- 3.7 -

12.6K 393 43
                                    

Birkaç hafta sonra...

Altay'ın gidişinin ardından haftalar geçmişti, Altay'a söz verdiğim gibi gittikten sonra onlara gittiğini anlatmıştım. Hepsi birkaç gün boşluk hissetseler de hayat devam ediyor, diyerek devam etmişlerdi hayatlarına.

Altay haklıydı, bu hikayenin yan karakteri gibiydi.

Erdem ona geç söylememe ne kadar kızsa da kıyamamıştı, affetmişti beni. Gönlünü de güzelce almıştım. Şimdiyse okuldan dönmüş Ela abla ile dizimizi izliyorduk. Her zamanki gibi konusunu, karakterlerini bilmediğim ancak sadece Ela ablaya katılabilmek için bilmediğim bir diziyi izliyordum.

"Bu kız kimdi?" Dayanamayarak Ela ablaya başka bir soru yönelttiğimde Ela abla sadece gülümsedi. Diziyle hiçbir alakam olmadığının farkındaydı.

"Arzu kızım, Arzu. Hâlâ öğrenemedin mi karakterleri?" Ela abla dalga geçermişcesine konuştuğunda bıkkınlıkla nefesini verdi. Gülümseyerek bakışlarımı tekrardan televizyona çevirdim.

"Öğrenemedim ya." Diziyi izlemeye devam ederken kapı çalmıştı. Tahmin ettiğim üzere Erdem gelmişti. Ne kadar çaktırmamaya çalışsa da bir bir sürpriz yapma peşindeydi. Hızlıca koltuktan kalkıp kapıya doğru hızlı adımlarla ilerledim. Kapıyı açar açmaz Erdem'in heyecanlı bakışlarıyla karşılaştım. "Erdem, hoş geldin."

"Hoş buldum." Kolunun altına girdiğimde Erdem'in hızlanan kalp atışlarını hissedebiliyordum. Başıma küçük bir öpücük bırakıp içeriye doğru seslendi. "Ela ablam kızını alsam olur mu? Başka zaman izlersiniz dizinizi, bir yere gitmemiz gerekiyor."

"Nereye gidiyoruz?" Heyecanla ona döndüğümde sadece gülümsedi. İşaret parmağını dudağıma koyarak susmamı sağladığında parmağına küçük bir öpücük kondurdum.

"Al yavrum al, zaten izlediği yok aklı bir karış havada." Ela ablanın da onayını almasıyla gülümsedi Erdem. Parmağını dudaklarımdan çekerken yanağıma sert bir öpücük bıraktı. Kafam yana doğru ilerlerken belime sardığı kolundan dolayı bedenim ondan ayrılmıyordu. Dudaklarını yanağımdan çektiğinde yüzüm kıpkırmızı olmuştu.

"Çıkıyoruz o zaman? Kendine dikkat et Ela abla, görüşürüz sonra." Ela abla gülümseyerek salondan bize doğru el salladı. Bense hızlıca ayakkabılarımı giyip, çantamı alarak evden çıktım. Erdem kapıyı kapatıp bakışlarını bana çevirdi.

"Nereye gidiyoruz?" Heyecanla bir soru yönelttiğimde Erdem gülümseyerek dudaklarına bir fermuar çekti. Kaşlarımı çattığımda yanağımdan bir makas aldı.

"Nereye gittiğimiz önemli mi senin için?" Değildi, bunu o da çok iyi biliyordu ancak bilmiyormuş gibi yapıyordu. Benden duyunca çocuk gibi mutlu oluyordu.

Erdem'in şımarık, küçük çocuklardan farkı yoktu ve bunu çok seviyordum.

"Değil, hadi gidelim." Erdem asansörün düğmesine bastığında heyecanla hareketlendim. Onun yanında ben de bir çocuk oluyordum aslında. Asansör geldiğinde içeriye girip, sıfıra bastım. Erdem de arkamdan girerek kapının kapanmasını bekledik. Birkaç saniyenin ardından asansörün kapısının açılmasıyla binadan ayrıldık. Erdem'in arabası çıkar çıkmaz bizi karşılamıştı.

Erdem cebinden arabanın anahtarını çıkarıp kapıyı açtı. Kapıyı açarak sürücü koltuğunun yanına yerleştiğimde, Erdem de sürücü koltuğuna oturmuştu. Arabayı çalıştırıp binadan uzaklaşırken bedenimi Erdem'e -ki emniyet kemeri bunu zorlaştırmıştı- çevirdim. Yan profilini inceledim.

"Ne kadar kaldı gelmemize?" Çocuksu heyecanıma sadece gülümsedi. Dudaklarına tekrardan bir fermuar çektiğinde yola baktım, boştu. Hızlıca dudaklarına küçük bir öpücük kondurup geri çekildim. Erdem'in yüzü kıpkırmızı olduğunda gülümsedim.

Koskoca Komutan Erdem Öztürk'ü bu hâle getirmek çok hoşuma gidiyordu.

"Şuradan döndüğümüzde gelmiş olacağız." Araba sola döndü, burası bana tanıdık gelmişti. Gelincik tarlası bana adeta selam verdiğinde gülümsedim. Burayı çok seviyordum. Araba durduğunda hızlıca kemerimi açıp indim. Temiz havayı ciğerlerime çekip bakışlarımı gelincik tarlasına çevirdim. Gelincik tarlasının başında bir örtü vardı. Üstündeyse Erdem'in hazırladığını tahmin ettiğim yiyecekler ve içecekler vardı.

"Erdem harika gözüküyor!" Heyecanla konuştuğumda Erdem çoktan arabadan inmiş, kapıları kilitlemişti. Ellerini cebine yerleştirip gülümsedi, beğenmeme sevinmişti.

"Senle konuşmak istediklerim var."

-🩶-

-🩶-

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.
Son Mesaj|TextingKde žijí příběhy. Začni objevovat