EV

28.7K 1.6K 123
                                    


Hava alanına inişimizle yeni bir ayrılık anına gelmiştik. Kısa bir ayrılık olacaktı ancak yine de kendimi kötü hissetmeme engel değildi. Gizem bir haftalığına Antalya'ya dönecek ve ondan uzak kalacaktım. Ona üç ay içinde çok alışmıştım. Sanki birlikte büyüdüğüm kız kardeşimden ayrılıyor gibi hüzünlenmiştim. Bilet saati gelene kadar dördümüz hava alanı kafeteryasında oturmuştuk. Oğuz'da İstanbul'da yaşadığından onu istediğim zaman görebilirdim ancak Gizem gidiyordu.

Ona yeniden sıkıca sarıldım. " Beni biraz daha bırakmazsan uçağıma geç kalacağım." Dedi. İstemezsem de bırakmak durumundaydım.

" Çabuk dön." Dedim geri çekilirken. Bana gülümsemişti. Onun da benden pek bir farkı yoktu. Benim gibi gözleri yaşarmıştı. Ancak ikimizin de ağlamaya niyeti yoktu. Sözde sert kızı oynuyorduk. Aman ne sert kızlardık ya.

Oğuz araya girip benim bıraktığım boşluğu doldurdu. Sanırım en çok onlar için zor olacaktı. Daha ilişkileri yeni başlamıştı ancak ayrılacaklardı. Şükürler olsun ki kısa sürecekti. Onları izlemek tuhaftı. Daha önce bu manzaraların bana bu kadar duygusal geleceğine inanmazdım. Ama şu an gerçekten kötü hissettirdiğini kabullenebilirdim.

Güney'in kolları bir anda belime dolandığında, kendimi onun sıcak ve güçlü kollarına bıraktım. Sırtım göğsüne yaslanmış bir halde karşımızda bir türlü ayrılamayan çifte bakıyorduk. " Oğuz'un şu an ne hissettiğini çok iyi anlıyorum. İnsanın aşık olduğu kadını kısa süreli bile olsa uzağa yollaması çok can yakıcı." Dedi. Ve hemen saçlarımın arasında dudaklarını hissettim. Bundan hiç sıkılmayacaktım.

" Ben gitseydim sen de böyle üzülür müydün?" diye sordum.

" Gidemezdin. Oldu ki gittin bende seninle gelirdim. Artık senden uzak durmaya tahammül edebileceğimi düşünmüyorum." Sesli olarak ona cevap vermemiştim ama kollarını daha fazla kendime dolayarak iyice ona sokulmuştum.

Oğuz ve Gizem sonunda anonsla birlikte ayrılma kararı almışlardı. Güneyle kısa bir vedalaşmanın ardından koşarak girişe yönelmiş ve biletini görevliye uzatmıştı. O sırada valizlerini hala vermediğini fark etmiştim.

" Gizem, valizlerin." Diye seslenmiştim.

Ancak gözden kaybolmadan önce son söylediği şey " Sende kalsın. Boş yere taşımak istemiyorum." Olmuştu. Sonrada koridora girip kaybolmuştu. Görende valizleri sırtında falan taşıyacak sanırdı. Deli kız. Ne yapmaya çalıştığını elbette ki biliyordum. Deliydi ama benim en iyi arkadaşımdı. Onu bir haftalığına olsa bile özleyecektim.

Oğuz'la vedalaştıktan sonra Gizem'in bir orduya yetecek kadar kıyafetleriyle dolu olan valizleri, Güney'in çağırdığı taksiye yüklemeyi başarmıştık. Güney ve benim valizlerimiz Gizem'inkilerin yanında çantayı andırsa da elden bir şey gelmiyordu. Taksinin bagajına zorlukla sıkıştırıp sonunda yola çıkmayı başarmıştık. O sırada kendi telefonuma bir mesaj gelmişti. Buna elbette ki şaşırmıştım. Benim telefonum çalmaz ve haliyle mesaj falan da gelmezdi. Aklım hemen Zehir'e gitmişti. Bunu yapmayacağını umarak telefonu çantamdan çıkardım.

Aynı şeyi Güney'de düşünüyor olacak gözleri telefonumdaydı. Ancak mesajı açtığımda Gizem'in adıyla karşılaşmıştım. İsmi gören Güney özel olacağını düşünerek bakışlarını cama doğru çevirmişti. Bende biraz önce ayrıldığım arkadaşımın ne söylediğini merak ederek mesajı açtım.

Benim aptal ama bir o kadar güzel arkadaşım. Sana yakın bir arkadaş tavsiyesi vermek istedim. Bunu diğerlerinin yanında yapamayacağım için mesaj atma kararı aldım. Çok güzelsin, zekisin falan filan ama lütfen az biraz da kendine özen göster. Yanındaki adam MGS tarihinin efsanesi. Tüm kızların hayali... Onu elinde tutmak istiyorsan sana bıraktığım bebeklerimi güzelce değerlendir. Makyaj malzemelerim de içinde. Umarım makyaj yapmasını biliyorsundur. Ah kime diyorum. Elbette ki bilmiyorsundur. Ama bunu geri döndüğümde halledeceğim. O zamana kadar iyi bir öğrenci ol ve nasihatimi dinle.

KOD ADI SERİSİ-1 KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin