- 5.2 -

7.1K 350 41
                                    

"Allah'ım bu minnacık!" Korka korka Doğu'yu kucağıma aldığımda Alya yorgun bir gülümseme sundu bana. Doğumun üzerinden bir hafta geçmişti ancak Alya bu zaman zarfında yeterince yorulmuştu. Ben ne kadar yardımcı olmaya çalışsam da bütün yük yine onun omuzlarındaydı. "Gözleri masmavi!"

"Babasına çekmiş." Diye mırıldandı gülümserken. Dayanamayarak Alya'ya sarıldım, onu yorgun görmek beni mahvediyordu. Kollarını bana sardığında devam ettim.

"Yarın gideceğim. Bana ihtiyacın var mı?" Diyerek teyit etmek istediğimde başını ağır ağır onaylamaz şekilde salladı. Yanağına bir öpücük bıraktım.

"Dikkatli git meleğim, teşekkürler yanımda olduğun için." Doğu'nun ağlaması bu duygusal anı bozduğunda gülümseyerek annesine verdim miniği.

-🩶-
Yolculuk...

Gözlerimi zorlukla aralayıp bakışlarımı etrafta gezdirdim. Yolculuk boyunca uyumuş, dinlenmiştim. Esneyerek koltuktan doğruldum, çantamdaki telefonu çıkarıp saate baktım. 12 saat çok güzel uyumuştum.

Birkaç dakika içerisinde Hakkari'de olacaktık. Bu kısa zaman için gidilen iki uzun yolculuk ve bebek koşturması beni oldukça yormuştu.

Eve gidince saatlerce yatıp telefon bakacaktım.

Tabii ki şaka yapıyorum, bunu yapamayacaktım çünkü ben bir öğretmendim ve yetiştirmem gereken sınav konuları vardı.

Yavaştan toparlanmaya başladım. Açık olan çantamın fermuarını çekip kucağıma aldım. Herkes de benim gibi ayaklanıp eşyalarını topluyorlardı.

"Yolcular, Hakkari'ye varmak üzereyiz." Herkesi uyandırmak için şoför konuştuğunda olduğum yerden ayağa kalktım. İki omzuma çantamı geçirip saçımı topladım, ayağa kalktım. Otobüs durduğunda herkes gibi teker teker inmeye başladım. Daha önceden ayarladığım taksinin beni beklediğini görmemle gülümseyerek taksiye doğru ilerledim. Arka koltuğa yerleşirken evimin adresini de söylemeyi unutmamıştım.

Eve ilerlerken Alya'yla olan sohbete girip vardığıma dair bir mesaj attım, vardığımda ona haber vermemi istemişti.

Eve geldiğimi fark etmemle taksi parasını ödeyip yorgunlukla taksiden ayrıldım. Ağır adımlarla binaya ilerlerken bir yandan çantamdan anahtarı arıyordum. Anahtarı bulur bulmaz kapının karşısına geçip kapıyı açtım. Evime özlemle girdim.

Siz: Eve geldim.

Erdem'e hızlıca mesaj atıp kapıyı kapattım. Kendimi salona attım. Saat şu an akşam 8'di ve ben yeterince uyuduğum için uykum yoktu. Kumandayı alıp televizyonu açtım, mecbur televizyon izleyecektim. Telefonumdan gelen titreşim dikkatimi dağıtsa da bakmadım mesaja, bir mesaj daha geldiğinde telefonu açıp mesaja baktım.

Tatlı Komutan: Sevindim.

Tatlı Komutan: Dinlen, yorulmuşsundur.

Siz: Yoruldum tabii de bunu söylememin sebebi aslında bu yapılacak konuşma.

Tatlı Komutan: Anladım, yarın okul çıkışı? Ben seni alırım.

Siz: Nereye gideceğiz ki?

Tatlı Komutan: Bende kalsın.

Siz: Peki, iyi akşamlar.

Tatlı Komutan: İyi akşamlar.

Telefonu kapatıp yanıma bırakırken sinirle ofladım. Bu soğuk mesajlaşmaların nedenini biliyordum. Buluştuğumuzda benden ayrılmak, yollarımızı ayırmak isteyecekti.

Daha fazla bunu düşünmemek için bakışlarımı televizyona çevirdim. Gerçekten yorgundum ve bunları düşünmek istemiyordum.

-🩶-

"Çocuklar size verdiğim fotokopileri bitirdiniz diye düşünüyorum." Sınıfıma seslendiğimde herkes aynı anda beni onaylayacak şekilde bağırdılar. Sınıfımın bu özelliğini çok seviyordum, bütün ödevlerini günü gününe yapıyorlardı. "Güzel, hemen cevaplayalım sonra sizi serbest bırakacağım!"

"Yaşasın!" Herkesten aynı ses çıktığında gülümseyerek öğretmen masama oturdum. Teker teker cevapları söylemeye başladım, yapamayanın da sorusunu çözerek testi bitirdim. Daha da çocukları sıkmayarak serbest bıraktım.

"Çocuklar ses çıkarmak yok, son dersteyiz. Resim çizebilirsiniz." Çocuklar heyecanla çantalarına yönelip kağıt kalem çıkardılar. Haftanın en güzel resmini çizeni panoya astığımı bildikleri için bu kadar heyecanlı uzanıyorlardı çantalarına. Onlar resimlerine başlarken bense cama ilerleyip camdan dışarıyı izlemeye başladım.

Bir araba hemen okulun önünde durmuştu, arabanın tanıdık gelmesiyle içerisindeki kişiye baktım, Erdem'di. Arabayı park etmesiyle telefonunu çıkarıp birisine mesaj atmaya başladı. Masadaki telefonum titrediğinde mesaj attığı kişinin ben olduğunu anlamıştım.

Tatlı Komutan: Dışarıdayım.

Son Mesaj|TextingWhere stories live. Discover now