Mezarlık

564 105 0
                                    

Aradan geçen bir haftanın sonunda , Çiğdem üzerine tıpkı bir karı andıran beyaz gelinliğiyle prova yapmaya başlıyordu.Turna'nın, Ayşe teyzenin ,Asiye'nin ve Gülcan'ın karşından bir iki tur dönüyordu. Anne babası yoktu Çiğdem'in. Onları bir kazada kaybetmişti. Kadir'de, Çiğdem'le aynı durumdaydı. Çiğdem sevinçle dönerken, kendini kaybederek,

"Evleniyorum ulan! evleniyorum be!"

Herkes gülmeye başlamıştı.

"Sus kız! sesin aşağı mahalleye kadar gitti. Arsızlaştın mı ne? Tövbe tövbe." dedi Ayşe teyze.

"Cazgır işte." dedi Gülcan.

Çiğdem ne kızların gülmesini nede Ayşe teyzesiyle ,Gülcan ablasının sözlerini duyuyordu. O sadece Kadir'le aynı yastığa baş koyacağı günleri hayal ediyordu. Çiğdem ,Gülcan'a sıkıca sarılıp,

"Sana ne kadar çok teşekkür etsem azdır be abla. Senin sayende hayalimdeki gelinliği giydim."

Gülcan gözleri hafiften dolmuştu. Gülcan hiçbir zaman gelinlik giymemişti. Evlenmişti ama fakirlikten dolayı giymek nasip olmamıştı. Bu Gülcan'ın içini yiyip bitirmişti. Gülcan hırs edip mahalledeki hiç bir genç kadının içinde kalmasın diye, hırsla gelinlik dikim kurslarına gidip, hayallerini süsleyen gelinlikleri dikmeye başlamıştı. Aradan geçen yıllardan sonra, bir dükkan açıp hem gelinlik dikebiliyor, hemde kuaförlük yapabiliyordu. Evet, gelinlik giymek Gülcan'a nasip olmamıştı. Ama eğer giymek nasip olsaydı, Gülcan mahalledeki hiç bir genç kadının hayır dualarında yer almayacaktı.

Bazı insanların olmadığı diye üzüldükleri oluyordu hayatta bazı şeylere. Bazıları ise iyi ki olmamış diyordu.

Gülcan , Çiğdem'i kendinden ayırıp baktığında yeşil gözlerden akan yaşı silip,içinden "İyi ki olmamış" dedi.

"Kız Çiğdem." dedi Gülcan.

Çiğdem kendini toparlayıp, "Efendim abla."

"Bizim elemanlar görmüş seni Sultan'ın saçlarını yolmuşsun pazarın ortasında."

"Tabi yoldum. Hatta az bile yaptım. Bana ait olan adamı elimden almak ne demek, bırakır mıyım ben? Eğer Kadir tutmasaydı beni var ya..."

Gülcan güldü. "Sonra Kadir seni kendisine çekip birşey söylemiş kulağına. Seninde yüzün domates gibi kızarmış."

Çiğdem'in yüzü yine kızarmaya başlamıştı.

Gülcan işaret parmağını Çiğdem'in yanaklarına götürüp, "İşte aynen böyle olmuşsun Çiğdem."

Çiğdem kendini savunmaya alıp, "Aman abla ne diyecek? Karışma cazgırım dedi, ellerine yazıktır dedi."

Herkes bir kahkaha tufanı patlattı.

Gülcan hınzırca gülümsedi, "Tabi canım kesin öyle demiştir."

Çiğdem, hızla soyunma kabinine doğru koşmaya başlamıştı.

~~


Genç kadın,yaşlı kurdun kafasına suyu ibrikten boşaltıyor, yaşlı kurt, eline bir kalıp sabunu alıp başını köpüklemeye koyuluyor, küçük kızın büyüdüğünü anlıyordu. Bir zamanlar küçük kız tabureye çıkıp babasının başına suyu öyle döküyordu. Yaşlı kurt kafasından akan köpüklü suyun lavabonun deliklerine süzülmesini izledikten sonra ellerini kafasına götürüp aşağıya çektiğinde damla damla suyun lavabonun taşına vuran sesleri arasında, başını kaldırmadan elini genç kadının elindeki havluya uzattı. Genç kadın tebessüm ederek, kendi elleriyle yaşlı kurdun kafasını kurulamaya başlamıştı.

SEKSEN BİR VİLAYET (TAMAMLANDI)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ