İyi ki varsın

274 86 0
                                    


"Geç kaldım, geç kaldım." bağcıklarını ayakkabısının içine soktu İpek.

"Yaw abla sakin ol yetişeceğiz." dedi Sirac.

"Her ay aynı tantana." dedi Buke "Kız bir günde sınavına sakince gitsen olmuyor mu?"

"Yaw hangi Allah kulu sınava sakin gitmiş ki bende gideyim." dedi İpek.

Zeynep gülmeye başladı, "Ah benim İpek ablam."

"Teyze sen inek misin?" dedi Fırat Zeynep'in kucağındayken.

İpek hem heyecan hemde biraz sinirle Zeynep'e baktı. Sonra Fırat'a döndü. Yeğeni o kadar çok tatlıydı ki. Kıvırcık saçı, bal rengi gözleri, beyaz teni, gülümseyen tatlı yüzü İpek'i yumuşattı. Yeğenini öpüp evden koşar gibi çıktı;

"Teyze, Zeynep dualarınızı eksik etmeyin ha."

Sirac arabaya geçince,

"Benzini kontrol ettin mi?" dedi İpek.

"Yok abla kontrol etmedim. Bu benzin bizi yarı yolda bırakacak. Biraz risk almak lazım değil mi?"

İpek'in heyecanı ve stresi dahada arttı. Sirac'ın histerik gülmesiyle şaka yaptığını anladı.

"Allah'ım sabır ver bana." dedi İpek başını cama çevirirken.

Sirac daha fazla güldü.

"Ortada gülünecek bir şey göremiyorum ben." dedi İpek sinirle solurken.

"Üç açacak, üç kurşun kalem, üç silgi, dört şişe su ve sınava bir buçuk saat var abla." dedi Sirac.

İpek iç mimarlık bölümü okuyordu ve dersleri çok iyiydi. Ama her zaman sınava bir gün kalana kadar ders çalışırdı. Sınav günü gelip çattı mı, doğal olarak heyecanlı ve stresli oluyordu. Birde sınava yetişmezsem kaygısı oluyordu. "Gelde aylar boyu ders çalış." bu duygu onu çok kötü yapıyordu.

İpek Sirac'a ters ters baktı. Sirac hala gülüyordu.Birşeyler söylemek için ağzını açtı. Sonra birşeyi fark etti. En son ne zaman böyle vakit geçirmişlerdi? Beş yıl çok şeyi alıp götürmüştü. Birden deli gibi kahkaha atmaya başladı. Öyle kahkaha atıyordu ki birinci yaş damlası yanaklarına süzülmeden ikincisi akıyordu. "Tamam biraz abartmış olabilirim ama ne yapayım? Hem, korkuyorum ya bir aksilik çıkarda sınava yetişemezsem diye."

Sirac İpek'i kendisine çekip başını öptü, "Seni sırtımda taşırım, yinede sınava yetiştiririm."

Hasan'ı kahvenin önünü süpürürken gördüler. İpek hemen kafasını çıkartıp;

"Ne haber arkadaş?" dedi.

"Sınava mı abla?"

"Evet lan Hasan dua et. Çocukların duası kabul olurmuş."

"Abla ben çocuk muyum?"

"On beş yaşındaysan evet." deyip göz kırptı.

İpek Sirac'a dönüp, "Acıyorum çocuğa ya, tek başına hem annesine hemde küçük kız kardeşine bakıyor."

"Bence şanslı." dedi Sirac İpek'e bakmadan.

"Nasıl şanslı?"

Sirac gözlerini önünden çekmeden, "Baran gibi, Kenan ve Kadir gibi abileri var sence Hasan şansız biri mi?"

"Tamam biliyorum ama yine de ağır bir şey bu. Yani kendin daha çocuksun."

"Hah Cemo'ya baksana." dedi Sirac gülerek.

SEKSEN BİR VİLAYET (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now