30

11.6K 589 257
                                    

Uzandığım yatağımdan zorlukla kalkıp kapıya doğru paytak adımlar attım. Uraz babamlar olmadığı için sık sık yanıma gelir olmuştu, aslında anahtarı da vardı ama böylesinin daha keyifli olduğunu düşündüğünden mecburen açmaya gidiyordum. Her ne kadar haz etmesem de yanında en rahat olabildiğim insanlardandı kendisi. Bu yüzden üzerimdeki kısacık şortlu pijama takımımı bile değiştirmeye gerek duymamıştım.

Kapıyı araladığımda beklemeden içeri girdi. Üzerimi süzdüğünden emindim. "Hay amına koyayım buz gibi ev. Hasta olacaksın bu kılıkla."

"Üzerimde battaniye vardı Uraz. Sen geldin diye çıkmak zorunda kaldım." Omuz silkerek umursamazca konuştum.

"Geri girersin şimdi." Belimden itekleyerek odama geçtiğimizde ben onu yok sayarak yatağıma uzanıp üzerime battaniyemi örtmüştüm. Yanıma gelip avcunu alnıma yerleştirdi. "Anlayamadım." Diyerek dudaklarını bastırdığında kıkırdayarak ittim onu üzerimden. Öyle garip bir tavırla bakıyordu ki istemsizce gülüyordum.

Birkaç gün ifşadan uzak, stresten uzak bir şekilde mutlu olmak istiyordum.

"Var mıymış ateşim?" Cıkladı. Yanıma oturdu. "Bana gülüyor olman çok hoşuma gidiyor." Tebessümüm dudaklarımda asılı kaldı. Kendimi toplayıp bakışlarımı ondan çektiğim sırada saçlarımı okşamaya başlamıştı.

"Uyuyacak mısın?"

"Saçımla uğraşırsan uyuyakalırım." Gülümsedi. "Batu başka bir şey söyledi mi?" Gülüşü soldu, bakışlarını benden çekip çenesini kaşıdı.

"Senin hayatını mahvedeceğimi söyledi. Sen de öyle yazmışsın daha önce ona, ifşa üzerinden bahsetmişsin uzak durması gerektiğini." Sessiz kaldım. "Ben daha fazla bu konuda konuşmayacağım seninle. Neden dediğini de anlıyorum kısmen, haklısın. Ama bıraktım ben Esin, kullanmıyorum artık."

"Yalan söyleme Uraz." Gözleri tekrardan bana çevrildiğinde gülümsedim alayla.

"Boş ver söyleyeyim Esin. Hikayendeki kötü karakter olmak da güzel." Kapattım gözlerimi. İtiraz etmedi, ayak uydurdu bana. Saçlarımı okşamaya başladı tekrardan.

"Orospu çocuğu." Uraz'ın küfürüyle titreyerek uyandığımda çalan telefonunu sessize aldı. "Özür dilerim, sessizde sanıyordum." Yatakta oturur konuma gelip gözlerimi ovuşturdum.

"Of uyumak istemiyordum ya!"

"Çok uyumadın ki bebeğim, bir saat oldu anca." Esneyip başımı omzuna yasladığımda belimden tutup daha rahat olacağım bir konuma getirdi. Temastan hoşlanmasam da şu an iyi hissetmiştim.

"Yemek mi söylesek? Acıktım ben." Hemen telefonunu çıkarıp uzattı bana. Bu demek oluyordu ki istediğini sipariş et, ben karışmıyorum.

"Hamburger mi yesek beraber?"

"Olur, sen nasıl istiyorsan takıl." Ona zorla sorular sorup istediği hamburgeri ekledim sepete. Kendime de istediklerimi ve iki sufleyi ekleyip ödeme için kapıda ödemeyi seçeceğim sırada telefon elimden alındı. Muhtemelen oradaki kartıyla ödeyecekti.

İtiraz etmedim, bunları düşünemeyecek kadar açtım şu dakikalarda. Telefonum çaldığında komodinden alıp bana uzattı Uraz. Amcam arıyordu.

"Cadoloz, evde teksen çık gel bana. Yalnız kalma. Konuşamadık hem yüz yüze."

"Uraz var amca yanımda. Sen gel istiyorsan."

"Çok hoşlanırmışım gibi... Çok kalmasın yanında, arayacağım 1 saate." Uraz'ı sahiden çevremdeki kimse sevmiyordu.

"Görüşürüz amcacım, gelirim bir ara." Telefonu kapatıp Uraz'a döndüğümde duyduğunu anladım. Göz kırpıp omuz silkti.

"Okula devam edecek misin?" Hamburgerimi sosa batırırken Uraz'ın cevabını bekliyordum. Amcamla konuştuktan yarım saat sonra yemekler gelmişti, o yarım saatte de beraber ifşaya gelen mesajlara bakmıştık. Çoğunluk Uraz'ı sevmeye başlasa da azınlık kesimler ya inanmıyor ya da tehdit ediyordu. Ama umrumda değildi, Batu da öğrenmişti zaten. Sayfayı bile kapatmayı düşünüyordum.

"Ederim. Bugün biraz dinlenmek istediğimden gitmedim. Bir de ortalık biraz durulsun istedim." Kafa salladım. Cuma günündeydik. O gecenin sabahı Uraz yanıma gelip uzun uzun konuşmuştu. Artık onu bu konuda çok da suçlamıyordum. Sonrasında da akşama kadar kalmış, işi olduğunu söyleyip çıkmıştı.

"Pazartesi doktora gideceğim." Diye mırıldandığımda endişeli gözlerle üzerimi taradı. Onun konuşmasına fırsat vermeden açıkladım. "Regl olmuyorum uzun zamandır. Bir sorun mu var diye."

"Beraber gideriz." Göz devirdim. Her şeyi beraber yapmamıza gerek yoktu ama Uraz ısrarla bunu anlamak istemiyordu.

"Çocuk değilim Uraz." İşaret parmağıyla burnumun ucuna dokunup "Bebek gibisin." dedi.

"Babamın çok güvendiği bir arkadaşı var ona gideriz."

"Ay babanı unuttum ben! Bir şey dedi mi sana?" Hamburgerinin son lokmasını ağzına atıp ellerini peçeteye silerken göz ucuyla henüz yarılamadığım hamburgere baktım. Uraz fazla acıkmış olmalıydı.

"Kovdu evden." Ağzım şaşkınlıkla açılırken o umursamaz bir şekilde patates yiyordu. "Uraz, düzgün anlatsana." Sinirle çıkıştığımda patatesini bırakıp bana döndü.

"Yemeğini ye, anlatıyorum." Hamburgerimden bir ısırık aldığımda tebessüm edip konuştu. "Dün senden çıktıktan sonra bizim çocuklarla buluştuk, basketboldakilerle. Sonra da babamın yanına geçtim. Öğrenmişti zaten, deliye dönmüş. Konuşturmadı beni, ne kadar kotü olduğunu, onu ne duruma soktuğumu falan anlattı. Niye kendimi ifşaladığımı sordu haklı olarak, şüphelenmesinler diye falan bir şeyler uydurdum. Başının çaresine bak dedi. Bu kadar."

"Özür dilerim." Dedim samimi bir tavırla. Vural hocayla anlaşamasam bile Uraz babasına da değer verirdi, şimdi böyle bir duruma düşmesi gerçekten üzmüştü beni. İfşayı açarken ve post atarken insanların duygularını olabildiğince geri plana atoyordum, bana göre önemli olan doğruları ortaya çıkarmaktı. Tabii ki her zaman sonuçlar hoşumuza gitmeyebiliyordu.

"Önemi yok Esin, dileme kimseden özür falan. Doğru olanı yapıyordun." Aslında böyle düşünmediğini bilsem de ses çıkarmadım. Aramızdaki bu saçma sessizliği bozan Uraz'ın telefonu olduğunda yemeğime dönmüştüm, o da elleri yağlı olduğundan hoparlöre almıştı telefonu.

"Ne oldu Bora?" İsmini duyduğumda unuttuğum için kızdım kendi kendime. Çocuk bırakmamıştı Uraz'ın peşini. O gün ona söyleseydim belki sorun olmazdı diye düşündüm.

"Naber Uraz? Kızın yanında değil mi?" Uraz'ın kaşları çatıldı. Bakışları bana döndü.

"Ne sikim saçmalıyorsun?"

"Seninki var değil mi bu ifşa sayfasının başında..." Güldü Bora. Ben de sinirle Uraz'a baktım. Onun da kaşları çatıktı ve sinirliydi. "Sen de tabii kızı tavlamak için attın kendini önüne, koruyorsun güya. Güzel kızmış ama, bir şey diyemeyeceğim."

Şaşkınlıkla Bora'yı dinledim. Ne ara haberi olmuştu?

"Bora siktirtme kendini." Uraz'ın devam etmesine izin vermedi.

"Tamam, kızın iletmemiş sana belli ki... Borcunu kapat."

Bora'ya ben de aşığım kızlar

ifşa /yarı texting/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin