Otel odası ∘ 6

3.5K 307 165
                                    

"Ares, ben çok yoruldum." diyerek koşmayı bıraktım. Neredeyse kırk dakikadır arkamıza bile bakmadan kaçıyorduk. Normal bir tempoda koşsak en az bir saat dayanabilirdim fakat Ares çok hızlı koşuyordu ve elimi bir saniye bile bırakmadığı için neredeyse onun peşinden sürünüyordum. Artık dizlerimde derman, bir adım daha atacak halim kalmamıştı. "Kimse yok peşimizde, biraz dinlensek olmaz mı?"

"Saklanmamız lazım, yoksa bizi çok rahat bulurlar." dedi Ares bedenini bana çevirirken. Benim bitap halimi gördüğünde bana hak vermişti. "Tamam, gerçekten de berbat gözüküyorsun. Yakınlarda kalabileceğimiz bir han bulabilirsek eğer orada geceyi geçiririz."

"Otel." diyerek güldüm. "Artık onlara otel deniyor ve emin ol burada adımını attığın yer otel."

"Bir tanesine girip mum yakmamız lazım." dedi Ares etrafına bakınırken. Gözleri ile otel aradığı belliydi, en sonunda arkamdaki büyük binayı gösterdi. "O binanın arkasından otel yazan başka bir bina var."

Kafamı geriye çevirip o binaya baktığımda dudağımın sol tarafını sertçe ısırdım. "Evet fakat orası bizi çok fazla aşar, kim bilir geceliği ne kadardır."

"Bunu ben hallederim." diyerek o yöne doğru yürümeye başladı Ares. Peşinden de ben gidiyordum. Kırmızı ışıkta bir anda karşıya geçmeye çalışırken ben ona durması için bağıracaktım ki çok geç kalmıştım. Çok hızlı gelen araba Ares'e neredeyse çarpıyordu fakat Ares tek eli ile arabayı durdurduğunda ağzım O şeklini almıştı.

Adam tek eli ile iki - üç tonluk arabayı durdurmuştu.

Arabanın önü içine doğru göçmüştü, şoför hızla arabadan inip hem şaşkınca hem korkakça Ares'e bakarken Ares adamın yanına gidip gözlerinin içine baktı. "Arabana bin ve git."

Adam kafasını bir kez salladıktan sonra arabasını binip sürmeye devam etti. Ares ise benim elimden tutup hızlıca karşıya çekti. "Daha fazla dikkat çekmeden bir an önce şu otele gidelim."

"Daha önce beni de hiç hipnoz ettin mi?"

"Etmedim." diyerek gözlerimin içine baktı Ares. "Fakat seni iki üç kez uyuttum."

"Biliyordum." diye fısıldadım. "Gözlerimi açtığımda görmüştüm seni, şşş diyerek uyuttun beni." Otelin kapısının önüne geldiğimizde Ares elimi bırakmadan bana kısa bir bakış attı ve içeriye girdi. Ben hâlâ birbirine kenetlenmiş olan ellerimize bakıyordum. "Ares, çok dikkat çekiyoruz."

Ares bunu umursamıyormuş gibi omuz silktikten sonra resepsiyona gidip kadının gözlerinin içine baktı. "Bu gece kalabileceğimiz iki kişilikli bir oda. Ayrıca odaya büyük mumlar gönderilmesini istiyorum."

Kadın gözlerini Ares'in gözlerinden çekmeden bir iki kart alıp verdi. "128 numaralı oda, 9. kat. Mumlarınız on dakika içinde gelecek efendim."

Ares bir şey demedi, her iki kartı da alıp asansöre doğru giderken ben sadece onu takip ediyordum. Asansör doluydu ve Ares binip binmemek arasında gidip geldi, gözleri ile asansörün kaç kiloya kadar taşıdığını yazan kağıdı arıyordu. Gülümseyerek elimi Ares'in sırtına koydum ve onu asansörün içine doğru arkadan hafifçe itelemeye başladım. "Otel asansörleri çok yük taşılar, gönül rahatlığıyla geçebilirsin."

Şansımıza asansörde kimse yoktu, biz binince kapılar kapandı, kendi katımıza doğru çıkarken ben gülerek Ares'e baktım. "Sen asansörden korkuyor musun?"

"Ben böyle ufak şeylerden korkmam." diyerek yüzünü bana çevirdi Ares, bu zaten gözlerinden belli oluyordu. Şu hayatta onu hiçbir şey korkutamaz gibi dik ve kendinden emin duruyordu. "Endişem sensin."

pandora , GAYWhere stories live. Discover now