64.

6.8K 225 81
                                    

nereye gideceğimi bilmeden yürüyordum hava kararmış rüzgar tenimi yakacak kadar soğumuştu.

ağlamaktan şişen gözlerim bir yana sabahtan beri yürüyor olmamdan dolayı dizlerim sızım sızım sızlıyordu.
olduğum durum o kadar acınasıydı ki göz yaşlarım kalmamasına rağmen ağlamak istiyordum.
saçım başım darma dağın öylece yürüyordum.
ne bir cebimde para ne bir telefon ne gideceğim bir yer.

ama artık yorulmuştum hemde çok fazla bir yer bulmam lazımdı sokakta kalamazdım fakat gideceğim bir yerim de yoktu.
buluta gitmek istemiyordum söylediği bu yalan yüzünden yüzüne bile bakasım gelmiyordu.
arkadaşlarım desem arkadaşım yoktu.
bir kaç tanıdığım olsada sabah yaşadığım olaydan sonra ne bir arkadaşıma nede ailesine sığınacak halim vardı

düşünerek yürümeye devam ettiğimde aklıma gelen fikirle yutkundum başka çarem yoktu.
eski iş yerime gitmekten başka çarem yoktu.
fakat uzaktaydım oraya gitmek için halim yoktu fakat başka çarem de yoktu susuzluktan açlıktan dilim damağım kurumuştu fakat ne içecek bir damlya suyum ne bir lokma yiyecek bir şeyim vardı.

aklıma sabah bulutun getirdiği kekler geldiğinde yutkunarak nefes aldım dolan gözlerimle hatırlardan kurtulmak istiyordum tüm bunlardan kurtulmak yaşananlar hiç olmamış gibi devam etmek istiyordum.
yorğunluğumdan bile yorulmuştum..

zar zor adımlarla belkide yarım saatir yürüyordum dakikaların ardından eski evimizin olduğu sokaklara vardığımda düşüncelerle izliyordum.
o kadar yorulmuştum ki bünyemin buna nasıl dayandığına şaşırıyordum.
kendimi zorlayarak yürümeye devam ettiğimde sonunda mekana gelmiştim.
uzun aradan sonra ilkez burdaydım.

her zaman ki gibi sessizdi dışarda hiç kimse yokken içerisi ışıl ışıl parlıyordu bir kac kişisinin olduğu görünüyordu nefes nefese zorlukla karşıya yürüyüp mekana girdiğimde bir kac adamın bakışları üzerimde gezinip önlerine döndü
iki masa doluydu ikisinde de her zama. ki gibi tekin olmayan adamlar vardı.

önüme dönerek sarsak adımlarla yürüdüm elindeki tepsiyle eski iş arkadaşım gülü gördüğümde duraksadım gül bana şaşkınlıkla bakarken elindeki tepsiyi masaya götürüp servis ettiğinden sonra hızlı adımlarla yanıma yaklaştı

"efra senin ne işin var burda?nerdeydin sen neler oldu?"

Gül'ün merak dolu sessi kulağıma ulaştığında ona cevap vermeyecek kadar yorgundum

"ll-lütfen gül beni arkaya götür"

zorlukla çıkan sessim titrerken gerçekten yıgılmamak için zor duruyordum.
Gül'ün elleri kollarıma dolandığında bedenimi destekleyerek beni arka tarafa götürmeye başladı.
kendimi yorgunlukla güle bıraktığımda
sonunda gelebilmişti arka tarafta duran iki çocukla bakışlarımı ona yönetim.

birini tanıyordum fakat diğeri yeniydi sanırım oldukça uzun boylu genç yakışıklı bir çocuktu buraya nasıl bulaşmıştı merak etmiştim fakat şuan bunları kurcalamayacak kadar yorgundum.

"efra?"

emirin adımı sesslenmesiyle ona baktım ama cevap vermedim oda ısrar etmeyerek susstu ve işine devam etti.
iki uzun koltuk varken iki de  ortada sandalye küçük bir masa vardı hiç değişmemişti.

Mafya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin