-XXIV-

29 2 5
                                    

Eric simülasyonların içimizdeki gerçek benliğimizi ortaya çıkarmayı amaçladığını söylüyor. Dört ise bizi hazırlamak olduğunu. İkisi de haklı sanırım. Ama ben sadece Dört'ün haklı olduğu bir cesurluk topluluğunda yaşamayı yeğlerdim. Çünkü böylesi daha basitti. Daha... normaldi.

Kendimi bildim bileli Drew bana dürüst olmanın gerçek cesaret gerektirdiğini söyleyip dururdu. Cesurluk topluluğuna geçmemin onu neden bu kadar huzursuz ettiğini şimdi biraz daha iyi anlıyorum. Buranın bana göre olmayacağını kanısında olmalıydı. Belki de buraya uyum sağlayamayacak kadar korkak olduğumu düşünüyordu. Buraya geldiğim şu son birkaç haftadır bu düşüncesinde bir doğruluk payı olduğundan şüphelenmeye başladım. Ben gözü kara biri değilim. Bende o aptal cesareti dediğimiz şeyden yok. Hatta belki de bildiğiniz tırsığımdır. Belki de sadece iyi saklıyorumdur. Belki de kardeşlik içgüdüleri yüzünden ağabeyim biliyordu.

Cesurluğa katılana kadar hayatımda bundan daha çok istediğim bir şey olmamıştı. Oysa şimdi, uzun zamandır ilk defa yeniden nereye ait olduğumu sorgulamaya başlamıştım ve bu durumdan kesinlikle hoşnut değilim.

Yatakhaneye girince sıralamaya bakma zahmetine bile girmeden kendimi yatağıma atıyor ve sıkıntıyla oflarken ellerimi karnımın üzerine bırakıyorum. Kafamı dağıtmam, başka bir şey düşünmem imkansız... Aklım dönüp dolaşıp simülasyona gidiyor. Nasıl unutabilirim ki? Böyle bir şeyi nasıl unutabilirim? Gözlerim yanmaya başlayınca onları yumuyorum. Dudaklarım titrediğinde onları birbirine bastırıyorum. Ya boğazımda atan kalbimi ne yapacağım?

En fenası -tabi Eric'in şüphelenmeye başlamasından daha fenası- artık serum X'in nelere neden olabileceğini birinci elden deneyimlemiş bulunuyorum. Neler olduğunu hatırlayınca bütün vücuduma bir ürperme geliyor. Bütün o ölü insanlar... öldürdüğüm insanlar... ağabeyim... arkadaşlarım... eski ve yeni topluluğumun üyeleri... Simülasyonun yarattığı senaryoda her nasılsa uyanık kalabilmiştim, bir şekilde serum almamayı başarmışım ama bunu nasıl yaptığım gerçeği tamamen meçhuldü. Zaten, yaşadığımın sanal bir gerçeklik olduğunun farkına varmamı sağlayan da bu olmuştu. Gerçek hayatta bunu becerebilmemin imkansız olması gerçeği.

Eğer uyumsuz dediklerinden olsaydım serumdan korkmama gerek kalmayabilirdi. Simülasyon başlatıldığında rol yapabilir ve topluluksuz sığınaklarına kaçabilir, uyanık insanlarla birleşip ne yapacağımı o zaman düşünürdüm. Eğer uyumsuz olsaydım, zihnimle oynamalarından korkmama gerek kalmazdı çünkü kontrolün ne zaman bende olduğunu bilebilirdim. Eğer uyumsuz olsaydım... Eğer diğerlerinde olmayan bir şey bende olsaydı... Eğer sıradışı olsaydım... Ama değildim işte. Ben uyumsuz falan değildim, ben sadece sıradan biriydim. Sıradan koşullar altında sıradan hayata uyum sağlayabilen sıradan biriydim. Eğer şu anda uyum sağlayamıyorsam sorun kesinlikle bende değildi, sorun koşulların sıradanlıktan uzak olmasındaydı.

Çaresizliğim son raddeye varıp, artık saklayamayacağım boyuta geldiğini hissedince uzandığım yerden apar topar kalkıp havlumu ve makyaj malzemelerimi alıp her zaman yaptığım gibi kendimi, kimsenin beni asla gözetleyemeyeceği normalin dışına çıkan duygularımı rahatça yaşayabileceğim tek yere, yani duşlara kapatıyorum.

Kıyafetlerimden kurtulup kendimi duş kabinine zar zor atıyorum. Sıcak su musluğunu çevirirken ellerim deli gibi titriyor. Su akmaya başladığındaya soğuk taş duvara yaslanıyor ve gözyaşlarımı tutmaya çalışmaktan vazgeçiyorum. Boğazımdan bir hıçkırık kaçtığında elimle ağzımı kapatıyorum kapatmasına ama hıçkırıkların ardı arkası kesilmiyor. İki elimi birden ağzıma bastırıyorum ama nafile, bütün vücudum derin hıçkırıklarla sarsılmaya başlıyor. Daha fazla ayakta duramayıp olduğum yere, dizlerimin üzerine yavaşça çöküyorum. Buz gibi zeminde çırılçıplak oturup tir tir titrerken hıçkırıklarımı bastırmaya çalışırken bir an için içten içe bunun bir simülasyon olmasını diliyorum. Ya da bir rüya. Bir kabus. Ne olursa! En azından biteceğini, sonunun geleceğini bildiğim bir şey. Her şey bir yana, olmadığından nasıl emin oluyorum ki? Belki de ta ne zamandan beri bir simülasyonda yaşıyorumdur? Sonra, bu düşüncenin katbekat daha korkunç olması gerçeği de var, bir rüyadan ne zaman uyanacağımı kim bilebilir? Belki de "serumX" bana çoktan enjekte edilmişti de farkında değildim. Belki de her simülasyona girdiğimde azar azar veriliyordu.

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin