Bölüm 16

1K 144 52
                                    

Heyooo ben geldim aşkolar

Yeni bölüm heyecanı ile geldim 

Satır aralarını yorumlarla doldurmayı unutmayınız.

Sol alt köşedeki yıldıza basarsanız çok mutlu olacağım. 

Keyifli okumalar dilerim.

~~~~~~~~~~~~~~~

"Ateş ağa! Çık karşıma!" diyerek bağıran Savaş, kardeşini arkasında tutarak avlunun ortasına kadar gelmişti. Mehmet ağa oğlunu görmenin bir sevincini yaşarken diğer oğlu için endişe etmişti. Sonuçta ikisi de kendisinin oğluydu.

***

Ateş ise alçılı eli ile aşağı inerken yürüdüğü yerleri yakıyordu. Yaka yaka geldiği avluda Savaş'ın karşısına geçerek durdu. Etrafındaki herkese gülümseyerek bakarken Savaş'a dönünde dudakları daha da kıvrıldı.

"Ne o Savaş Bey! Arkandaki adamlara mı güvendin?" dediğinde Savaş gülümseyerek Ömer'e ve Ömer'in adamlarına baktı. Kardeşini geri çekilmesi için başıyla işaret vermişti. Zeynep yeteri kadar uzaklaştığında Ömer, Murat'a Zeynep'e dikkat etmesini emreden bakışı ile bakınca Murat görevini anlamıştı.

Savaş Ateş'e dönerken yumruk yaptığı eli ile Ateş'in karnına geçirmişti. İki büklüm olan Ateş'in ensesine vurarak yere sererken, sağ ayağı ile de tekme atmıştı. Mehmet ağa ne yapacağını bilmezken herkes Savaş'ın öfkesini görüyordu.

"Ulan it! Ben kardeşime dokunan elleri kırmam mı sandın? Kardeşime kalkan ellerin sahibini öldürmem mi sandın? Gücün ona mı yetti ulan it. Erkeksen kalk bana da el kaldırsana!" diye bağırırken birkaç tekme daha atmıştı.

Bu sırada Mehmet ağanın sol kolu olan Hamit, Savaş'ı durdurmak için yaklaşırken Savaş el işareti ile Hamit'i durdurmuştu. "Ulan it! Adamlara senin gibi adamlar güvenir. Benim güvenecek kimsem yok. Beni durdurmak için sizin adamınız geliyor. Bak gör!" diyerek bir tekme daha atmıştı.

Ateş yerde öksürükler içinde kalırken Ömer ağa durumdan asla rahatsız değildi. Zeynep ise çok üzgündü. Savaş ne kadar haklıydı. İstanbul'da adamlar vardı ama güvenecek kimsemiz yoktu. Güvenecek kimsesi olmayan iki kardeş çok yalnızdı.

Yalnızlık zor işti ve Zeynep'le Savaş bu hayatta hep yalnız kalmıştı. Zeynep'in İstanbul'da yaşadığı sekiz yılda yaprak dökümü ile tamamen yalnız kalmışlardı. Zeynep duygusallaşırken Savaş duvar gibi olmuştu.

"Sende baba olup bu durumu izledin öyle mi? Bu iki Mehmet ağa, bu iki! İkidir kardeşim bu evde şiddete maruz kalırken sen susuyorsun. Üçüncüsü olmaz bunun bilesin. Bana baba olamadın bari kızına baba olsaydın ama onu bile yapamıyorsun. Yazık!"

Savaş'ın sözleri ağırdı. Geldiği gibi gideceği zaman bu evde ki hesabı bitmişti ve sıra Ömer ağaya gelmişti. Ömer ağaya yaklaşırken Zeynep fazla geride olduğunu fark etti. Savaş ve Ömer'e doğru ilerlerken, abisinin Ömer'in karnına geçirdiği yumruğu ile iki büklüm olup yere serilen adama baktı.

Ağzından kaçan bir hıçkırıkla dilinden sevdiği adamın adı dökülmüştü ama abisinin planı farklıydı. Kendisine doğrultulan onca silaha rağmen kardeşini omzuna alarak konaktan çıkmaya çalışan adamın gözünün karalığına hayran kalınacak gibiydi.

Ömer ağanın silahları indirin işareti ile silahlarını indiren adamların arasından geçerek annesinin konağına gitmeye yeltenen Savaş'ın omzunda Zeynep'in ağzından tek bir cümle dökülmüştü.

"Ömer seni seviyorum. Beni bırakma!"

Ömer günlerce duymak için beklediği sözleri, karnına aldığı bu büyük darbe ile duyunca "Keşke daha önce gelip vursaydın Savaş Arslanlı!" diye içinden geçirdi. Murat'ın yardımı ile yerinden kalkarken Zeynep'in abisi için söyledikleri aklına gelmişti.

Annemin HikayesiWhere stories live. Discover now