- 3.0 -

14.6K 512 13
                                    

Erdem Komutan: Şimdi maçım var, ilk maçından sonra tekrardan gelmek isteyeceğini düşünmediğim için sana söylemedim.

Erdem Komutan: Yani akşam yazarsan, göremeyebilirim.

Siz: Lütfen 30 dakika sonraki maçtan bahsetmediğini söyle.

Erdem Komutan: Maalesef ondan bahsediyorum, sorun ne?

Siz: Kardeşimin arkadaşı, benim eski sınıf arkadaşım olan Berat, karşı takımda. Doktor olunca buraya geldi, burada yaşıyor. Babamla izlemeye geldiler.

Siz: Ve annem uyuyor, ses yapmayayım diye beni de getirdiler.

Erdem Komutan: Yani sen şu an burada mısın?

Erdem Komutan: Neredesin?

Siz: Karşı tarafın seyirciler kısmındayım.

Siz: En öndeyiz, Berat ayarlamış.

Siz: Babam Berat'ı çok seviyor, her zaman 'İşte bu benim oğlum' der. Yani şu anki maç için bütün herkes çok hırslı.

Erdem Komutan: Buny duyduğum iyi oldu. :)

Erdem Komutan: Artık ben de hırslıyım, daha doğrusu hırslandım.

Siz: Dikkatli oyna, Berat temassız futbol oynayamaz. Seni sakatlanmasından korkuyorum.

Erdem Komutan: Ben komutanım Alev, iki tane kibrit çöpü beni sakatlayamaz. Ayrıca çocuk değilim! :)

Siz: Çok tatlısın komutan, ve kesinlikle bir çocuksun.

Siz: Maç birkaç dakikaya başlayacakmış, seni daha fazla tutmayayım.

Siz: İyi eğlenceler komutan, ara fark atıp babamın sinirlenmesine sebep olma. :)

Erdem Komutan: Hmm, senin için deneyeceğim Alev'cim.

Erdem Komutan: Teşekkür ederim, ayrıca tam olarak nerdesin? Maçta seni görmek istiyorum.

Siz: Göremeyeceğin kadar kalabalık burası, sadece maça odaklan. :) (Görüldü.)

-🩶-

Telefonu kapatıp başımı kaldırdım. Babam ve abim düşündüğümden daha hırslıydı. Diğer insanlar gibi zıplayıp, takımlarına destek oluyorlardı. Berat, bizi en öne oturttuğu için neredeyse sahadaymışız gibiydik. Oyuncular teker teker sahaya çıkarken herkes oyuncuları alkışlıyordu. Erdem sahaya girdiğinde bakışlarını seyirciler kısmında gezdirdi. Beni arıyor olduğunun farkındaydım, sadece gülümsedim.

Tatlı komutan.

Maç başladığında herkes gibi ayağa kalktım. Maç benim tuttuğum, Erdem'in, takımındaydı. Erdem'in takımında çok iyi bir paslaşma vardı. Erdem alıp topu süreceği sırada Berat önüne doğru kayıp topu almıştı, Erdem sendeleyerek dengesini düzeltti. Ancak Berat topu atmak için koşmaya başlamıştı bile. Forma numarasından Eren olduğunu anladığım adam arkasından koşarken Erden hızlıca koşarak Barış'la karşı karşıya gelmişti. Ancak net bir şekilde bu pozisyonun gol olabileceğini söyleyebilirdim.

Ta ki Erdem Berat'ın topuna kayıp onu sertçe yere düşürene kadar.

Bağırışlar yükselirken Berat sinirle yerden kalkıp Erdem'in üzerine yürüdü. Bir kavga çıkacaktı, bunu diğer oyuncular anlamış olmalı ki hızlıca aralarına girdiler. Eren Erdem'in koluna girerek hızlıca oradan uzaklaştırırken bize doğru geldiklerinin farkında değildim. Babam ve abimin dikkati Berat'taydı. Berat'ı başka bir köşeye götürdüğünü gören babam o tarafa doğru ilerledi.

Erdem, Eren'in dediği şeyle başını onaylar şekilde sallayıp kafasını kaldırdı. Gözlerimiz buluştuğunda Erdem'in gözleri büyüdü. Dudaklarımı yavaşça hareket ettirip fısıltıyla konuştum.

"Gülümse ve maçın keyfini çıkar." Dudaklarımı rahatlıkla okumuştu, gülümseme yerleşti yüzüne dudaklarımı nasıl okuduğunu anlayamamıştım. "Dudak okuyabiliyorsun."

"Okuyabiliyorum." Başını onaylar şekilde sallayıp dudaklarını oynattığında sadece gülümsedim. Ne de olsa ben de öğretmendim, çocukların dudaklarını rahatlıkla okurdum. Hatta ne hakkında konuştuklarını da rahatlıkla kavrayabilirdim.

"Sakin ol ve sana zarar vermesine izin verme. Endişeleniyorum." Maçın devam edeceğini fark ettiğimiz sırada sohbetin burada bittiğini anlamıştım. Eren dönerek sahaya doğru ilerlerken Erdem hâlâ bana dönüktü.

"Gülümse ve maçın keyfini çıkar." Sözümü tekrar etmesiyle sadece gülümsedim, arkasını döndüğünde dudaklarımı 'seni seviyorum' diyerek oynattım. Derin bir iç çekmenin ardından maç başlıyordu. İki oyuncu da birbirinin üzerine yürüyüp itiştiği için sarı kart almışlardı. İki takım da çok hırslıydı. Maç şimdi başlıyordu.

Son Mesaj|TextingWhere stories live. Discover now