Bölüm 2

2.2K 347 483
                                    

Heyoo yeni bölüm geldi. 

Bölümü şarkı ile dinlemenizi tavsiye ederim :)

Oy ve yorum ile destek olmayı unutmayınız. (Yıldızlara basmadan geçmeyin)

Yorumlarda benimle buluşmayı unutmayın. 

Keyifli okumalar dilerim.   

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Bu uzun bir hikâyedir Ömer ağam öyle ayaküstü anlatılmaz. Bacım, İstanbul'da yaşardı ve yaklaşık sekiz yıldır gelmezdi. Gelişine bir yemek yiyeceğiz. Sizin otelin restoranının yemekleri güzel derler. Bugün orada yemek yiyeceğiz. İstersen sende katıl bize Ömer ağam."

Ömer ağa, Mehmet ağanın bir İstanbul'lu kadınla evlilik yaşadığını biliyordu ama tüm hikâyeyi bilmediği için kurcalamak istemedi. Sahi ne demişti Ateş? "Bu uzun hikâyedir Ömer ağam öyle ayaküstü anlatılmaz. Neydi bu kızın hikâyesi? Bugün bu cümleyi ikinci kez duyuyordu.

                                                      ***

Flash Back

Sabah tepede Berzan ağa ve amcaoğlu olan Azat ile yemek yiyen Ömer, duyduğu şarkı ile neye uğradığını şaşırmıştı. Bir kadın tepede, bir taşın üzerine oturmuş içli içli türkü söylüyordu. İçine dokunmuştu ve kızı izlemeye başladı. Herkes duyuyordu onu ama Ömer farklı duyuyordu. Hıçkırık sesi ile duraksayıp tekrar söylediği türkülerle mest etmişti herkesi.

"Bir derdi mi var acaba?" diye düşünürken sesli söylediğini fark etti.

"O kızı tanıyorum ben. O bizimkilerin sınıfından bir kızdı. Adı Zeynep'ti sanırım bilemeyeceğim. Samyeli'lerin kızı."

"Sabah sabah tepede bir taşın üstünde neden ağlıyor?"

"Valla Ömer o kız giderken bir şeyler duymuştum ama ne kadar doğru bilemeyeceğim. Hatırladıklarım da öyle ayaküstü anlatılacak şeyler değil. Uzun hikâye anlayacağın."

Ömer, merak etse de kurcalamamış ama öğrenmeyi kafasına not etmişti.

***

"Ben sizi rahatsız etmeyeyim Ateş ağa. Sizin baş başa konuşacaklarınız vardır."

"Estağfurullah ağam. Şeref verirsiniz. Hem Ömer ağa bir yerde Zeynep varsa emin ol oralarda Bahar'da vardır. Kesin onu da davet etmiştir."

Zeynep gözlerini kaçırırken gülümsedi çünkü doğruydu. Birlikte çarşıda biraz oturacaklardı ve alışveriş yaparak akşama hazırlanacaklardı. Ömer ağa ve Ateş'te Zeynep'in bu haline gülümserken;

"Ateş, Bahar benim arkadaşım değil, kardeşim gibi. Seninle dışarı çıkarken, onu yalnız bırakamam. Akşamı netleştirdiysek ben gidiyorum. Sonuçta Bahar çarşıda beni bekliyordur ve şuan bana kızmaya başladığına eminim! Ateş, senin işin çok mu?"

"Biraz işlerim var. Neden?"

"Belki beni bırakırsın demiştim. Şoförü yolladım ve insanların sağlığı için benim araba kullanmamam en doğrusu."

Zeynep araba kullanırken fazla stres yaşıyordu ve bağırmaya başlıyordu. Kurallara dikkat eden Zeynep önde ki araçların sinyal vermemesine bile kızarken, bazen tartışmalara dâhil oluyordu. Bazen strese bağlı olarak ufak kazalar yaptığı için cesareti de kırılmıştı. Ateş'in ise bugün fazlasıyla önemli işleri vardı ve kafasını kaşıyacak vakti yoktu.

"Sana taksi çağıralım. Benim bu sıralar işlerim fazla yoğun. Birazdan şirket içi toplantılarım var. Bir iki firma ile toplantım var."

Ömer ağa ise fırsattan istifade ederek Zeynep'i götürmek isteyebilirdi ama yanlış anlaşılmamak için susmayı tercih etmişti.

Annemin HikayesiWhere stories live. Discover now