19. Bölüm

8.5K 466 80
                                    

Episode 19
"Şimdi gerçekten buradasın."

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Bir insana en yakın olduğunuz an onunla sarıldığınız andır derlerdi. Kalpler birbirine denk gelir, tamamlanma duygusunun en saf hali burada yaşanırdı. Keremin kolları arasında geçirdiğim yarım saniye sonunda istemeye istemeye ayrılan taraf ben olmuştum.

İkimiz de şaşkın, bir o kadar da heyecanlıydık ve bunu gizlemek için herhangi bir çaba içerisine girmiyorduk. Hareketlenen Kerem birkaç saniye sahaya baktı.

"Sahada kimse yok, oraya geçelim mi?" Bakışlarım sahaya döndüğünde az önce sahada olanların artık olmadığını görmüştüm. Burası da iyiydi ama dışarısı daha cazip gelmişti.

"Olur." Sözlü onayım Keremin hareketlenmesi için yeterli olurken bana öncelik tanıdı. Yanından geçerken arkamdan kapıyı kapattığında yolu bilmediğim için onu bekledim.

"Ee," dedi Kerem. İkimiz de yan yana yürümeye başlamıştık. "Nasılsın?" Konuşma çabası hoşuma giderken bende ona ayak uydurdum.

"İyi sayılırım sanırım, sen?" Adımları yavaşlayan Keremin bakışları bendeyken bakışlarımı yoldan ayırmıyordum.

"Yine mi sanırım?" Sorduğu soru kıkırdamamı sağlarken bunu hatırlaması da hoşuma gitmişti. "Vizelerin bitmedi mi?"

Sorduğu soruyu kafamı iki yana sallayarak cevapladım. "Daha 1 haftası var."

"Zorları hallettim kolaylar kaldı demiştin." Söylediğim şeyleri hatırlaması belli etmesemde beni şok ederken onaylar anlamda başımı salladım. "Yine de huzursuz ediyor işte. Odada ki sivrisinek hesabı."

Verdiğim örnekle gülmeye başlayan Keremle beraber bende gülmüştüm. Kerem'i ilk defa bu kadar yakından gülerken gördüğümü fark etmemle bakışlarım ona döndü. Gözleri kısılmış, yanaklarında ki çukurlar belli olmuştu. Gamzesi yoktu ama olmasına gerekte yoktu.

"Atasözleri ve deyimlerle aran iyi herhalde." Gülerek söylediği şeye yüzümü buruşturarak cevap verdim.

"Sevmezdim. İlkokulda sınav yapmıştı öğretmen. Herkesin notunu okuyor, güzel almış herkes. Bana geldi sıra, 65 dedi." Hatırladığım anıyla yüzümde bir tebessüm oluşurken sahaya çıkmamızla derin bir nefes çektim.

"Neden sevmiyordun ki?" Keremin sorusu gülmemi sağlarken ağzımdan çıkan kıkırtıya engel olmamıştım.

"Saçma geliyordu ya, ne bileyim mesela düşünsene damlaya damla göl olur diyoruz. Bunu bir çocuğa nasıl açıklayabilirsin ki? Doğruluğundan emin olmak için kalkar dener dimi? Denedim bende. Açtım musluğu beklemeye başladım. Annem geldi sonra, ne yapıyorsun dedi anlattım bende. Hem kızmış hem de saatlerce bana onun öyle olmadığını anlatmaya çalışmıştı."

Keremin kahkahası sahada duyulurken birkaç görevlinin bakışları bize dönmüştü. Anlattığım anının komik olduğunun farkındaydım ama istemsizce utanmıştım. Bakışlarım Kerem hariç her yerde dolanırken sonunda Kerem gülmesini durdurmuştu.

"Bende ilkokulda bir şeyleri anlamakta zorlanıyordum ya, herkes yaşamıştır bence onu."

Yeniden bakışlarım ona döndüğünde aramızda derin bir sohbet başlamış, konu konuyu açmıştı. Yanındayken susmak istemiyor, bir yandan da susup sadece onu dinlemek istiyordum. Bana ne oluyordu bilmiyordum ama bulunduğum halden şikayetçi değildim. Konu dönüp dolaşıp bize geldiğinde merakla anlattıklarını dinlemeye başladım.

"Tabii moraller falan bozuk, Yunus bir şey okuyor dedim ne alaka ne okuyor bu çocuk çünkü hiç huyu değildir. Bi baktım senin yazın. Seni bana gösteren Yunustu yani."

Şaşkın bakışlarım onu bulurken gerçekten mi dercesine kaşlarımı kaldırdım. "Vay be." Dudaklarımdan çıkan kelimeler bunlar olmuştu, fazlasını söyleyebilecek kelimem yoktu.

"Sanırım Yunus'a teşekkür etmeliyim." Yeniden kaşlarımı kaldırdığımda anlamadığımı belirtircesine bu sefer dudaklarımı araladım. "Neden?"

"Yazın sayesinde kendime güvenim geldi, eskiden de güveniyordum tabii ama arada sırada düşüyordum ve kendime güvenemiyordum. Artık onu da aştım." Birkaç saniye duraksadığında yüzünde yeniden düşünceli bir hâl aldı. Yanımda bir şeyi iki kere düşündüğünü fark etmiştim. "Hem seninle tanıştım."

Kurduğu cümle birkaç saniye durmamı sağlarken sessizliğim onun devam etmesi için bir neden olmuştu.

"O gün gerçekten ayağa senin sözlerin sayesinde kalkmıştım ama şimdi gerçekten burdasın."

Sözleri midemde kasılmalar yaratıyordu. Nabzımı sabit tutmak ise hepsinden daha zordu. Yine de tüm bu duygularımı dizginledim ve gülümseyerek cevap verdim.

"Benimde teşekkür etmem gerek o zaman Yunus'a." Şaşırma sırası ona geçerken Kereme arkadan seslenmeleriyle Kerem ekibe bir saniye yapmıştı. Bakışları yeniden bana döndüğünde dudaklarını araladı.

"Neden?" diye sordu. Meraklı bakışları üzerimde geziniyor, bir sebep arıyordu. İstediği sebebi ona verebilir miydim bilmiyordum ama yapacağım şeyden pişman olmayacağımı biliyordum.

"Senin gibi bir arkadaşım oldu." Yeniden duraksarken ekibin yeniden ona seslenmesiyle tribüne geçmek için hareketlendim. Benim hareketlenmem ile kendini toparlayan Kerem aval aval yüzüme bakmaya başlamıştı.

"İyi şanslar, kendine dikkat et." Söylediklerimi kafasıyla onaylarken dudaklarından da kısa bir teşekkürler çıkmıştı. Arkama dönüp tribüne yöneldiğimde yüzümdeki sırıtmadan oldukça memnundum. Gol müydü? Goldü.

***

Ne arkadaşmışsınız be tamam en arkadaş sizsiniz yeto bırakın şu tavırları artık (ben yazmiyomusum gibi)

Çok kötü hastayım arkadaşlar ayağa kalkacak halim yok ama yazabildiğim kadar size bölüm yazdım. Yazım yanlışım varsa şimdiden kusura bakmayın.

Yıldızı parlatmayı ve yorum yapmayı unutmayıın, sizi seviyorum ❤️💛🦁

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere ❤️💛🦁

𝐀 𝐭𝐡𝐫𝐞𝐚𝐝 | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin