XXXVII. MONTAGUE (PART II)

13K 1K 155
                                    








Neoni - Royalty
Emma Louise - Jungle



🥂




Gözlerini üzerimde dolaştıran adamın varlığından rahatsızlık duydum.

Barış karşısında güzel bir tablo varmış gibi beni dikkatle inceliyor, gözlerini yüzümce ve vücudumda dolaştırarak sırıtıyordu. Pars'ın dağıttığı yüzü kendine gelmiş olsa da gözünün kenarındaki ufak izler hala geçmemişti. Açıkçası bakışlarının bu denli korkutucu olmasının bir nedeni de bu yaraları olabilirdi çünkü bana bu kadar kinli bakmaya hakkı yoktu. Eğer aptalca bir harekette bulunup beni öpmeseydi başına böyle bir şey gelmeyecekti. Lakin o aksine inanıyor olmalıydı ki, bana bakışlarında büyük bir öfke vardı.

Babam içkisini yudumlayıp babaanneme bir şeyler söylediğinde etrafa göz attım. Pars'ın ortalıkta olmadığını fark etmem üzerine rahatlamalı mı yoksa gerilmeli miydim bilemedim. Barış'ı yanımda görürse delirebilirdi fakat Barış Pars'ı görmezse daha büyük bir sorun oluşabilirdi çünkü kendisi gittikçe bana yaklaşıyor, adeta yanıma yanaşıyordu.

Huzursuzluğumu belli ederek iç geçirdim.

"Eğleniyor musun, Mira?" diye sormasıyla gözlerimi dibimde duran adama çevirdim. Üzerine geçirdiği takım elbisesinin düzeltip elinde tuttuğu bardağını dudaklarına yasladı ve içkisinden ufak bir yudum aldı.

"Seni görmeden önce eğleniyordum."

Cevabım ile kıkırdadı. "Aşk olsun ama ayıp ediyorsun." Bana doğru eğilmesiyle ensemdeki tüylerin dikildiğini hissettim. Saniyeler içinde kulağıma fısıldamasıyla benliğim alarm verdi. "Oysa ben dudaklarımızın buluştuğu ilk andan beri senden başkasını düşünemiyorum."

Şaşkınlığıma eşlik eden öfkem ile kaşlarımı çattım. Yanımda dikilen adamın cüretkarlığı karşısında sinirlenmemem elde değildi. Ona yerini ve haddini hatırlatmak isteyerek karşılık verdim. "Aklına geldiğim an sevgilimin sende yarattığı tahribatı anımsa ve hemen başka bir fikre odaklan."

"Sevgilin?" diyerek tek kaşını kaldırdı. "Siz ayrılmamış mıydınız?"

Tatlı bir tebessüm ile gözlerimi kırpıştırdım ve afallamasını sağlayan cümlemi sarf ettim. "Hayır, birlikteyiz. O yüzden gerile çünkü Pars seni yakınımda görürse tekrar hastanelik olabilirsin."

Yüzündeki ifadede bir öfke yeşerdi lakin tedirgin olmuş olmalı ki gerçekten bir adım gerileyerek aramızdaki mesafeyi açtı. Açıkçası minnettardım çünkü Pars'ın tekrar kavga etmesini istemiyordum ve yanımdaki adam yüzünden bu ihtimal oldukça kuvvetliydi. Tam müsaade isteyip bu ortamdan uzaklaşmam gerektiğini ima edeceğim sıra babamın sesini işittim.

"Mira, Barış biraz yabancılık çekiyormuş." Diyerek tebessüm etti. "Bende onu arkadaşların ile tanıştırabileceğini söyledim. Belki diğerlerinin yanına gidebilirsiniz."

Baba...

Kibar olacak başka birini bulamadın mı cidden?

Barış tekrar yanıma yanaşıp sahte bir tebessüm ile yüzümü inceledi. "Mira'nın eşlik etmesi yeterli, Selim Amca."

Babamın kaşlarını çattığını fark ettiğimde huzursuzluğum katlandı. Bize doğru yaklaşan adamı fark ederek adeta yardım çağrısında bulunarak gözlerinin içine baktım. Ağabeyim karşımda dikilip sinirle parıldayan gözlerini Barış'ın üzerinde gezdirdi ve kimsenin beklemediği bir kabalık ile adeta emretti. "Kız kardeşimden uzaklaş."

RAKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin