4. Bölüm

11.5K 496 165
                                    

Episode 4
"Sen thread kız değil misin?"

Üzerime geçirdiğim elbiseyi düzeltirken içimden binlerce kez küfrediyor, yarın erkenden dersim olmasına rağmen neden bugün bu buluşmayı kabul ettiğimi düşünüyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üzerime geçirdiğim elbiseyi düzeltirken içimden binlerce kez küfrediyor, yarın erkenden dersim olmasına rağmen neden bugün bu buluşmayı kabul ettiğimi düşünüyordum. İnsanlara hayır demeyi öğrenmeliydim.

Çalan telefonumla aşağı inme vaktimin geldiğini anlamıştım. Telefonumu çantamın içine koyup anahtarımla evden çıktım. Dışarısı soğuk olduğu için üzerime giydiğim kabanı düzeltirken bu soğukta elbise giymemin mantığını da çözememiştim.

Kapıyı kilitleyip aşağı indim. Elif arabanın içinde beni bekliyor, muhtemelen gelip gelmeyeceğimi anlamak için pencereme bakıyordu. Ön kapıyı açtığımda bana dönen bakışları giydiğim kıyafeti süzdü. Sanırım beğenmiş olacak ki ıslık çaldı ve arabaya binmemi bekledi.

Hızlı bir şekilde arabaya binip kapımı kapattım. Dışarısı buz gibiydi ve benim hipotermi geçirme gibi bir niyetim yoktu. Elifte aynısını düşünüyor olacak ki ben biner binmez arabayı çalıştırdı.

Çok fazla konuşmadan süren yolculuğumuz lüks bir restoranda son bulmuştu. Çatık kaşlarımla Elif'e baktığımda bana bakmıyor, arabayı park etmek için bir yer bakınıyordu.

Sonunda çıkan bir arabanın yerine park ettiğimizde Elifin bakışları beni bulmuştu. Hadi dercesine kolu gösterdi, hemen ardındna tek kelime etmeden arabadan indi. Ona ayak uydurmaktan başka şansım olmadığını anlayıp bende indim, benim inmemle kapıları kilitleyen Elif önden yürümeye başladı.

"Bu kadar lüks bir yere geldiğimize göre sanırım böbreğini sattın?" Konuya girme şeklim Elifin kıkırdamasına neden olurken olumsuz anlamda başını salladı. "Hayır, sadece canım arkadaşım için paraya kıydım."

Kaşlarım çatışırken Elif parmağıyla kaşlarımı düzeltti, hemen ardından restoranta girdi. Ona uyan adımlarımla bende girdiğimde sıcak havanın çarpmasıyla rahatlamıştım. Kapıda bizi karşılayan görevlilerden birisi montlarımızı alırken Elif görevli kızla konuşup rezervasyonumuzu hallediyordu.

Genç bir kız yüzünde gülümseme ile bize eşlik ettiğinde adımlarımız masamıza doğruydu. Birkaç adım attığımız da cam kenarında bizi bekleyen iki kişilik masayı görmemle şaşırmıştım. Yanımızda başkalarının da olacağını düşünüyordum, fakat karşıma çıkan iki kişilik masa bunun tersini söylüyordu.

Bize eşlik eden kadın yanımızdan ayrıldığında sandalyelerimize oturduk, ikimizin de aramızda mutlak bir sessizlik vardı ve bunu bozmak için harekete geçtim.

"Başkalarının da olacağını düşünüyordum." Konuya direkt girmemle Elifin bakışları beni buldu, tek kelime etmedi ama bundan şaşırdığını anlayabiliyordum.

"Hayır, başbaşayız kankim." dedi. Şaşkınlığı kısa sürmüştü, samimi hali ile bana cevap verdiğinde sorgulamayıp bende aynı samimiyetle gülümsedim.

Garson siparişlerimiz için geldiğinde ikimiz de menüye bakıp aynı şeyleri sipariş ettik. Masamızda koyu bir sohbet dönmeye başlarken gecenin tahmin ettiğim kadar kötü sürmediğini fark ettim.

"Eee, ünlü olmak nasıl bir şey?" diye sordu Elif. Bu konunun açılacağını biliyordum, bu yüzden hızla cevap verdim. "Ünlü değilim."

Elif gözlerini devirdiğinde gelen siparişlerimizle sessiz kalmıştık. Garsona kısa bir teşekkür ettikten sonra Elif söze girdi.

"Kerem Aktürkoğlu görmüş müdür sence thread'ı?" Elifin sorusu ile düşünmeye başladım. Bunu hiç düşünmemiştim, açıkçası aklıma bile gelmemişti.

"Sanmıyorum, gün içerisinde antremandan telefona bakmaya vakit bulabildiğini sanmıyorum."

Elif beni onaylarken yemeğimden bir çatal aldım, fakat o bu konuyu deşmeye istekli gibiydi. "Bence görmüştür."

"Olabilir tabii ama önemseyeceği bir şey yok, basit bir taraftar diyip geçmiştir." Omuz silkerek kurduğum cümle Elifi durdurmamış olacak ki devam etti.

"Neden Kerem?" Elimde tuttuğum çatalı tabağa bıraktığımda Elif cümlesine devam etti. "Yani yanlış anlama ama Galatasaray da bu tür linci yiyen ilk kişi o değil, Barış Alper ve Yunusta yedi mesela ama sen Kereme bir thread hazırladın, neden Kerem?"

Gerçekten, neden Kerem? Kendime bile ilk defa sorduğum bu soru bocalamamı sağlarken birkaç saniye duraksadım.

"Sanırım patlama noktasıydı." diye mırıldandım. Bulabildiğim en hızlı cevap buydu. "Türk futbolunu uzun süredir takip ediyorum, Kerem'in 3. ligden bir anda Süper Lig'e yükselmesi herkeste bir beklenti oluşturdu. Geçen sene bunu karşılamasına ve bu sene aynı oyunu sergilemesine rağmen linç yemesi ne bileyim, sinirlendirdi beni. Çünkü Kereme nazaran Icardi de son iki maçtır kötüydü ama kalkıp ona laf söylenmezken Kerem dünyanın lincini yedi. Bende bu yeteneğin üstüne toz gelmesini kaldıramadım. Öyle."

Tek nefeste kurduğum uzun cümle ile derin bir nefes aldım, Elif ise birkaç saniye sessiz kalmıştı. "Vay canına." tepkisini bu şekilde belli ederken bu sefer ben sessiz kaldım. "Hakkı yenen Türk oyuncuları koruma federasyonu musun bee."

Elifin söyledikleri gülümsememi sağlarken konu değişmiş, ikimiz de gülerek yemeklerimizi bitirmiştik. Nasıl geçtiğini anlamadığım zaman hızla geçmiş, kalkma zamanımız gelmişti. Elif ellerini yıkamak için lavaboya gittiğinde masada yalnız kalmıştım.

Aradan geçen birkaç dakikanın ardından kulağıma dolan doğum günü müziğiyle etrafıma bakınmaya başladım. Elinde pasta ile bana doğru gelen Elifi görmek beynimde şimşeklerin çakmasını sağladı. Bugün 1 Nisandı. Bugün benim doğum günümdü.

Elif elindeki pastayla karşımda durduğunda ayağa kalkarak gülümsedim. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum, ellerimi birbirinden ayırarak yüzüme hava yaptığımda Elif gülerek pastayı işaret etti.

Gülerek mumları üflediğimde Elif pastayı masaya koymuş, sıkıca bana sarılmıştı. Etrafımızda oturan insanlardan bazıları bizi alkışlamaya başladığında gözümden akan yaşa engel olamayıp Elif'e daha sıkı sarıldım.

Sarılmamız bittiğinde ikimiz de yerimize oturduk, birkaç insan beni tebrik ederken ben ağlamamı durdurmaya çalışıyordum.

"Ağlama ama," dedi Elif. "Ağla diye yapmadım ki." Bu sözler kıkırdamamı sağlarken Elifte güldü. Yanımıza gelen, tahminen bizim yaşımızdaki adama kaydı bakışlarım. Yeşil gözleri, kıvırcık saçları ve yapılı vücudu ile her kızın isteyeceği birisiydi.

"Affedersiniz, masanıza kadar geldim, az önce de konuşmanıza şahit oldum, eminim ama yeniden emin olmak için sormam gerek. Acaba siz Kerem Aktürkoğluna thread hazırlayan kız mısınız?"

****

İMDAAATT

Kurgu nereye gidiyor fikri olan var mı... Oylarınız için teşekkür ederim ama yorum yapmadığınız sürece kitabın nasıl gittiğini anlayamıyorum, bu yüzden LÜTFEN yorum yaparsanız sevinirim 🩷

Kontrol etmeden bölümü attım, yazım yanlışım varsa özür dilerim. Sonraki bölümde görüşmek üzeree 🫶🏻

𝐀 𝐭𝐡𝐫𝐞𝐚𝐝 | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin