- 0.6 -

33K 1.3K 181
                                    

"Alev kuzum, hoş geldin." Ela abla kapıyı açtığında heyecanla gülümsedim. Ellerimdeki saklama kaplarını uzatırken ayakkabılarımı çıkardım.

"Hoş buldum Ela abla, size hazırladım. İnşallah güzel olmuştur." Ela abla gülümseyip elimdeki saklama kaplarını aldı. Ayakkabılarımı çıkarır çıkarmaz içeriye girdim. Etrafta gezindi bakışlarım. "Ellerimi nerede yıkayabilirim?"

"Koridorun sonundaki kapı. Soldaki." Başımla teşekkür ederek koridorun sonuna kadar ilerledim. Ellerimi hızlıca yıkayıp ayrıldım. Salona doğru ilerlerken kahkaha sesleri arttı. Sanırım Erdem ve arkadaşları gelmişti. Siyah gömleğimi ve siyah pantolonumu düzelttim. Kolyemi de düzelttikten sonra içeriye girdim. Bakışlar bana çevrildiğinde yutkundum. Salonda Ela abla dışında 4 5 kişi daha vardı. Bakışlarım hepsinde gezindi. "Alev kuzum, gel tanış bizimkilerle."

"Altay Yılmaz." 1.80 boylarında, yapılı bir adamdı. Tahminim üzerine 30 yaşlarındaydı. Uzattığı elini sıkıp gülümsedim. O da bana içten bir gülümseme sundu.

"Alev, memnun oldum."

"Eren Yıkılmaz." Gerçek Eren'e sıra geldiğinde zorlukla gülümsedim. 1.85 boylarında, çelimsiz olmayan bir vücuda sahipti. Tahminimce 20'lilerin sonundaydı.

"Alev, memnun oldum."

"Deniz Tosun." Deniz, diğerlerine göre daha yaşlı bir adamdı. Tahmini 40larının başlarında olan adam diğerleriyle neredeyse aynı boydaydı. Dikkat çeken mavi gözleri, harikaydı. Elini sıkıp ayrıldığımda sıra Erdem'e gelmişti.

"Alev, tanıştığıma memnun oldum."

"Erdem Öztürk." Sert bakışlarını gözlerimden ayırmıyordu. Havadaki elini daha fazla bekletmemek için hızlıca tuttum. Birkaç saniye hiçbir şey demedim.

"Memnun oldum." Diye mırıldandım sadece. Ellerimiz ayrıldığında zil çaldı. Bakışla kapıya çevirdiğimde Deniz abi hızlıca ayağa kalktı.

"Ben bakarım!" Adamın heyecanına şaşkınlıkla baktım, dışarıdan sert gözüken birisiydi. Kapıyı açtığında iki kadın içeriye girdi. "Bitanem, hoş geldin."

"Hoş buldum." Adam kadına sıkıca sarıldı. Kadın, adamın yanında küçücük kalıyordu. Aslında tatlı gözüküyorlardı, gülümsedim. Kadının bakışları beni bulduğunda gülümsemesi büyüdü. "Yeni öğretmen sen misin?"

"Evet benim, Alev. Memnun oldum." Hızlı adımlarla kadının yanına ilerledim. Elini bana uzattığında elini sıkıca tuttum.

"Meryem ben de, Deniz'in eşiyim." Çok da şaşırmamıştım aslında, keyifle gülümsedim. Ellerimiz birbirinden ayırdım. Bakışlarım bu sefer yanındaki kıza gitti. Oldukça güzel, yeşil gözlü bir kadındı. Genç ve mükemmel bir tarza sahip bir kadındı.

"Zeynep." Umursamaz tavırlarını kişisel algılamayarak gülümsemeye çalıştım. Elimi uzattığımda elimi havada bırakarak yapmacık bir gülümseme yerleştirdi. Elimi indirdim, şımarık.

"Kızlar hadi oturun, sizi bekliyorduk." Deniz ile Meryem yan yana oturdular, Zeynep ise adeta koşar adımlarla Erdem'in yanına oturdu. Şaşkınlıkla ikisine baktım, ikisi yakın mıydı ki? Salona ilerlediğimizde tek boş kalan yere oturmuştum, Altay'ın yanına...

Sohbet sarıyordu, Deniz abi eski askerlik anılarını anlatırken diğerleri de gülerek Deniz abinin anılarıyla dalga geçiyordu. Eğleniyor olmalarına seviniyordum. Sessizce Deniz abiyi dinlerken yanımda bir hareketlenme oldu. Altay ayağa kalkmıştı.

"Sigaraya çıkıp geliyorum." Yanımdan kalktığında bakışlarımı ona çevirdim. Cidden uzundu. Çıkmadan önce bakışları birkaç saniye beni buldu. "Gelsene."

"Pekâlâ." Ağır ağır ayağa kalktım. Odadan çıkmadan önce bakışlarım salonun içindeki kişilerde gezindi. Herkes ikimize bakıyordu. Odadan ayrılıp balkona doğru ilerledik. İkimiz de sessizdik. Balkona girer girmez cebindeki sigarayı çıkardı, paketi bana uzattığında zorlukla gülümsedim. "İçmiyorum, teşekkürler."

"Neden buraya geldin? Tayin mi?" Birden konuya girmesini beklemiyordum. Yutkundum ve elimi enseme götürdüm. Gülümsemek zorunda kaldım.

"Gelmek zorunda bırakıldım." boşta kalan elimi siyah pantolonumun cebine soktum ve bakışlarımı Altay'a çevirdim. Sigarasından bir nefes daha aldı.

"Kim zorunda bıraktı?" Sessiz kaldım. Erdem'in yüzünden burada olduğumu söyleyemezdim sonuçta. Açıkcası kendim etmiş, kendim bulmuştım. "Kişisel mi?"

"Öğrencilerim benden korkuyorlardı." Diyebildim sadece. Zorlukla yutkunup kollarımı göğsümde bağladım. Daha fazla ne diyebilirdim ki? Sigarası bittiğinde paketten bir tane daha aldı. Dudaklarına sigarayı yerleştirirken bir tane daha aldı eline, bana uzattı.

"Al, yanında dursun." Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. İtiraz istemeyen sesine karşılık olarak sessiz kaldım. Elindeki sigarayı alıp cebime attım. Belli belirsiz bir gülümsemeyle bakışlarını tekrardan önüne çevirdi. "Ben Altay, artık çok görüşeceğiz."

Son Mesaj|TextingWhere stories live. Discover now