40. Bölüm

5.9K 389 143
                                    

"UEFA"

"UEFA"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Gün yerini geceye, umutsuzluk umuda, keder sevince bırakırdı. Beklentiler içerisine girer, hayatımız boyunca girdiğimiz tüm savaşları kazanmayı düşünürdük. Kazanmakla birlikte mağlubiyetler almakta vardı ve asıl galibiyet mağlubiyetlerle dolu bir yolun sonunda gelirdi.

Önümüzde kurulan platformda sahne alan Kenan Doğulu az önce inmiş, platformun geri kalanı kurulmaya başlanmıştı. Arka planda çalan marşlar ve ekranda verilen sezonun gollerini izliyor, arada sırada sunucunun konuşmalarını dinliyorduk.

Keremin attığı gollerde sanki izlememişim gibi heyecanlanıyor, gol atamayacak hissine kapılıyordum ama sonu filelerle bitiyordu.

"Ne Beşiktaş, ne Fener ne de Trabzon; bu sene sensin şampiyon!"

Güney tribünden yükselen marş bize ulaşırken bizim tribünden de marşa eşlik sesleri gelmişti. Yakılan meşaleler ortamı sisle doldurmuş, yine de tüm bunlar ortamı daha da güzelleştirmişti. Açılan flaşlar ile ortalık cehennem ve cennetin ortasıyken herkes bu güzel anın bir parçası olmak için marşlara katılıyordu.

Maçın bitmesine yakın gelen Elif koluma dokunurken bakışlarım ona döndü. İşlerinden dolayı anca gelebilmişti. Zaten şampiyon olduğumuz için maçı önemsememiş, kutlamalara katılmak istemişti.

"Ne zaman çıkıyorlar?"

Sorusu ile bakışlarım sahaya dönerken videonun bittiği, platformun ise tamamlandığını görmüştüm. "Birazdan çıkarlar herhalde." diye tahminimi söylediğimde Elif başını sallamıştı.

İkimiz de birbirimizden destek alarak zıplarken yanımızdaki insanlar da tanımadıkları insanlardan destek alıyorlardı. Az önce birbirini hiç tanımayan iki kişinin sarılarak marşları söylediğini görmüştüm ve bu gece gördüğüm en güzel ikinci görüntüye adaydı. İlki ise Keremin elinde kupayla olduğu an olacaktı şüphesiz.

Sunucu yavaş yavaş teknik heyeti sayarken beklediğimiz o anın gelmesiyle dikkatimi sahaya verdim. Çıkan her isim ile Keremin çıkacağı anda yaklaşıyordu. Teknik heyet hızlı bir şekilde bitmiş, genç oyuncuları da sırasıyla çağırmışlardı.

Dursun Özbek her birisine madalya takarken kısa süre sonra onlar da platformda yerlerini almıştı. Sunucu as kadroya geldiğinde ise heyecanla yerimde kıpırdandım.

Çağırılmaya Leo Dubois ile başlandığında Keremin çıkışının ne zaman olacağını kestirmeye çalışıyordum. Alkışlarla gelen Dubois bayrağıyla çıkmış, yine alkışlarla madalyasını almıştı.

Bunu takip eden diğer oyuncu Torreira olurken çalan şarkı ile kendimi durduramadan gülmüştüm.

"Devrimin paylaştığı şarkı değil miydi bu?" Elifin kulağına eğilerek söylediğim şeyle Elif beni onaylarken Torreiraya üzülmeden edememiştim. Devrim Özkan; kesinlikle yatacak yerin yoktu.

𝐀 𝐭𝐡𝐫𝐞𝐚𝐝 | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin