İdam kararı ∘ 26

2.4K 263 179
                                    

Gözlerimi aralarken ağrı bu sefer kalçamda değil bileklerimdeydi. Yüzüm kırıştı, hafifçe yutkunarak gözlerimi tamamen açtım, karışımda bir beden saldanyede oturuyordu fakat kim olduğunu göremiyordum, bulanıktı. Kafamı yavaşça yukarıya kaldırmaya başladım, tavandan uzanan uzun ve kalın zincirlere bileklerimden bağlanmıştım, bileğimin acıma sebebi buydu. Ayaklarım ise yere değmiyordu, bedenimin tüm ağırlığı asılı duran kollarımdaydı.

"Sonunda uyandın yakışıklı prens." Ses çok tanıdıktı. Beden oturduğu sandalyeden kalkıp bana doğru gelirken görüntü netleşmişti. "Bir an için tekrardan öldün sandım."

"Atleco." diyerek fısıldadım. "Nasıl kaçtın?"

"Çok zor olmadı." diyerek omuz silkti Atleco ve bana iyice yaklaştı. "Siz gittikten beş gün sonra kaçtım."

"Neteli." dedim kaşlarımı çatarak. "O nasıl? Eğer ona bir şey yaptıysan -"

"Dur bakalım asi çocuk." diyerek güldü Atleco ve iki kaşını kaldırıp aşağılayıcı bir ifade ile bana baktı. "Sence beni tehdit edecek konumda mısın?" Sol elini kaldırıp kol kaslarıma koydu ve aşağıya doğru hafifçe çekti. "Güzel, sağlam."

"Ares nerede?" diye sordum. "Ve Pandoras?"

"Senden uzaktalar." diyerek kenarda duran hançeri aldı ve tişörtümü tuttu. "İyi olduğunu haber edelim mi?" diye sorduğunda ne yapacağını anlamıştım. Bedenime zarar vererek hem bana hem Ares'e acı çektirecekti. "Şöyle ufak bir çizik, ne dersin?" Gücümü kullanmaya çalışıyordum fakat olmuyordu, o siyah sisler hiçbir şekilde çıkmıyordu ellerimden. Atleco bunu fark ettiğinde hançeri tişörtüme geçirip yırttı ve iki yana ayırdı. "Bu arada gücünü kullanamazsın." diyerek hançeri tam doğum izimin üzerine koydu. "Bileğindeki taş gücünü kullanmana izin vermiyor."

Kafamı tekrardan kaldırıp baktım, bir bileklik takılıydı ve ucunda da büyük yeşil bir taş duruyordu. Bu taşı biliyordum. Rüyamda gördüğüm kılıcın üzerindeki yeşil taşlardı bunlar. "Büyülü mü?"

"Demek hafızan hâlâ yerine gelmedi." diye mırıldandı ve hançeri sertçe aşağıya doğru çekip yara izimi kanattı. Bilerek orayı kanamıştı. Ares'e daha fazla acı çektirmek için. "O taş senin gücünü emen bir taş. O taş bedeninde olduğu sürece gücünü kullanamazsın."

Harika, bir kriptonitim eksikti, artık o da olmuştu. "O zaman dua et o taş bedenimde kalsın, çünkü diğer türlü senin hayatını kaydıracağım."

"Her zaman bayılmışımdır şu cesaretli hallerine." Atleco elindeki hançeri aldığı yere koyup beyaz temiz bandajı aldı ve göğsümdeki kan akan yere dikkatlice yapıştırdı. "Merak etme, onlar iyiler." Gözlerini benim gözlerime çevirdi. "Sen kendine üzül."

"Ne demek bu?"

"Anlarsın." diyerek göz kırptı Atleco. Sonrasında beni tutan zincilere baktı. "Onları aşağıya çekmek isterdim ama abimin emri bu yönde, maalesef kollarından asılı duracaksın."

"Senin sözün pek geçmiyor anlaşılan buralarda?"

Atleco alaycıl bir şekilde gülerek dudaklarını birbirine bastırdı ve kafasını salladı. "Düşmanın ben değilim Nkys. Zehrini bana değil abime saç."

"O zaman karşıma abin gelsin." dedim gülerek. "Hem de bu şekilde." Kaşlarımı yukarı kaldırdım, amacım taşı göstermekti. "Taş da dursun. Madem benden bu kadar çok korkuyorsa onun istediği şekilde oynarız."

"Abimi kışkırtma." diyerek tek kaşını uyarıcı bir şekilde kaldırdı Atleco. "Seni bir kez öldürdü, yine öldürür ve bu sefer zaman büyücüleri olmadığı için geri de dönemezsin. Sonsuza kadar ölü olarak kalırsın." Bana doğru bir adım yaklaştı, nefesi yüzüme yüzüme vururken kafamı geriye doğru çekip ondan uzaklaştım. "Ares'e yine o acıyı çektirmek istemezsin değil mi?" Birkaç saniye yüzüme baktı. "O zaman uslu durmayı öğrenmelisin."

pandora , GAYWhere stories live. Discover now