32. Bölüm

7.9K 423 106
                                    

Episode 32
"Bir İstanbul beyefendisi"

Episode 32 "Bir İstanbul beyefendisi"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Üzerime giydiğim pembe elbiseyi düzeltirken saatin yaklaşmasıyla heyecanım daha da artıyordu. Bir anlık gazla Keremin teklifini kabul etmiştim ama şu an içten içe keşke inatlaşmasaydım diyordum.

Telefonumun çalmasıyla kendime gelirken arayanın Kerem olduğunun bilincindeydim. Bu yüzden telefonu açmadım, yüksek ihtimalle aşağıda olduğunu haber vermek için aramıştı. Eşyalarımı ve anahtarımı alırken evden çıktım. Kapıyı birkaç kere kilitledikten sonra bu gece için büyük şansa ihtiyacım olduğunu düşünüyordum.

Titreyen ayaklarımla aşağı indiğimde arabaya yaslanmış bir Kerem görmek beklediğim bir durum değildi. Giydiği beyaz tişörtün altına siyah kot pantolonunu giymiş, üzerine giydiği beyaz ceketi ise ona hem spor bir hava katmış hem de eksik olan şeyi tamamlamıştı.

Yanına yaklaştığımda bana dönen bakışları üzerimde gezinmiş, rahatsızca yerimden kıpırdanmamı sağlamıştı. 

"Selam." Gür çıkan sesim ile bakışları bana dönerken gülümsedi. Küçülen gözleri bana güzel bir manzara sunarken bu manzarayı kaçırmamak için gözlerimi bile kırpamamayı düşündüm. Kerem bana ne yapıyordu bilmiyordum ama bu hislerden hiç şikayetçi değildim.

"Selam." Arkasını dönüp kapıyı açtığında yeniden gülümseyerek bana baktı. "Buyurun hanımefendi."

Yaptığı şey kıkırdamamı sağlarken bakışlarını üzerimde hissediyordum. Koltuğa binmeden önce ona döndüğümde yaptığı jeste karşılık vermek için dudaklarımı araladım. "Teşekkür ederim beyefendi."

İstanbul beyefendisi...

Yüzümüzdeki gülümseme ile ikimiz de yerlerimize geçerken emniyet kemerimi taktım. Yanıma oturan Kerem de benimle aynı şeyleri yaparken son kez dikiz aynasını düzeltip bana döndü.

"Hazır mısın?" Yüzünde gördüğüm imalı gülüş evden çıkmadan önce hissettiğim heyecanı götürürken yerimde dikleştim. "Hazırım."

Keremle yan yana gelince ikimizin de inat kapasitesi artıyor, bildiğimiz şeyden kolay kolay vazgeçmiyorduk.  Araba yavaş yavaş hareket etmeye başlarken ikimiz arasında mutlak bir sessizlik vardı.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordum. Yemek yemeği kabul etmiştim ama nereye gideceğimizi bilmiyordum, çok fazla görünür bir yerde de olmak istemiyordum çünkü geçen gün yaşadığımız magazin olayının yankıları hâlâ sürüyordu.

"Çok sevdiğim bir kafe var, sahibi de çok tatlı bir kadın. Sakin de bir yer, eminim sende seveceksin."

Alttan alttan tedirgin olduğum konuya değiniyor, beni rahatlatmaya çalışıyordu. Başımla onu onaylarken Kerem tüm odağını yola vermişti. Onun dikkatini dağıtmak istemediğim için cama dönerken yeniden bir sessizlik oluşmuştu aramızda.

𝐀 𝐭𝐡𝐫𝐞𝐚𝐝 | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin