elli dört

6K 359 82
                                    

Esin: Amca uyan. (03.45)

27 cevapsız çağrı.

Telefon tekrar çalarken göz yaşlarımı sildim. Açıldı.

"Esin? Ne oluyor kızım?" Uykulu sesini duyduğumda sorusu ağlayışımı tetiklemişti. "Esin? Neyin var?"

"Amca, Uraz..." Devamını getiremedim. Beni kandırdığını, sevmediğini yediremiyordum ne kendime ne de ona. Ağlayışım arttığında amcamın hareketlendiğini duydum.

"Ne yaptı? Bir şey mi yaptı sana? Esin, konuş lütfen kızım. Neyin var?"

"Amca, sevmemiş beni. Hepsi yalanmış. İntikam almak istemiş sadece." Ses gelmedi. Yalnızca iç çekişlerimi duyuyordum. Aklımda sadece Uraz'ın beni kandırışı vardı.

"Tamam." Diye mırıldandı. Sesi hem rahatlamış hem de sakin gibiydi, benim aksime. "Sakin oluyorsun, ağlama daha fazla." Tıkanmış gibi durduğunda ağlayışım kesilmiş ondan gelecek en ufak bir teselliyi bekliyordum. "Bunu da halledeceksin sen, inanıyorum. Sadece sakin ol. Beynin şu anda düzgün çalışamıyor, sorun yok."

"Ne yapacağım?" Dedim ağlamaklı bir sesle.

Mahvolmuş hissediyordum.

Hayatımda belki de ilk defa ona kuşkusuzca güvenmeye başlamıştım. Sevildiğimi iliklerime kadar hissetmiştim ilk defa. Yalnız olmadığımı düşündürmüştü. Tek başıma halletmeme gerek kalmadığını sanmıştım.

Yine en başa dönmüştük.

Yalnız ve sevgisiz.

"Beni iyi dinle Esin. Bir kere konuşacağım." Derin bir nefes aldım. Amcam konuştu. "Sen nasıl intikam için bu sayfayı açtıysan Uraz da aynısını yapıyor. İzlediğiniz yollar tartışılır ama bunun şu an için hiçbir önemi yok, tamam mı? Kendine geleceksin, kalkacaksın ve hiç olmadığın kadar güçlü duracaksın. Hiçbir şey kaybettiğin yok senin. Güvendin, evet, bu çok normaldi. İnsanız biz güzel kızım, güvenmek istiyoruz. Sen de güvendin, yanlış yaptın. Bu da çok normal, hatasız olamazsın. Benim ilk eşim tüm mal varlığımı alıp gitmişti, hatırlıyorsun değil mi?" Derin bir nefes aldı o da. "Hayatın gerçekleri bu güzel kızım. İnsanlar doğuyor, büyüyor ve kandırıyor. Kendinde suç bulma, kendini üzme. Toparlan, tamam mı? Neleri halletmedik ki biz? Bunu da hallederiz. Birkaç aya gülüp geçeriz, tamam mı?"

Sesim çıkmadı, amcam da çıkmasını beklemiyordu. Az da olsa iyiydim. Hüngür hüngür ağlamıyordum mesela.

"Şimdi, olayı en başından anlat bana." Derin bir nedes alıp sakince anlattım. Ağlamıştım arada ama aynen anlatmıştım. "Tamam, Bora'yla konuşuyorsun. Böyle bir şey olup olmadığını o öğrensin, öyleyse bir şekilde çaresine bakalım."

"Tamam."

"Seni çok seviyorum. Unutma."

"Ben de."

Telefonu kapatıp olduğum yere çöktüm. Batu mesaj atar atmaz evden çıkıp sahile gelmiştim. Uraz'la beraber uyuyorduk çünkü.

Nasıl kanmıştım bilmiyordum. Fazla inandırıcıydı gözleri.

Gözler de mi yalancıydı?

"Al." Önüme bir bira uzandığında başımı kaldırıp kim olduğuna baktım. Bora, üzerime kendi ceketini bırakıp yanıma oturdu. Birayı benim için açıp tekrar uzattığında aldım. Kendi için de bir tane alıp büyük birkaç yudum aldı.

"Biliyor muydun?" Diye sordum sessizce.

"Bilmiyordum. Amcanla konuşurken duydum." Gözlerim doldu. Ona baktım, denizi izliyordu. Yüzünden bir şey çıkaramıyordum.

"Yapmış mıdır Uraz?" Histerik bir şekilde güldü. Bakışları bana çevrildiğinde üzüldüğünü gözlerinde gördüm. Acıma değildi ama üzülüyordu.

"Yapmıştır."

"Ama çok gerçek değil miydi Bora? Nasıl olur?" Beni anlıyormuş gibi tebessüm etti.

"Çok gerçekti Esin, ben de inanmıştım." Kendi kendine bir küfür mırıldandı. "Sarhoş olduğunda bile sana olan aşkını anlatıyordu." Cebinden bir sigara çıkarıp bana uzattı. Çekinerek aldım. Hızlıca kendi dudağına da yerleştirip önce benimkini, sonra kendininkini yaktı.

İçime çektikten sonra birkaç kere öksürdüm. Alışık değildim.

"Ne yapacağım?"

"Ben öyle ya da böyle oyuna getireceğim onu. Sen bugün o arkadaşının yanında ol, kimseye bir şey çaktırma."

"Sağ ol." Desteklercesine göz kırptı.

"Abinim kızım ben senin. Unutma bunu." Burukça gülümsedim. Bundan sonra hiçbir şey aynı olmayacaktı.

ifşa /yarı texting/Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon