on bir

15K 800 73
                                    

denizkolejiifsa: Dolunay'la mı çıkıyorsun?

batukilic: sana ne amk?

batukilic: sal bi

denizkolejiifsa: aldatıldığını öğrendiğinde yazarsın
√√

Sıcak sütümden bir yudum alıp arkadan gelen bal tadıyla tebessüm ettim. Basketbol maçı izliyordum. Kalabalıklardan ve bu saçma maçlardan genel olarak hoşlanmazdım bugün çok daha sakinlerdi. Bizim sınıfın beden dersiydi, başka bir sınıfla kapışıyorlardı. Bu yüzden de herkes huzurluydu.

Bakışlarım Batu ve Dolunay'ın üzerinde durdu. Dolunay, Uraz'ın kız versiyonu gibiydi. Belki de daha kötüsü. Batu'yu tavlamasına şaşırmamıştım, çekici bir kızdı. Uzun boyu, güzel bir yüzü ve herkesi etkileyebilecek hoş bir fiziği vardı. Batu'yla fiziksel olarak yakışıyorlardı.

Bunu içimden geçirmek bile yüzümü buruşturmama sebep olmuştu. Batu, bu hayatta görüp görebileceğim en iyi niyetli çocuktu. Sevmediği insanlara karşı bile her daim bir iyiliği dokunurdu. Kimsenin hakkında düşünmeden karar vermezdi, konuşmazdı.

Uraz'la bu denli yakın olmak yerine onunla yakın olmayı tercih ederdim.

Dolunay'ın kahkahası düşüncelerimden sıyrılmama sebep olduğunda Batu'nun da dudağında ufak bir tebessümle onu seyrettiğini gördüm. Nasıl bu denli iyi rol yapabildiğini anlayamıyordum. Gözlerimle başka çocuklarla öpüştüğünü görmesem bu haline, sevgisine inanabilirdim.

Maçı bitirmiş olacaklar ki Uraz köşede oturan siyah kapüşonlu kalıplı çocuğun yanına adımladı. Basket oynayan diğer kişiler de soyunma kabinlerine gitmek üzere kaybolmuşlardı ortadan. Çocuğun kim olduğunu anlamak için gözlerimi biraz kısarak bakmam gerekti.

Bora Güneş.

Okulun uyuşturucu sağlayıcısı O'ydu. Kısmen. Ailesinin bazı mafyatik işlere bulaştığını ve bu şeye onların zoruyla başladığı gibi temel bilgilere sahiptim onun hakkında. Ama tüm bunlara rağmen okul dışındaki geniş çevresindeki herkesi eğlendiren, çapkın biriydi. Çok fazla kızlarla takıldığını göstermezdi ama biliyordum geçmişinin epey kabarık olduğunu. Elbette ki eğer okulu temizlemek istiyorsam onu da bir şekilde ifşalamam lazımdı ama bunu yapamazdım.

Benim gücüm de bir yerde kısıtlanıyordu.

Bora ve ailesine bulaşmak bu hayatta isteyebileceğim en son şeydi. Hatta Bora'nın ifşadan memnun olduğunu başka arkadaşlarına söylemesi de beni rahatlatmıştı. Tekin insanlar değillerdi.

Bora gülerek Uraz'a bir şeyler söyledi, ardından hemen ciddileşti. Korkutucu bir şekilde bakıp bir şeyler anlattığını gördüm. Duyamıyordum ama Uraz'ın sinirlendiğini sıktığı ellerinden anlayabiliyordum. Dudaklarını okumak için daha da odaklandığımda Bora beni fark etti. Alaycı bir tebessüm belirdi dudaklarında. Onun bana bakmasıyla Uraz da dönüp benim olduğum tarafa baktı. Ardından Bora'nın göğsüne vurup bir şeyler söyledi. Bora yalnızca sırıtıp göz kırptı. Ağzını okuduğumdan anladığım kadarıyla 'Unutma.' demişti.

Uraz yanıma yaklaştı. "Duş alıp geleceğim. Çıkarız."

"Sevgilin gelip seni sordu Uraz. Çıkamayacağız." Kaşları çatıldı. Kim olduğunu sorarcasına bana baktı. Göz devirdim. "On birinci sınıflardaki Buse yok mu ya?"

"Ne sevgilisi amına koyayım? Takıldık sadece."

"O öyle görmüyor demek ki. İğrençsin."

Derin bir nefes alıp yüzünü sıvazladı. "Öyle görüyor Buse de, kendisi teklif etti bana. Sen hep benim hakkımda böyle kötü mü düşüneceksin?"

Omuz silkip sütümden bir yudum aldım. "İşlerim var, seni bekleyemem."

"Nereye?"

"Ortalığı ayağa kaldırma diye haber verdim, sorgula diye değil." Bir şey söylemeyip yanımdan ayrıldı. Eşyalarımı toplayıp çıkarken son kez Batu ve Dolunay'a baktım. Dolunay'ın da gözü üzerimdeydi. Her zamanki yapmacık gülümsemesini takındığında karşılık verme ihtiyacı hissetmeden okuldan çıktım.

Okulda uzun süre kalınca ifşa olacağım düşünceleri beynimi istila ediyordu. Olabildiğince meşgul tutmaya çalışıyordum kendimi. Çok da başarılı sayılmazdım. Aylarca kafamda tasarlamış olsam da gerçek olduğunda kontrol etmek çok zordu. Yine de bir şekilde hallediyordum.

ifşa /yarı texting/Where stories live. Discover now