Ait olduğun dünya ∘ 8

3.2K 310 263
                                    

Ares içten bir tebessüm ile bana bakarak yanıma adımladı ve tek elini koluma koydu. "Kendi dünyana hoş geldin Demir."

"Kendi dünyama mı?" diyerek kaşlarımı yukarıya kaldırdım. Ortam sanki değişmiş gibi hissediyordum. Artık soğuk havayı daha fazla hissediyor, ormanın kokusunu daha rahat algılıyordum. "Rüyadan ne zaman uyanacağım?"

"Artık rüyada değilsin." diyerek içeriye doğru adımlamaya başladı Ares. Ben arkada kalmıştım, şaşkınca onu izlerken küçük odaya girmiş olan Ares yüzünü bana dönderdi. "Kilidi açtın Demir, artık sen bu dünyaya aitsin?"

"Bir tür trans mı?" diyerek ona doğru adımlamaya başladım. "Ruhum bu dünyada, bedenim o dünyada?"

Ares şöminenin önünde diz çöktü ve şömineyi yakmaya başladı, bu benim için iyi bir şeydi çünkü hem soğuktan hem stresten tir tir titriyordum. Ares şömine yanana kadar bana bakmamıştı, ne zaman şöminenin içindeki odunlar alev almaya başladı, o zaman ayağa kalkıp bana doğru adımlamaya başladı. "Artık bu dünyaya aitsin Demir. Ruhun, bedenin her şeyin bu dünyada."

Titremen daha fazla artarken bunun ne soğuktan ne de stresten olduğunu anladım, bu tamamen korkuydu. Her ne kadar korktuğumu belli etmek istemesem de Ares'in bana acıyan bakışlarından belli oluyordu, o da anlamıştı benim korktuğumu. Gözlerimi kapatıp uyanmak için çabaladım fakat olmadı, gözlerimi açtığımda hâlâ o kulübede ayakta duruyordum. "Gitmek istiyorum."

"Gitmek mi istiyorsun?" Ares kaşlarını çatarak bana doğru adımlamaya başladı, aramızda sadece bir adım kalacak şekilde durdu. "Sorun ne?"

"Sorun ne mi?" Kaşlarım havaya kalkarken büyük bir kahkaha attım ama sinirdendi. Ares ise ne tepki vereceğini bilemeden beni seyrediyordu. "Sorun tamamen bu." dedim sağ elimle etrafı gösterirken. "Gözlerimi açıyorum karşımda benim dünyamdan olmayan bir insan." Duraksadım ve sonra sinirle devam ettim. "İnsan mısın onu bile bilmiyorum! Garip başka bir varlık beni öldürmek için geliyor ve sonra rüyalarımı kontrol edip kendimi buraya hapsediyorum! Sence sorun ne tam olarak!?"

Ares yanağının içini hafifçe ısırdı, sol yanağı içine çökmüştü. Sonrasında bir kez yutkundu, beni nasıl sakinleştireceğini düşünüyor olmalıydı. Her an patlamaya hazır bir barut gibiydim ve galiba patlamıştım bile. "Seni anlıyorum." dedi Ares sakin bir sesle fakat gözleri hiç de sakin bakmıyordu. "Ama gitmene izin veremem Demir, seni eğitmem lazım."

"Ne için eğiteceksin beni?"

"Bu dünyadaki savaşları bitirmek için." dedi Ares, bu sefer seni biraz daha yüksek çıkmıştı. "Eğitimin yarın başlayacak."

"Sor bakalım bana ben eğitim almak istiyor muyum?"

"İsteyeceksin." diyerek bir kez kafasını salladı Ares. "Başka bir şansın yok Demir, üzgünüm."

Ares'in yüzüne birkaç saniye baktım ve sonra gülerek kafamı iki yana salladım. "Hayır, hayır, gerçekten delirdim ben." Arkamı Ares'e dönüp köşedeki masaya doğru adımlamaya başladım. Masanın üzerinde üç tane büyük kılıç dört tane küçük hançer ve iki tane de ok duruyordu. "Halüsinasyon olma durumunu çoktan açtı, bu kadar gerçekçi halüsinasyon olmaz. Ya şu an komada bir rüya görüyorum ya da gerçekten de kafayı yedim."

Ares kolumu nazikçe tutup kendisine çevirdiğinde aramızda bir adımlık mesafe bile yoktu. Onun burnundan hızlı hızlı alıp verdiği nefesler benim yüzüme soğuk soğuk vuruyordu. "Sen ne komadasın ne de kafayı yedin, bu yaşanan her şey gerçek Demir."

"Gitmek istiyorum." dedim tekrardan, bu sefer daha sert çıkmıştı sesim. "Dünyayı falan kurutmak istemiyorum ben. Kurtarabilsem kendi dünyamı kurtarırım, fantastik canlıların yaşadığı dünyayı değil."

pandora , GAYWhere stories live. Discover now