Beraber ∘ 39

1.9K 210 65
                                    

Merhaba bebeklerim, ben diğer kitaba odaklandım bu kitabı dışladım, utandım kendimden. Neyse, son hızla devam ediyoruz <3

İyi okumalar

"En son buradaydı." dedi Ares dağılmış odaya bakarken. Taranio'yu bıraktığımız hana gelmiştik fakat yoktu, her yeri didik didik aramıştık ama onu bulamamıştık. Handa çalışan üç dört kişiye sorduğumuzda bize 'Onu 3 gündür' görmüyoruz demişlerdi. Kaçmış olma ihtimalini değerlendiriyorduk fakat bu bana mantıklı gelmiyordu. Kaçacak bir yeri yoktu Taranio'nun... Büyücüler hariç.

"Tamam çocuklar." dedi Pandoras odanın içine doğru adımlamaya başladığında, bize belli etmemeye çalışıyordu fakat bu durum onun da canını sıkmıştı. "Onu bulacağız." dedi, ses tonu güven vermek ister gibiydi ama annemi herkesten daha iyi tanıyordum. Ne zaman bu ses tonunu kullansa hiç de güvende olmazdık. Bana bu ses tonunu kullanarak, 'Baban iyi olacak' demişti ve dört gün sonra babam ölmüştü. 'Bu savaşı kazanacağız' demişti ve o gün de ben ölmüştüm, ayrıca savaşı da kazanamamıştık. Krallık Taranio'nun eline geçmişti ve kendisi de Taranio ile evlenmek zorunda kalmıştı.

Gözlerimi kapattım ve içime derin bir nefes çektim. Geçen gün beni Fedor'un yanına götüren ruhlar belki bu sefer de Taranio'nun yanına götürürlerdi fakat onlarla iletişim kuramadım. Geçmişte de kuramazdım, onlar benimle kurarlardı. Bir türlü bu gücümü kontrol etmeyi öğrenememiştim. "Büyücülerin eteklerinin altına saklanmaktan başka yapabileceği hiçbir şey yok." diyerek açtım gözlerimi ve beni izleyen sevgilim ile anneme baktım. "Atleco'nun yanına gitmiş olamaz, ona güvenmiyor. Askerleri bizim yanımızda, halk bizim yanımızda. Soylular gücün bizden yana olduğunu öğrendikleri anda Taranio'yu satarlar, bu yüzden Taranio böyle bir risk almayacaktır. Gidebileceği tek yer büyücüler meclisinin yanı."

"Yanılıyorsunuz sayın kralım." diye bir ses duyduk kapıda. Bir tek benim arkam dönüktü, hızla geriye baktığımda büyücüyü gördüm. En yaşlıları, en bilginleri ve sözü geçen büyücü. Yemek boyunca benimle kararlar hakkında konuşan büyücü. Bu sefer tekti, diğer cadılar ve büyücüler yoktu. Siyahlar içindeydi, hatta gözlerinin altına bile siyah boya sürmüştü. "Tarano bizimle değil." Gözleri Ares'e döndü ama şaşırmadı, Ares'i öldürmediğimi anlaması büyük ihtimalle 3-4 saat sürmüştü.

"Sen neden buradasın?" diye sordum duruşumu dikleştirirken. Yavaş yavaş ona doğru adımlamaya başladım. Ondan ya da bir başka büyücüden korkmuyordum ve o da biliyordu bunu. Hafızam bana eski cesaretimi de getirmişti. "Taranio için mi bizim için mi?"

"Senin için." dedi önümde hafifçe eğilirken. Temkinli davranmaya dikkat ettim. Benim onlara oynadığım gibi şimdi o da bana bir oyun oynuyor olabilirdi. Siyah yaşlı gözlerini benim gözlerime çevirdiğinde samimiyet vardı sadece ama bir bakışa kanmamam gerektiğini biliyordum. "Büyücüler ve cadılar meclisi olarak bir karar verdik." diyerek başladı, sesi ne yüksek ne kısıktı. Sanki karşısında sevdiği bir öğrencisi varmış gibi davranan cana yakan bir öğretmeni andırıyordu. "Daha doğrusu karar vermeye çalıştık ama ortak bir karar çıkmadı. Meclis yarıya bölündü. Bir taraf savaşta sizin yanınızda olmamız gerektiğini savunurken diğer taraf Taranio'nun yanında olmamız gerektiği konusunda ısrarcılardı. Taranio'nun yanında olmak istemelerinin sebebi -"

"Ares, biliyorum." diyerek lafını kestim. "Onun için savaşın seyreni değiştireceğimden korkuyorlar -"

"Ve kendinizi bir kez daha onun için feda edeceğimizden." diyerek cümlemize tamamladı. "Kalpten yana değil mantıktan yana olduklarını açıkçası dile getirdiler. Ama diğer taraf savaşı kazanacak kişinin sen olduğu konusunda eminler." Kenara çekildiğinde bir adım sola gittim ve kapıdan dışarıya baktım. Annemle Taranio'nun arasındaki bağı kıran cadı en öndeydi ve tebessümle bana bakıyordu, hatta gözlerinde hayranlık bile vardı. Hemen arkasında 4 büyücü ve 3 cadı duruyordu. "Ve ben de sizinleyim." dedi en yaşlı büyücü.

pandora , GAYWhere stories live. Discover now