Arkadaş ortamı ∘ 48

1.1K 140 149
                                    

Ares ile beraber arkadaşlarla buluşacağımız kafeye gelmiştik, buluşma saatinden yaklaşık yarım saat önce geldiğimiz için ben Ares'e sevdiğim içeceklerden ve yiyeceklerden yedirdim. Pandora'da bulunmuyordu, mesela ayran. Pandora'nın şarabı kadar sevmese de ayranı da sevmişti, sonrasında birkaç çeşit tatlı yedik, ardından da arkadaşlar gelmişti. "Kaan." diyerek elini bana uzattı Oğuz, çok konuşmuşluğumuz yoktu ama her zaman beni desteklemişti, a kötü bakmamıştı ve homofobik arkadaşlar bana ters şeyler söylediklerinde Oğuz şiddetle karşı çıkmıştı. Kendime çok yakın arkadaş tutmazdım ama eğer yakın arkadaş tutmak istersen bu kesinlikle Oğuz olurdu fakat Pandora'ya dönüp bir daha bu dünyaya adım atmayacağım ihtimalini göz önüne aldığımda bu saatten sonra istesem de olamazdı. "Geçmiş olsun." diyerek karşımdaki sandalyeye oturdu sonrasında Ares'le de tokalaştı. "Siz de hoş geldiniz."

"Merhaba." diyerek bir kez kafasını salladı Ares. Sonrasında Oğuz'un yanına oturan diğeri elemana baktı. Lise de aynı sınıftaydık, beni taciz edenlerden bir tanesi de buydu. Zaten gizli gay olduğunu o kadar emindim ki. Bana ibne derdi ama gel hadi sevişelim desem bir saniye düşünmez hemen gelirdi. Yine bana yukarıdan yukarıdan bakmaya başladı. Ares de bunu fark etmişti zaten, bir elini bacağıma koyup hafifçe sıktı, kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu. Tek fark eden Ares değildi, Oğuz da fark etmişti ki masanın altından Murat'ın ayağına sertçe vurmuştu.

"Hani kızlar nerede?" diye sordum Oğuz'a. "Gelmeyecek mi onlar?"

"Buse yolda geliyor." dedi Oğuz. "Fakat ışık ile Burcu gelemeyecekler." Gözleri Ares'e kaydığında anlamıştım neden gelmeyeceklerini. Buse homofobik değildi hatta tam aksine aşırı fazla destekleyiciydi. Burcu ile Işık ise biraz homofobiklerdi. Daha doğrusu Burcu homofobikti, Işık ise karışmazdı. Beni ilgilendirmez der geçerdi, ne desteklerim ne köstek olurum bana bulaşmadıkları sürece sıkıntı yok derdi. Hakaretlerden küfürlerden daha iyiydi en azından.

Daha laf bitmeden Buse koşarak gelmeye başladı. "Merhaba." dedi cıvıl cıvıl bir sesle, sonrasında alt dudağını hafifçe aşağıya doğru sarkıtıp bana baktı. "Demir, canım, nasıl oldun? Olanları duydum, hastaneye geçmiş olsuna geldim fakat beni içeriye almadılar. Bir tane doktor varmış, neydi adı? Çok tuhaftı, şu savaş tanrısı mı ne onun adıydı galiba. İzin vermemiş içeriye girmeme sonrasında tekrardan geldim ama bu sefer de sen yoktun, hastanede çıkmışsın çok merak ettim seni."

"Adı Ares miydi?" Gülerek sordum.

"Evet, evet." diyerek kafasını salladı Buse. "Ares'di ismi ama onu da anlıyorum. Zaten zor bir dönemden geçmiştin, içeriye fazla ziyaretçi almıyorlardı. Adam işini yapıyordu sadece. Hatta ziyaretçi almaması çok daha iyi, o geri kafalı hâlâ kafa olarak mağarada yaşayan akrabaların da giremedi bu şekilde yanına."

"Evet maalesef alamadım." diyerek araya girdi Ares. "Çünkü biz 2 hafta boyunca Demir'i uyuttuk, sen de tam o sırada gelmiştin. Hani seni içeriye alsak da pek faydası olmayacaktı çünkü o sırada uyutuluyordu."

Buse'nin gözleri kocaman açıldı, şaşkınlıklar içinde baktı. "O doktor sen miydin? Adın gerçekten de Ares mi yoksa bir lakap gibi bir şey mi?"

"Gerçekten de Ares." diyerek güldü. "Ben buralı değilim, yurt dışında yaşıyorum."

"Demir ile hastanede mi tanışıp sevgili oldunuz?" Buse çok heyecanlıydı, sanki tüm hikayeyi dinlemek istermiş gibi Ares'e odaklanmıştı sadece.

Ares Buse'nin kötü niyetli olmadığını anlayınca tekrardan içten bir gülümsemeyle kafasını salladı. "Evet, hastanede tanıştık diyebilirim... En azından Demir ile hastanede tanıştık." diyerek fısıldadı, bunu sadece ben duymuştum.

pandora , GAYWhere stories live. Discover now