Bölüm 35

721 86 15
                                    

Heyoooo selamlaaar. yeni bir bölüm getirdim.

Oy vermeden geçmezseniz sevinirim.

Satır aralarına çökelim miii?

Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim ve böceklerim.

~~~~~~~~~~~

Arabaları yakın bir yere çağırmış ve oraya kadar yürümüşlerdi. Araçlara binerken, atları da getirtmişlerdi. Zeynep odasına çıkarak kendini yatağa bıraktı. Ağlıyor ve düşünüyordu. Sonunda ağlaya ağlaya uyumuş ve Ömer'in kokusuna bulanmıştı.

***

Ertesi sabah Zeynep farklı bir psikoloji ile uyanmıştı. Mutsuzdu ama belli etmiyordu. Enerjik ve neşeli duruyordu. Duşa girmiş ve şarkılar söylemişti. Ömer ağa şaşkınca kadınını izlerken, ne yapacağını bilememişti.

Birlikte kahvaltıya indiklerinde, herkes Zeynep'in ruh halini fark ediyor ve şaşırıyordu. Savaş bile şaşkındı. Her şeye hazırdı ama bu gördüğü... Beklenmedikti!

Zeynep neşeli neşeli gülümsüyor, tabağını dolduruyordu. Normal şartlarda azıcık kahvaltı yapan Zeynep gitmiş, yerine ağzı boş kalmayan Zeynep gelmişti. Bu durum Ömer için güzel olsa da, gerçek olmadığını biliyordu.

Zeynep bu üzüntüye, bu şekilde cevap veriyordu. Psikolojik olarak acılarını, öfkesini ve üzüntüsünü yiyerek bastırıyordu. Masadan kalktığında bile yemek düşünüyordu. Öğle ve beş çayı için tarifler verirken, "akşama da kaburga dolması mı yesek?" diye soruyordu.

Akşama kadar çiftliğin tadını çıkarmış ve Zeynep'in yeni ruh haline alışmaya çalışmışlardı. Masadan bir şey kalkarken, diğeri gelsin istiyordu. Tatlılar, içecekler ve yemekler... Sürekli yiyecekler dönüyor ama Zeynep yeterince doymuş hissetmiyordu.

***

1 Ay Sonra

Bir ay geçmiş ve olaylar biraz daha durulmuştu. Ömer işine gidiyor ve gerekli toplantılara giriyordu. Onun girmediği toplantılara Ahmet giriyor ve şirket içi işlerde, abisine yardım ediyordu.

Zeynep ise okulunu online devam ettiriyor ve bir yandan da İstanbul'daki doktorlarıyla terapiler yapıyordu. Boşta kalan tüm zamanları tatlı yerken veya yemek yerken geçiriyordu. Artık herkes onun bu durumuna alışmıştı.

Zeynep'in bu süre zarfında kilo alması bile onların hoşuna gitmeye başlamıştı. Zeynep bu durumu taksa bile tatlıdan geri duramıyor ve evdeki tüm tatlı ve türevlerini kaçırıyordu. Gün akşama dönmüştü. Savaş ise İstanbul'dan gelmiş ve yarınki toplantı için annesinin konağına yerleşmişti.

Akşam hep birlikte yemekyiyecek olmanın heyecanıyla, yavaşça hazırlıklar yapılıyordu. Zeynep ise tümgününü ders ve terapi ile geçirmişti. Kendisini pekiyi hissetmeyen Zeynep, "Mizgin bir tuzlu ayran yapar mısın? Tansiyonum düştü sanırım" diyerekavluda oturmaya başladı. Ayranı içerken kayınvalidesi ile muhabbet ediyordu. Eliayağı çekilmiş gibi hissetmesini de yarınki toplantıya veriyordu. 

Annesi ile ilgili konuların konuşulacağını kimse bilmese de, onlar biliyordu. Zeynep'in ara ara başı dönüyor ama bunu belli etmek istemiyordu. Herkes gelmiş ama Ömer'den hala ses yoktu. Ömer'in gelmesini bekleyen Zeynep avluya çıkmıştı.

Derin nefes alarak kendini toparlamak istemişti. Zira hisleri tuhaflaşmıştı. Son bir haftadır, yaklaşan toplantının stresinden farklı hissetmeye başlamıştı. Ömer ağa ise gelmişti. Arabanın sesinden anlayan Zeynep kapıyı açmış ve sevdiğini görmüştü.

Ömer'in gülümseyerek geldiği ev, gülümsemesini soldurmuştu. Sevdiği karanlığa bürünmüştü. Kafasını çarpmadan yetiştiği kadını hızla arabaya yatırmıştı. "Evdekilere haber ver. Merak etmesinler!" diyerek arabaların yola çıkmasını istemişti. Zeynep'i hızla hastaneye gittiklerinde, gelen sedyeye yatırmış ve peşinden gitmişti.

Annemin HikayesiWhere stories live. Discover now