-XVI-

25 2 1
                                    

"Nasıl yani Fedakâr da mı geldi? Tanrım bunu kaçırdığıma inanamıyorum!" diye mızıldanıyorum. "Nasıldı peki?"

"Eğer kızın çığlık atıp atmadığını soruyorsan..." diye başlıyor Uri.

"Ah hayır onun çığlık atmadığından eminim" diyorum. "Ben senin ilk atlayışının nasıl olduğunu soruyorum Uri."

Dün bütün o Eric ve Peter olayları yüzünden Hancock binası seremonisini kaçırdığıma hala inanamıyordum. Daha önceden de oraya çıktığımdan bahsetmiştim. Hatta bizimkilerle orada tanıştığımızdan da. Ama Uri'nin daha önce hiç oradan atlamadığından bahsetmedim sanırım. Bir de Lynn'in. Aslında henüz aday olmayan cesurlara, hele de yanlarında sorumluluk sahibi ağabey ve abla gibi refakatçileri varsa oradan atlamalarına izin vermiyorlar. Zeke ve Shauna da gayet sorumlu birer büyük kardeş olduğundan ve ayrıca hem cesurlar benim gibi bir dürüstle taşak geçmek istediklerinden hem de beni koruyup kollayacak bir ebeveynim olmadığından benim aksime onlar daha önce bu deneyimi hiç yaşamamışlardı.

"Gerçekten hiçbir şey duymadın mı?" diyor Lynn sahte bir hayretle "Çığlıklarının yerleşkeden bile duyulduğuna yemin edebilirdim"

"Kapa çeneni Lynn" diyor Uri.

Bir kahkaha patlatıyorum, "Aman tanrım!"

"Kolunu bacağını deli gibi sallamasına hiç girmeyelim bile" diyor Lynn sırıtarak.

Uri'yi gözümde öyle canlandırınca gülmemi bir türlü bastıramıyorum. Uri bozulmuş görünüyor ama uzun sürmüyor. Çok geçmeden o da sırıtmaya ve durumunun çok daha komik versiyonlarını anlatmaya başlıyor. İkinci seviye için diğer adaylarla beraber bekleyeceğimiz koridora geldiğimizde çok gülmekten karnıma sancılar girmiş haldeyim. Belki de bu iyiye işarettir.

***

Bekliyoruz.

Dört bizi teker teker bir odaya çağırıyor ve kapıyı kapatıyor. İkinci seviyede beni neyin beklediğini kesinlikle bilmiyorum, nedense bu, hazırlanabileceğimiz bir şey değil. Cesurlukta bile pek uluorta söylenmiyor, neredeyse bir sırmış gibi saklanıyor. Herkes belli etmemeye çalışsa da gerginlikten sus pus olmuş. Bütün bu gerginlikte az önceki neşemin kaybolması pek uzun sürmüyor. Dizlerimi kendime doğru çekip kollarımla bacaklarımı sararak otururken sadece beklemekten sıkılmış gibi görünmeyi tercih ediyorum. Lynn, herhalde çok bunalmış olacak ki sessizliği bozuyor,

"Pekâlâ" diyor ayağını yere sürterek "Hanginiz birinci oldu ha?"

Kısa bir sessizliğin ardından Peter boğazını temizliyor. "Ben"

"Bahse girerim seni yenebilirim" diyor Lynn umursamaz bir tavırla. "Ben ikinci oldum ama bahse girerim aramızdan herhangi biri transferleri kolayca alt edebilir"

Bana göz attığında sırıtmamı bastırmak için dudaklarımı sıkıyorum ve hafifçe kaşlarımı kaldırıyorum. Lynn'in Peter'a sataşmasını izlemekten öyle tuhaf bir zevk alıyorum ki buna kendim de şaşırıyorum. Meydan okuması Lynn için hiçbir şey ifade etmiyor ama Peter için durum böyle değil. Lynn onu tanısa da o, Lynn'i pek tanımıyor. Şimdi öfkesinden kuduruyor olmalı.

"Yerinde olsam o kadar emin olmazdım" diyor Peter "Birinci kim oldu?"

"Uriah" diyor Lynn. "Ve ben gayet eminim. Buna kaç yıldır hazırlandığımızdan haberin var mı?"

Peter'ın sanki bir şey söyleyip ona destek çıkmamı beklercesine yan gözle bana baktığını hissediyorum ama bütünüyle, dövüş eğitimi yüzünden kısa tuttuğum koyu mavi tırnaklarıma odaklanmayı tercih ediyorum. Sanırım artık onları uzatmayı değerlendirebilirim.

SIRWhere stories live. Discover now