MGS

56.9K 2.6K 511
                                    

Multimedya da MGS VAR... İYİ OKUMALAR

Hızımı almadan yeniden yatakhaneye yöneldim. Didem, çalışma masasının üzerinde oflayıp duruyordu. Bir işi zamanında yapmamanın cezası da buydu. Sıkıntılı saatler... Ama sanırım bunları bile özleyecektim. Didem'in bu telaşlarını özleyecektim. Kedi gibi yanıma gelişini, yalvarışını ve beni kandırışını özleyecektim. İç çekerek yanına gittim. Boşta olan sandalyeye oturdum. Geldiğimi hemen fark etmişti.

" İnci, şimdi ne yapmalıyım?" dedi önündeki kâğıt yığınlarını göstererek. Mitoz bölünmenin evrelerini gösteren bir proje yapması gerekiyordu. Ama hala hiçbir şey yapmamıştı. Aslında zor bir ödev değildi lakin Didem oldukça zorlanıyordu. Bu ona son yardımım olacaktı. Nedense içimde bir yer sızlamıştı. Buradan ayrılacak olmama üzülmeye mi başlamıştım yani? Oysa bunca yıl amacım buradan gitmek değil miydi? Neden şimdi bu kadar kötü hissediyordum ki?

Kendimi toparlayıp derin bir nefes aldım. Kenarda duran beyaz kartonu önüme çektim. Elinde tuttuğu ama hiçbir şey çizmediği kalemi alıp kartonun üzerine şekilleri çizmeye başladım. Hiçbir yere bakmadan bile oldukça başarılı şekilde bitirmiştim. Sonra da ona evrelerin geçişlerinde hangi renkleri kullanması gerektiğini anlattım. Anlayıp anlamadığını anlamak zordu. Zira ne sorsam anladım diyordu. Ona inanmaktan başka çarem yoktu. Bende anlatmaya devam ediyordum. Şekillerin altına yazması gereken yazıları bir bir not almasını sağladım. İşimiz bittiğinde oturduğu sandalyeden kalkıp boynuma sarıldı.

" Sen bir tanesin İnci." Dedi şen şakrak sesiyle. Bu nedense bana dokunmuştu. Yıllardır aile bildiğim bu insanlar bir saat sonra artık yanımda olmayacaktı. Benim yeni bir ailem ve yuvam olacaktı. Buradakileri geride bırakmak zorundaydım. Hem de büyük bir yalan kullanarak. Gülmeye çalışarak geri çekildim.

" Bundan sonra bensiz de ödev yapmayı öğrenmelisin" dedim ona bakmamaya çalışarak.

" Neden? Sen okul bitinceye kadar buradasın. Neden kendim yapmak zorunda olayım ki?" diye sordu dudaklarını büzerek. Bu onun sıklıkla yaptığı bir davranıştı. Genellikle bir şeyler isterken yapardı. İlk defa bana soru sorarken kullanmıştı. Ben sanırım duygulanmıştım. Oysa en son ailemin şehit olduğunu öğrendiğim zaman ağlamıştım. Onların bayraklara sarılı tabutlarını gördüğüm zaman hiç susmayacak gibi ağlamıştım. Sonrasında ise bir kez olsun ağlamamıştım. Hatta ağlayacak gibi bile olmamıştım. Ama şimdi gözlerim yanıyordu.

" Aslında..." dedim nasıl devam ettireceğimi bilmeden. Ama yapmalıydım. Uzatmak için vaktim yoktu." Ben gidiyorum." Dedim doğrudan. Didem'in yüzündeki gülümseme soldu.

" Ne? Nereye? Ne zaman? Ne için? Kiminle?" dedi hızlı hızlı. Derslerden birkaç şeyi hatırlaması beni daha çok duygulandırmıştı.

" Ben yurt dışında okula başvurmuştum. Onlarda başvurumu değerlendirip kabul ettiklerine dair zarf yolladılar. Bir saat sonra uçağım var. Yetişmem gerekiyor." dedim duygusuz olmaya çalışarak. Ama karşımda ağlamaya başlayan kızı görmek tüm çabamı mahvetmişti. Uzun zaman sonra ilk defa gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı.

" Gerçekten mi? Ama bize hiç söylemedin?" Sesi o kadar üzgün çıkıyordu ki, yalanlarımdan nefret etmiştim. Ama başka çarem yoktu. Gittiğim yeri kimsenin bilmemesi gerekiyordu.

Ağlamamak adına nefes alıyordum. Daha önce hiç ağlamamak adına çabalamamıştım. Zaten ağlayamıyordum. Ama şimdi kendimi zor tutuyordum." Üzgünüm. Sadece kesinleşmeden kimsenin bilmesini istemiyordum." dedim yalanıma devam ederek. Didem bir anda aramızdaki mesafeyi kapatıp boynuma dolandığında, ben de daha fazla kendimi tutamadım. Onunla beraber ağlamaya başladım. Burası benim evimdi. Buradakiler de ailemdi. Hiç olmayacak ailem. Şimdi onlardan da ayrılıyordum.

KOD ADI SERİSİ-1 KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin