-XXII-

21 1 1
                                    

**siz gözü yeşil hayal edin**

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

**siz gözü yeşil hayal edin**

Sakinleşmem gerekiyor. Sakinleşmem gerektiğini biliyorum. Karanlık suların en derinlerinden direkt bana dikilmiş kocaman, asit yeşili gözlere bakarken bunu yapmak kesinlikle kolay değil ama yapmak zorundayım. Çünkü kayığım su alıyor. Çünkü yakında batacağım. Çünkü bu kadar stres ve panik, derin nefes almak anlamına geliyor. Bu, kanımın çok daha fazla oksijene ihtiyaç duyması anlamına, bu da suyun dibini boylarken ciğerlerimin çok daha zorlanacağı anlamına aynı zamanda da enerji israfı ve dolayısıyla da kollarımın enerjisinin yüzmeye yetmeyebileceği anlamına geliyor. Özetle, sakin olmam enerji tasarrufu yapabilmem açısından hayati önem taşıyor. Diğer yandan kayığımdaki çatlağı bulmaya çalışıyorum. Belki bir şekilde onu tıkamayı becerebilirsem suya girmeme hiç gerek kalmaz.

Yatağımda hızla doğrulunca kafamı ranzamın üst katına çarpıyorum. Alnımı ovuşturup homurdanarak beni uyandıran gürültünün kaynağını aranarak çevreme bakındığımda, yerden bir şeyler toparlamakta olan Peter "kusura bakma" gibisinden bir şeyler mırıldanıyor.

Omuz silkerek yataktan kalkıp havlumu ve makyaj malzemelerimi alıp banyoya gidiyorum. 

***

Simülasyonların beşinci gününün sabahındayız ve kendimi günlerdir hissetmediğim kadar zinde hissediyorum. Bütün olanlardan sonra biraz tuhaf kaçsa da halimden memnunum. Öyle ki yemekhanenin kapısına giderken yarı yolda dayanamayıp koşmaya başlıyorum. Nihayet yemekhane kapısında bir anlığına durup bizimkilerin oturduğu masayı gözüme kestirdikten sonra son sürat oraya gidiyorum. Bütün taşkınlığımla Lynn'in kafasına bir şaplak atıp Marlene'in boynuna arkadan sarılıyorum.

"Günaydın millet!" diyorum fazlasıyla şen şakrak bir sesle.

"Sabah sabah kafanı bir yere mi çarptın Ave?" diyor Lynn homurtu gibi gelen bir sesle.

"Aslına bakarsan evet" diyorum omuz silkerek. "Ama iyi yapmışım değil mi Lene?" diyorum kafamı eğip Marlene yüzüne yandan bakarak. Havayı kokluyorum. "Bu arada, parfümünü mü değiştirdin sen?"

"Şunu daha erken akıl etseydin ya şeker şey" diyor Marlene de burnumu sıkarak, "Ayrıca şunu Mar yapsak fena olmazdı"

Suratımı buruşturup Lynn'e bakıyor ve göz kırpıyorum. "Zevksiz işte" diyorum fazlaca gürültülü bir şekilde fısıldayarak. Lynn sadece bana ters ters bakıyor. Bu kızda bir tuhaflık var ama ne?

"Eee, bana yok mu?" diyor Marlene'in yanındaki boş yerde oturan Uri.

"Ne yok mu?"

"Şöyle coşkulu bir selamlama" sırıtıyor "bana da arkadan sarılabilirsin"

"Fırsatçı avanak" diyor Lynn.

Kaşlarımı kaldırarak ve Uri'nin arkasına geçip ani bir Heimlich manevrası uyguladığımda neye uğradığını şaşırıyor. Sırıtarak omuzlarımı kaldırıp geri geri büfeye giderken Lynn ve Marlene'in kahkahaları arasında "Sen kaşındın Uri!" diye bağırıyorum.

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin