim. Tabi ya vardı.

En başta benim evim Önderdi.

Üşüsem kollarıyla sarar ısıtırdı.

Acıksam mutfağa girer yemek yapar,elleriyle beslerdi

Uyumak istesem koynunda uyuturdu.

Bir öpse acıyan yerlerim iyileşirdi.

"Doğru bildin."deyip sıkıca sarıldım tekrar. Gelirken yol hem bitsin hem bitmesin istemiştim. En büyük korkum kardeşimdi. Onun için gelmekten korktuğum yere bile kocamı evde bırakıp gelmiştim.

"Nehir Hanım,yemeğinizi getirdim."Diyen evin hizmetçisiyle göz göze geldim.

Onu tanıyordum. Ben gitmeden önce de burada çalışıyordu.

"Gül Hanım."dedi neşeyle. "Hoş geldiniz."

"Teşekkür ederim."deyip tepsideki yemeklere baktım.

Salata, yaş pasta, kısır ve börek...

GÜL Hanım Where stories live. Discover now