Çeyiz

298 87 0
                                    


Leyla sandalyeye çıkmış, mini mini ellerini buğulu soğuk cama dayayıp elektrik tellerinde öten kuşları kocaman gözleriyle seyrediyordu. Öten kuşları gülerek taklit ediyordu. Birden coşarak yatağında uyuyan Turna'ya doğru koştu.

"Günaydın ,gülüşü güneşten de sıcak kadın." deyip Turna'nın üzerinden yorganı çekip yatakta çekirge gibi zıplamaya başladı. Aynı sözleri Turna yataktan sıçrayıp ona kulak kesilinceye kadar sürdürdü.

Turna refleks olarak kaşlarını çattı. Uykulu gözleri kapağı açık sandığa kaydı. Kitaplar, renkleri solmuş not kağıtları, fotoğraflar hepsi birbirine karışmıştı. Leyla Baran'ın Turna'ya yazdıklarını mı okuyordu?

"Leyla sen neler söylüyorsun?" diye şaşkınca gülümsedi Turna ince ayaklarını yataktan aşırtırken.

Leyla nar renkli dudaklarını büzüp, kaşlarını yukarı kaldırdı. "Bir keresinde dayım sana öyle demişti ya." dedi.

Turna, Leyla'nın ayaklarını yerden kesip, merhametli kollarıyla ona sarıldı. "Beni şaşırtıyorsun. Bir an okuma yazmayı ne ara öğrendi bu kız dedim kendime." diye güldü.

"Dayım harfleri öğretiyor. Dediğine göre hızlı öğreniyormuşum. Yakında hem okuyup hem yazacağım." deyip başını Turna'nın göğsüne yasladı Leyla. "Boyum ne kadar uzamış bakalım mı?" diye ekledi beraber yapıp boyadıkları tepesinde kocaman papatyası olan boy cetvelini gösterirken.

"Memnuniyetle küçük hanım." dedi Turna, Leyla'yı kucağından indirirken, "Kilonu da tartarız."

Leyla altın sarısı örgülü saçlarını ellerine alarak, "Saçlarımın boyunu da ölçeriz değil mi?" diye sordu iç ısıtan bakışlarıyla.

Turna ilk önce Leyla'nın boyunu ölçtü. Leyla santim santim uzuyordu. Şimdiden uzun boylu bir genç kız olacağını belli ediyordu. Eskiden omuzlarının üstünde biten saçları şimdi kaburgalarına kadar uzanıyordu. Zayıf kuru bedeninden eser kalmamıştı. Turna onu eskisi gibi rahatlıkla kucaklayamıyordu. Beyaz yüzündeki pespembe yanaklar gayet sağlıklı olduğunun göstergesiydi.

"Bugün dayımın evine bir sürü adamlar geldi." dedi Leyla. "Kim onlar tanıyor musun sen?"

"Dayının kuzenleri onlar."
~~
Bir oda dolusu çeyize bakıp bakıp içini çekiyordu Seyran. Zülüf'ün bir erkeği sevip evlenmesi "ay" ile "güneşin" bir araya gelmesi kadar imkansız gelirdi ona. Dudakları kapalıydı. Ama yüreğinden ona sağlıklı ve huzurlu bir evliliği olması için Allah'a yakararak dua etti. Arka odadan Zülüf'le Yasemin'in tatlı atışmaları kulaklarını doldurunca gözlerini yumdu, ılık gözyaşı çenesinde çiğ damlası gibi asılı kaldı.

"Siyah olmaz delirdin mi sen?" diye çemkirdi Yasemin, siyah elbiseyi Zülüf'ün elinden kaparak. "Seyran bir şey söyle şuna." diye ekledi yüksek sesle.

Seyran çabucak gözlerini silip arkasına dönerek, "Yine ne var?" dedi.

"Ne olmuş yani siyahsa?" dedi Zülüf dik dik Yasemin'e bakarken. "Ver şunu." deyip uzun kollarıyla elbiseyi Yasemin'den almaya çalıştı.

"Kızım siyah olmaz." dedi Seyran Zülüf'ün ellerini tutarak ."Cenaze mi bu tövbe tövbe."

"Ne alakası var ya."

Yasemin hınzırca gülümseyerek "Siyahlara bürünüyorsun, resmen ben Sirac'ı istemiyorum diyorsun hanımefendi." dedi.

Seyran Yasemin'i doğrular gibi başının ağır ağır salladı. "Haklı kız." deyip Zülüf'ün dolabından buz mavisi kot pantolonu çıkardı. "Şunu giy bakim." deyip pantolonu Zülüf'e uzattı. Zülüf somurtarak pantolonu alırken,

SEKSEN BİR VİLAYET (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now