yirmi iki

13.9K 742 251
                                    

Son çarşambaya giderek yaklaşıyorduk. Dünkü paylaşımımdan sonra tahmin ettiğimden de fazla tepki gelmişti okuldan. İfşaladığım kızın garip bir şekilde seveni çoktu, bu da azınlık da olsa bir grubu kışkırtmıştı. Üstelik kantinde tüm o kaybettikleri eşyaları görmelerine rağmen benim kumpas kurduğumu düşünmüşlerdi. Kimi ifşalarsam ifşalayayım en ince ayrıntısına kadar düşünüyordum, şimdi böyle bir tepkiyi üzerime çekmek hoş olmamıştı. Üstelik bu tepkiyi Uraz için vermelerini bekliyordum ama muhtemelen herkes onun zorbalıklarından olsa gerek sessiz kalmıştı.

Bugünse başka bir okulla basket maçımız olduğundan tüm derslerimizde test çözdürmüşlerdi, öğleden sonrasıysa tamamen boştu. Normalde bu tarz günlerde genelde evde kalır, bol bol dinlenirdim ancak bu sıra mümkün değildi. Her maçta bir olay olduğundan kalabalığa karışmam iyi olurdu.

Zilin çalmasıyla test kitaplarımı toplayıp çantama koydum. Bir daha sınıfa uğramak istemediğimden omzuma asıp çıktım sınıftan. Kendi sınıfım fazlasıyla sessiz sakin bir sınıftı. Okulda çok fazla sözel öğrencisi yoktu, bu yüzden de 7 kişiydik sadece. Hepsi de olaysız sıradan insanlardı, tek amaçları iyi bir puan almaktı.

Spor salonuna gireceğim sırada Uraz'ın koridorda yüzünü seçemediğim bir kızla öpüştüğünü gördüm. Bu hâline göz devirip yanından geçerken bilerek çarptım. Son olaylardan sonra takımdan atılmıştı ama bu süreçte onun hiçbir olay çıkarmasını istemiyordum. Sessiz sakin dursundu. Başımda bunlarca bela varken Uraz'ın takıldığı kızların sorunlarıyla uğraşamazdım.

"Noluyo ya?!" Kız garip bir ses tonuyla konuştuğunda arkamı dönüp gülümseyerek baktım. Uraz beni görünce tebessüm etmiş kızın kulağına bir şeyler fısıldayarak yanıma gelmişti. Dün bana beni sorduğundan dolayı biraz daha iyi davranabileceğime karar vermiştim. Daha çok tahammül etmeye çalışacaktım. Ayrıca Batu'nun bu konudaki tepkisini de ölçmek istiyordum.

"Normalde gelmezdin." İmayla konuşurken tribünlere çıkıyorduk. Belimden hafif bir şekilde tutarak kalabalıktan ayırdı ve köşeye oturtturdu. Yanıma oturup yerini aldığında konuştum.

"Bizimkiler bugün evde, tek kalamayacağım için gitmedim." Kaşları havalandı. Alaylı bir tebessüm yerleşti dudağına.

"Batu oynuyor diye değil yani, öyle mi?"

"Batu'yla ne alakası var? Ne ima ediyorsun sen, söylesene açık açık."

"Ne ima edeceğim kızım, her şey ortada değil mi zaten? Kaç günden beri dibinden ayrılmıyor çocuk. Hoşlanıyor musun ondan?" Hislerimi dışarıya belli etmezdim, bu yüzden anlamasından endişelenmemiştim bile. Şu an sadece korumak istediğinden ya da kıskandığından boş atıyordu. Üstelik böyle bir durumda yanımdan hiçbir zaman ayrılmayan kişi Uraz'ken Batu'ya laf atması da garipti. Kendinin farkında değildi.

"Saçmalıyorsun Uraz. Benim de arkadaşımdı ya hani Batu? Seninle arasının bozulması benimle de konuşmayacak anlamına gelmiyor. Asel'le de görüşüyoruz, sen kendi sıkıntını söyle. Bahaneler üretme boşuna." Derin bir nefes alıp çekti bakışlarını üzerimden.

"Sorun sensin Esin. Bir gün bile Batu'ya davrandığın gibi davranmadın bana, kör müyüm sanıyorsun?" Tabii ki kör değil ve farkındaydı. Beni bu kadar kafaya taktığını sayfaya yazdığı zaman anlamıştım. Hoşlanıyordu benden. Etik değildi. Saçlarımı önümden çekip ben de bakışlarımı onun gibi sahaya çevirdim.

"Uraz, sana niye böyle davrandığım gayet açık değil mi? Babamın en mutlu gününü cehenneme çevirdin, yetmedi bana aynısını yapmaya çalıştın. Sana sormalı asıl, ne oldu da bu denli üzerime düşmeye başladın?"

ifşa /yarı texting/Where stories live. Discover now