Yeşil elbiseli kadın ∘ 13

2.6K 300 128
                                    

Kara sislerin içindeydim, tüm sisler de benim ellerimden çıkıyordu. Gözlerimi tam anlamıyla açamıyordum fakat yerde yattığımı biliyordum. Doğrulmak istediğimde göğsüme saplanan ağrı ile inleyerek kafamı tekrardan yumuşak zemine koydum. "İyi olacaksın." diyen bir ses duydum en başta. Ses çok uzaktan geliyordu sanki, fakat konuşan kişi bana çok yakındı. "Beni bırakmazsın, sen beni bırakmazsın."

Doğrularak kalktım, rüya mıydı o gördüğüm? Göğsüm hızla kalkıp inerken yanı başımda bana endişeyle bakan Ares ile göz göze geldim. "Ne oldu bana?"

"Bayıldın." dedi Ares bana biraz daha yaklaşırken. "Gücünü kullanmak seni yormuş olmalı, kendinden geçtin ama şimdi iyisin." Tebessüm ederek elini elimin üzerine koydu ve hafifçe sıktı. "Canın yanmıyor değil mi?"

"Hayır." diyerek yavaşça kafamı iki yana salladım. "Hayır, yanmıyor fakat kafam çok karışık Ares." İçime derin bir nefes çektim. "Bazı görüntüler görüyorum. Bunlar beni korkutuyor." Ares sanki bunları biliyormuş gibi benim yüzüme bakmaya devam ettiğinde gözlerimi kapatıp yüzümü öne eğdim. Biliyormuş demek yanlıştı, biliyordu. "Ne ile ilgili bu vizyonlar?" Ares sessizdi, tek kelime bile etmiyordu ve bu sadece beni sinirlendiriyordu. Gözlerimi açıp onun gözlerine baktım. "Bir şey söyle artık Ares. Bu gördüğüm görüntülerin benimle alakası ne?"

"O gördüğün görüntüler..." dedi Ares yanağının içini hafifçe ısırırken. "Senin bir parçan Demir. Bilmediğin anıların."

"Bilmediğim anılarım mı?" Kaşlarım çatıldı , kalbimin çok hızlı atmaya başladığını anlamam yedi sekiz saniyemi almıştı. Sanki birazdan göğüs kafesimi delip dışarıya çıkacaktı. Karnımda oluşan ve beni girdaba sokan hissi görmemezlikten gelmeye çalışıyordum fakat çok zordu. "Hafızam mı silindi ya da sildiniz mi?"

"Silmedik." dedi Ares, yüzünde üzüntü var gibiydi. "Silindi. Silinmek zorundaydı."

"Dur tahmin edeyim bunu anlatmayacaksın çünkü hazır olmadığımı düşünüyorsun değil mi? Bu yüzden erteleyip -"

"Sen öldün." diyerek lafımı kesti Ares. Bir anda donakalmıştım. Aralık olan ağzım kapanırken zihnimde durmadan Ares'in son cümlesi kanat çırpttı. Ares'in yüz ifadesi çaresiz bir ifadeye doğru eğiliyordu. Sanki bunu söylediği için pişman gibiydi. "Bu yüzden geçmişinle ilgili hiçbir şey hatırlamıyorsun." dedi Ares hızlıca, ne kadar hızlı konuşursa o kadar çabuk kurtulacağını düşünüyor olmalıydı.

"Öldüm?" diyerek mırıldandandım. "Ve sonra tekrar mı dirildim. Reenkarnasyon gibi bir şey mi bu?"

Ares usulca kafasını salladı. "Tam olarak reenkarnasyon diyemem ama evet, ona benzer bir şey." Ares birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra gözlerinin dolduğunu gördüm. Dolu olan gözlerinden yaş akıtmamak için elini yumruk yapmıştı ve kendi canını yakıyordu. "Ölümün -"

"Anlatma." diyerek elimi kaldırdım ve kafamı iki yana salladım. "Haklısın, ben buna hazır değilim." Ares rahat bir nefes verdi, bana bunu anlatmak istemediği belliydi. Yıkılmış duruyordu, ölümünü hatırlamak onu üzüntü vermişti. "Ares." diyerek bana bakmasını sağladım. "Bu konu her açıldığında sen üzülüyorsun. Biz neydik seninle?" diye sordum. Ares bir şey demeden ayağa kalktığında ben de onun arkasından kalktım. "Sevgili miydik?"

Adım atmayı bıraktı, bedeninden bir titreme geçtiğini gördüm. Sanki kendisini bıraksa yere dizlerinin üzerine çöküp hüngür hüngür ağlayacaktı. Hatta şu an yüzünü bana göstermemesinin sebebinin döktüğü gözyaşları olduğunu biliyordum. "Ares." dedim tekrardan. "Ben ölmeden önce ikimiz sevgili miydik?"

"Sen benim avımdın." dedi Ares kısık bir sesle. "Ben de senin avcın."

"Avcım mısın?" Hızla Ares'in önüne geçip onun yaşlarla dolu olan gözlerinin içine baktım. "Bu da ne demek Ares? Beni sen mi öldürdün?"

pandora , GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin