YENİ BİR BAŞLANGIÇ

45.3K 2.4K 198
                                    

multimedyada GÜNEY var

GÜNEY

Hayatım değişim aşamasına gireli üç seneden fazla olmuştu. Hayata küsmüş, bir amacı olmayan biri halinden kurtulmam bu kadar sürmüştü. Oysa ailemi kaybedip akrabalarımın insafına kaldığımda tam olarak bu durumdaydım. Pes etmiş ve amaçsız bir gençtim. Kendimi gece hayatına vermiştim. Sabahlara kadar içiyor ve amaçsızca geziniyordum. İçimdeki acının bu şekilde geçeceğini düşünüyordum ama bu tamamen bir saçmalıktan ibaretti. O acı hiç geçmemişti. Aksine daha da çoğalmıştı.

Annem ve babam şehit edilmesinin üzerinden dört yıl geçmişti. İkisi de polisti. Mesleklerine âşık iki bireydiler. O zamanlar onların bu sevgisinin saçma olduğunu düşünürdüm. Ama bu uğurda öldüklerinde bu işten nefret etmiştim. Polis ve polisliğe dair her şeyi iğrenilesi olarak görmeye başlamıştım.

Zaten hayatımın en berbat zamanları da ailemin ölümüyle başlamıştı. Yaşım tutmadığı için amcamların yanına taşınmak zorunda kaldığımda, kâbus dolu günlerde başlamıştı. Bana sığıntı muamelesi yapılıyordu. Zaten öyleydim. O eve sığınmak zorunda bırakılmış biriydim. Ve bunun sebebi de polis olan ailemdi. Eğer bu kadar görevlerine âşık olmasalardı, o gece nöbete gitmeyeceklerdi. Başkasının yerine tuttukları nöbet sonları olmuştu.

O zaman Diyarbakır'da görev yapıyorlardı. Karakola atılan havan topuyla, o gece karakolda olan herkes şehit olmuştu. Hala hatırlayınca öfkem artıyordu. İşte bu yüzden polis ve onun benzeri tüm meslekten nefret ettim. Hatta suç işleme isteğim artmaya başlamıştı. Kanunlara aykırı her çeşit işi yapacak potansiyelim vardı. Sırf öfkem geçsin diye...

Bir dönem yasa dışı dövüş bile yapmıştım. Şu an kullandığım Barut lakabı da oradan kalmaydı. Çabuk öfkelenen ve bir anda rakibi saf dışı bırakmamdan dolayı bu ismi uygun görmüşlerdi. Bir ara tüm sokak dövüşçülerinin tanıdıkları birine dönüşmüştüm. Defalarca polis baskınından kurtulmuştum. Onlar her baskın verdiğinde ve ben her kaçmayı başardığımda, içimde bir şeyler soğuyor gibiydi. Bu bir çeşit intikam almaydı.

Bir sene boyunca bu işi yaptım. Artık karşımda duracak rakip bulmakta bile zorlanıyorlardı. Barut denildi mi, kimse karşıma geçmeye cesaret edemiyordu. O denli korkulan ve tanına biri haline dönüşmüştüm. İyi para kazanmıştım da. Hatta İstanbul'un en gözde yerinde büyük bir evim ve son model bir arabam vardı. Ama benim derdim unvan ya da para değildi. Benim derdim içimdeki öfkeydi. Ailemi benden koparanlardan intikam almaktı.

Yine bir gün haber uçmuştu bana. İki gece sonra Rusya'dan bir adam gelecekmiş. Kendi ülkesinde sokak dövüşlerinde bir numaraymış. Gelmesini söyledim bende. Benim için sorun yoktu. Kazanmak ya da kaybetmek ilgi alanıma girmiyordu. Benim tek istediğim sakinleşmekti. Bu işi yaparak, kurallara meydan okuduğumu düşünüyor ve rahatlıyordum. Yine öyle olacaktı. O yüzden çok da üzerinde durmamıştım.

Ertesi akşam dışarıdan eve geldiğimde, evde bir adam vardı. İçeriye nasıl girdiğine dair hiçbir fikrim yoktu. Evim oldukça iyi bir güvenlik şirketi tarafından korunuyordu. Yaptığım yasa dışı işlere rağmen evim benim özel alanımdı. Burası ailemin anılarıyla dolu olan tek yerdi. O yüzden de özeldi. Evin her yeri güvenlik kameralarıyla doluydu. Kapıda şifreli kilit ve hırsız alarmı kuruluydu. Normal koşullarda içeriye girmesi imkânsızdı. Ama adam bir şekilde içeriye girmeyi başarmıştı. Bu da oldukça ilgimi çekmişti.

Salondaki kanepeme yayılmış, elinde bir bardakla rahatça oturuyordu. Işıkları açtığımda onu görmüştüm. Şu an ki müdürümüz Kemal SOYER'i. Baştan ayağa siyahlar içindeydi. Başında bir bere vardı. Saçlarını bununla gizlemişti. Elindeki eldivenler ve silah sıradan bir misafir olmadığının kanıtıydı. Ama hırsız da değildi. Çünkü hiçbir şeye dokunmamıştı. Bunu anlamıştım. Tek sorun kim olduğuydu.

KOD ADI SERİSİ-1 KIRMIZIWhere stories live. Discover now