Böğürtlen kokusu ∘ 28

2.6K 260 205
                                    

bebeklerim, karakterlerin boylarini yazmam rica edildi, yaziyorum.

demir (nkys) : 1.87
ares: 1.94
atleco: 1.98

"Hemen gitmemiz lazım buradan." diyerek yanımıza geldi Pandoras ve kargaşaya baktı. "Büyücüler birliği gelecek."

"O insanlar tehlikedeyken hiçbir yere gitmem." diyerek kafamı iki yana salladım ve sağa sola koşan halka baktım. "Hepsi benim için canlarını riske attılar, şimdi onları bu şekilde bırakıp kaçamam."

"Onları ben hallederim." diyen bir ses geldi, kafamı geriye çevirdiğimde Atleco görüş alanıma girdi. "Halkı sığınaklara götürürüm, böylece onlara zarar gelmez." Gözlerini anneme çevirdi. "Sen de bana yardım edersin."

Anneme baktım, annem emin bir şekilde kafasını salladı. "Yapılacak en doğru karar bu."

"Bir saniye, ona güvenecek miyiz?" diyerek tek kaşını kaldırdı Ares, bir eli belimdeydi ve beni tekrar kaybetmekten korkar gibi sımsıkı tutuyordu.

Gözlerimi Atleco'nun gözlerinden çekmeden kafamı salladım. "Güveniyorum." dedim emin bir şekilde ve Atleco'nun içtenlikle gülümsemesini izledim. Düşman edinmektense dost edinmeyi edinmeyi tercih ederdim. "Atleco, burası seninle Pandoras'a emanet." dediğimde Atleco sanki komutanından emir almış bir asker edasıyla kafasını salladı. Sonrasında yüzümü Pandoras'a çevirdim. "Taranio nereye kaçmış olabilir?"

Pandoras gülerek Ares'e baktı, Ares de gülüyordu. İkisinin bir iş çevirdiği belliydi. "Taranio birazdan hayal kırıklığı yaşayıp ormana doğru koşacak." diyerek gözlerini bana çevirdi annem. "Şimdi gidin, onu sonra da hallederiz. En basya şu alandan uzaklaşın ve hiçbir büyücüye ve cadıya güvenmeyin. Tekrar ediyorum, hiçbir büyücüye ve cadıya güvenmeyin."

"Merak etme." diyerek kafasını salladı Ares ve elimi tutup koşmaya başladı. Arkamıza bile bakmadan koşuyorduk çünkü benim ani güç patlaması ile bayılttığım büyücüler yavaş yavaş ayılmaya başlamışlardı. "Hafızan yerine geldi mi?" diye sordu Ares o koşuşturma içinde.

"Sadece seninle ilgili anılarım." dediğimde Ares yüzünü bana çevirmişti. Şaşırdığı belliydi. "Annemle, babamla ya da diğer kişilerle olan anılarım yok hâlâ ama sadece ikimizin olduğu anılara sahibim."

Ares büyük bir ağacın arkasına geçtiğinde beni ağaca yaslayıp dudağını dudağıma bastırdı ve sert bir şekilde öpmeye başladı. "Demek sadece beni hatırladın?"

"Yetersin." dedim tebessüm ederek. Dudaklarımız hâlâ birbirimizle temas içindeydi. "Ama eminim diğer anılarım da birkaç gün içinde gelecektir."

"Kilidi kırdın." diyerek elimi tuttu Ares ve tekrardan koşmaya başladık. Altımda pantolon vardı ama üzerimde hiçbir şey yoktu, rüzgar sert sert göğsüme çarpıyordu. Ormanın içinde büyük büyük ağaçları geride bırakıp saatlerce koştuktan sonra bir tane çiftlik evinin önünde durmuştuk. "Hatırlıyor musun bu çiftliği?" diye sordu Ares nefes nefese. Çiftliğe birkaç saniye boyunca baktım, zihnimde bir şeyler canlanıyordu fakat tam olarak hatırlayamıyordum. "Belki içeri girince hatırlarsın." diyerek yürümeye başladı Ares.

Bir tane heykelin dibinden kalın bir anahtar aldıktan sonra kapıyı açtı ve yanıma geldi. Sonrasında elimi tutup içeriye girdi. Yoğun bir toz kokusu burnuma çarpmıştı, anlaşılan yıllardır kimse gelmiyordu buraya. Büyük, uzun pencerelerin perdeleri kapalı olduğu için içerisi karanlıktı. Ares yolları çok iyi bildiğinden elimi bırakmadan perdeleri açtı. Her tarafta örümcek ağları vardı ve tozlar havada uçuşuyordu, bunların dışında ev dağınık değil topluydu. "Hani böyle çok tanıdık gelir ama çıkaramazsın ya, o durumdayım." Gözlerimi Ares'in gözlerine çevirdim. "Bizim burada hiç anımız var mı?"

pandora , GAYWhere stories live. Discover now