Son arzum ∘ 50

2K 171 118
                                    

Ve final...

"Onları ilk kucağıma aldığım gün hâlâ gözlerimin önünde canlı bir anı." Tebessüm içinde bir sağa bir sola doğru koşuşturan kızım ve oğluma baktım. İkisi de bugün 8 yaşına basacaklardı. Zaman öyle hızlı akıp geçiyordu ki farkına bile varamamıştık geçen günlerin. Sol omuzumu Ares'in göğsüne yaslayıp tüm ağırlığımı ona vermiştim. Ares de sağ koluyla beni sımsıkı sarmıştı. "Küçücüklerdi." dedim. "Onlara dokunmaya kıyamamıştım, hatırlıyor musun?"

Ares gülümseyerek kafasını salladı. "Hatırlıyorum." dedi sarı parlak gözlerini bana çevirirken. "Sana onları almanı söylemiştim ama sen ya düşerlerse korkusuyla iki saat boyunca kucağına alamamıştın."

"Onlara zarar vereceğimi düşündüm." diyerek itiraf ettim yıllar sonra ama bu zaten Ares'in bildiği bir şeydi.

Ares alnıma bir öpücük bıraktıktan sonra eliyle saçlarımı geriye doğru taramaya başladı. "Sen kimseye bile isteye bir zarar vermezsin Gecem."

8 yıl geçmişti, tam tamına 8 yıl. Bu 8 yılda Ares ile hiç kavga etmiş miydik hatırlayamıyordum. Tartışmalar olmuştu ama birbirimizi kırmadan, üzmeden, yıpratmadan. Çok sinirli olduğumuz zamanlar bile kalp kırıcı cümleler kullanmazdık. Çok sinirliysek dışarıya çıkar, temiz hava alır, gezer dolaşır ve sonra tekrardan birbirimize sıkı sıkı sarılırdık. Kaybetmenin acısını biliyorduk ikimiz de. Ölümün hemen yanı başımızda olduğunu da biliyorduk. Selene ve Helios'un güçleri bizdeydi, bu sayede yüzyıllar boyunca yaşayacaktık fakat o yüzyıllar eninde sonunda bitecekti, bunu da biliyorduk. İşte bu yüzden asla birbirimizi kırmıyorduk çünkü eğer kırarsak o kalbi bir daha onarabilmek için vaktimiz olmayabilirdi. Geç kalabilirdik.

Özellikle Ares. Bana sesini bile yükselttiğini hatırlamıyordum bu 8 yıl boyunca. Bir kez bile kaşlarını çatmamıştı. Bir keresinde 'Sen hiç mi sinirlenmezsin?' diye sorduğumda ellerimi tuttu gözlerimin içine bakmıştı. 'Sana sinirlenmem.' dedi. 'Ne yaparsan yap ben sana sinirlenemem. Aana kötü bir söz söyleyemem. Kalbini kıramam. Ben 50 yıl boyunca senin acını çektim Gecem. 50 yıl boyunca senin kıyafetlerinle yaşadım ben. Yastığına sarıldım. Ne eve sığabildim ne ormana. Nereye gidersem gideyim içim boğuluyordu. Ben sensizsizlikle sınandım. Şimdi kıyıp nasıl kırayım senin kalbini? O güzel gözlerin benim yüzümden yaşlarla dolsa yaşayabilir miyim ben? O gözyaşın yere düşmeden parçalara ayrılır benim kalbim.'

Bir anısını anlatmıştı bir keresinde çok fazla ısrar ettiğim için. Ben öldükten 2 hafta sonra acıma dayanamayacağını söyleyerek kendisini öldürmeye kalkmıştı. Geri geleceğime inanmıyordu çünkü. Pandoras onu çok zor ikna etmişti ve intihardan vazgeçirmişti.

Daha anlatmadı, çok anısı vardı ama üstüne gidemiyordum çünkü artık olan olmuştu. 50 yılın acısı öyle ya da böyle bir şekilde bitmişti tekrar kavuşmuştuk fakat bazen onu görüyordum. Gözleri bana dalıp gitmiş, yaşlarla dolu oluyordu. Ne olduğunu soruyordum hiçbir şey demiyordu. Sadece bana sıkı sıkı sarılarak kokumu içine çekiyordu ve 'İyi ki buradasın.' diyordu. 'Lütfen bir daha beni sakın bırakıp gitme Gecem. Çünkü bir daha dayanamam sensizliğe.'

'Gitmeyeceğim.' diyerek sözler veriyordum ona. Tenimi teninde gezdiriyor, onu sakinleştirmeye çalışıyordum. 'Bak buradayım, senin yanındayım, seninleyim. Nereye gidersem gideyim seni bir şekilde bulurum ben Ares. Yine gelir senin avın olurum, yine benim avcım olursun. Seni bırakıp gitmem, son nefesime kadar seninleyim."

Sözlerime inanıyordu sözlerime ben de inanıyordum çünkü bunlar öylesine verdiğim sözler değildi. Tüm kalbimle veriyordum bu sözleri ve şu ana kadar da tutmuştum. Bir kez bile yalnız bırakmamıştım onu. Nereye gidersem gideyim onunla beraber gitmiştim. Başka krallıklar davet etmişti. Çoğu krallık yalnız gelmemi söylemişti fakat ben Ares'in elini sıkı sıkı tutar onunla beraber giderdim. Ares'i istemeyen krallığa ben de gitmezdim. Bazen dış görünüşü yüzünden dışlanırdı, hemen oradan çekip giderdim ve o krallıkla hiçbir anlaşma yapmazdım.

pandora , GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin