II. NEFES NEFESE

47.9K 2.4K 404
                                    


Bölümü beğenmeyi ve yorum bırakmayı unutmayın.

Çokça seviliyorsunuz!

İyi okumalar dilerim....

Just Lowkey - One Kiss + I Was Never There

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.



Just Lowkey - One Kiss + I Was Never There

🥂

Son baharın serin fakat insanı pek üşütmeyen havası beyaz spor arabanın içine dolarken dışarıyı izliyordum.

Tuhaf bir hobim vardı.

Arabayla bir yere giderken yoldan geçen insanları izleyip hayatları hakkında tahminde bulunmayı seviyordum. Kaldırımda yürüyen siyah montlu ve oldukça mutsuz gözüken kıza baktım. Ellerini montunun cebine sokmuş başını eğmiş yürüyordu. Sanki az önce dünyanın en ağır suçunu işlemiş ve pişman olmuş gibiydi. Belki de az önce ilk öpücüğünü doğru olduğuna bir türlü emin olamadığı bir kişiden almıştı. Yüzündeki ifadeye bakılırsa doğru kişi olmadığını artık biliyordu. Bakışlarımı bankta oturan orta yaşlardaki adama çevirdim. Cep telefonundan gözlerini ayırmıyordu. Belki de birinden önemli bir mesaj bekliyordu. Belki de o önemli bir mesajı gönderip göndermemek konusunda kararsızdı.

Dışarıdan bakıldığında her şey ne denli basit ve tahmin edilebilir duruyordu oysa insanlar karmaşıktı. Tahmin bile edilemeyecek kadar anlamsız şeyleri kendine dert edinebilir, umursamaması gereken durumları kendine acı edinebilirdi. İnsan zihni zehirli bir sarmaşık gibiydi. Adeta dolandıkça içinde kaybolduğun bir yapıydı.

Gözlerimi Ayaz'a çevirdim.

Ağabeyim artık çalan şarkıya eşlik etmiyordu. Aksine oldukça gergin bir şekilde araba kullanırken arada bana kaçamak bakışlar atmak ile meşguldü. En az benim kadar, bundan sonra olacakların hayatımızda nasıl izler bırakacağı konusunda endişeliydi.

Haksız da sayılmazdı.

Sağı solu belli olmayan bir kızdım. Amacım reşit olana kadar babama katlanmak, Ayaz'ı tanımak ardından bu saçma ve yalan hayattan çekip gitmekti. Kalıcı bağlar kurma niyetinde değildim. O yüzden bu şehir ve tanışacağım insanlar benim için bir anlam ifade etmiyordu.

Ayaz ormanlık alana yöneldiğinde dönemeçli yolun iki tarafında da uzun ve yaşlı ağaçlar vardı. Nerede olduğumuzdan emin değildim zira İstanbul'u bildiğim söylenemezdi. Yine de şehir içinde olmadığımız barizdi. Orman yolundan çıkıp sıralı villaların bulunduğu yere geldiğimizde midemin bulandığını hissettim. Güzel, belki bu sayede babamın üstüne kusardım. Gülmemek için yanağımı dişledim. Bu düşünce hoşuma gitmişti.

Ayaz devasa diyebileceğim kadar büyük bir kapının önünde durdu. Aracın plakasını okuyan kapılar iki yana açıldığında kendimi Narnia'ya giriyor gibi hissettim. Bakışlarımı etrafta dolaştırmadan edemiyor, gördüğüm her şeyi sindirmeye çalışıyordum. Sıra sıra dizilmiş deniz manzaralı villaların önünden geçerken hangisinin bundan sonra yaşayacağım ev olduğunu tahmin etmeye çalıştım. Hepsi oldukça lüks ve güzeldiler.

RAKİPTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon