XXIV. GÖRSEL ŞÖLEN

21.7K 1.4K 781
                                    





Lady Gaga - Paparazzi

🥂


Çarşamba gününü süsleyen güneş gözlerimi kısmama neden olurken saten sabahlığımın kuşağını bağlayarak balkona çıktım. Havanın tahmin ettiğimden daha soğuk olması uyku sersemliğimi yok etmişti. Gözlerim ağaçların arasından süzülen ışıklarda dolaştı ve derin bir nefes aldım.

Fazlasıyla gergin, huysuz hissediyordum kendimi zira akşam katılmam gereken daveti düşünmek bile sinirlenmeme neden oluyordu. Babamın ısrarı üzerine annemin defilesine gitmeye ikna olmuştum lakin isteksizliğim oldukça bariz ve normaldi. Kaos dolu akşam yemeğimizden sonra onu görmemiş, sesini dahi duymamıştım. Açıkçası annem ile aynı ortama gelmek şu an istediğim son şeydi.

Yıllar boyunca benden babamı esirgediği her aklıma geldiğinde çığlık atmak, ona bağırmak istiyordum. On dört, on beş yaşlarındayken ağladığım tonlarca gece olmuştu. Babasının bile sevmediği bir kızı başkaları neden sevsin ki diye sormuştum kendi kendime. Karşı cins ile konuşmaktan birini sevmekten başkasıyla güzel bir bağ kurduktan sonra beni terk edip gitmesinden korkmuştum hep.

Bunların mimarı olarak babamı görmüş, onu suçlamış, uzun bir süre ondan nefret etmiştim.

Biliyordum ki o da hatalıydı lakin beni asıl bu hale düşüren annemin kararları olmuştu. Gözümün içine baka baka yıllarca yalan söylemiş, benden gerçekleri saklamıştı.

Bunu neden yapmıştı anlayamıyordum. Benim için bu davranışlarının asla mantıklı bir açıklaması olamazdı.

Tekrar derin bir nefes alıp vücudumun soğuktan titremesine müsaade ettim. Sevgi ve güven üzerine kurulmamış bir evliliğin nedenli yanlış olduğunu bir kere daha idrak ediyordum. Çocuk doğurmak önemli değildi asıl mesele dünyaya getirdiğin insanı yetiştirmek, ona sevgi verebilmekti. İleri de bir çocuk sahibi olursam ona asla böyle bir acı yaşatmamak üzere kendime söz verdim.

Sağ elim ağrıyan boynumun üzerine konumlandığında gözlerim karşımdaki evin üzerinde dolaştı. Pars'ın odasının camında durdu bakışlarım. Siyah perdelerini çekip kendini dünyadan soyutlamıştı. Dün oldukça geç bir saatte göl evinden dönmüştük, ben eve gelsem de o başka bir yere gitmişti. Saat üç gibi balkona çıkıp baktığımda hala eve gelmemiş olduğunu görmüştüm. Dudağımın kenarını dişledim. Artık ne işi varsa sabaha karşı eve gelebilmiş ve hala uyuyor olmalıydı. Bunu çok sık yapıyordu. Bir anda ortadan kayboluyor, saatlerce görünmüyordu. Böyle zamanlar da Tuna ve Koray ile olduğunu düşünmek istesem de emin olamıyordum. Güven sorunlarım vardı, insanlara inanmam için büyük nedenlere ihtiyaç duyardım. İtiraf etmek gerekirse o inançlar olduğunda bile karşımdaki insana güvenmemeyi tercih ederdim. Sanırım bu şekilde canımın yanmasını engelleyebileceğimi zannediyordum.

Söz konusu Pars olduğun da ise her şey gibi bu da dengesizleşiyor, karmaşık bir hale geliyordu. Onu tanıdığımdan beri ne kadar güvenilir bir insan olduğunu görmüş ve anlamıştım. Gözümün önünde değer verdiği insanlar için kendini yırtmasın izlemiştim. Bu yüzden ona anlamsız bir güven duyuyordum lakin bir yandan da bu güvene yaslanmamaya çalışıyordum çünkü biliyordum yaslandığım duvar giderse düşüşüm sert olurdu.

Pars Arıkan, hayatımı derinden etkileyen bütün değer yargılarımı, kurallarımı alt üst eden kişiydi o. Aramızdaki ilişki tuhaf, çarpık ve sağlıksızdı. Tabi aramızdakilere bir ilişki denebilirse. Onun için farklı ve özel olduğumu biliyordum. O da benim için öyleydi fakat bunu onun ağzından duymak istiyordum. Beyninde bir yerlerde beni sadece arkadaşının kardeşi olarak kodlamasını istemiyordum.

RAKİPWhere stories live. Discover now