ATEŞ

39.8K 2.3K 260
                                    

BARUT

Neden bilmiyorum ama bu düşünce hoşuma gitmişti. Bu fikrin Bora'dan çıkmış olduğunu bilsem de yine de bu kod ismini, sadece İnci'de duymayı çok isterdim. Çünkü bir tek ona Ateş demek bana zor gelmezdi. Onun diğerlerinden nasıl bir farkı olduğunu anlatmak zordu ama benim için diğerlerinden büyük farkı olduğu kesindi. Bunu tüm damarlarımda hissediyordum. Bu yüzden Ateş'i sadece ona yakıştırıyordum. Barut'un Ateşi...

O Ateş, İnci'ydi. Yıllardır içimde tuttuğum tüm duyguları harekete geçiren, kalbimi yakan kişi oydu.

Yıllarca bu kod adını almaya çalışan onlarca kişi görmüştüm. Ancak kod adı alabilmek o kadar basit bir olay değildir. Kod adı alabilecek olan kişi, belli kriterlerden geçmesi gerekiyordu. Bunların başında cesaret geliyordu. Sonra takım ruhuna sahip olması, taktiksel zekâya sahip olması, şovla değil başarıyla ilgilenmesi gerekiyordu. Yetenekli ancak zekâsını da göz ardı etmemesi gerekiyor. Çünkü birçok yetenekli insan zekâsını kullanmaktan kaçınıyordu. Ancak bizim işimizde alışılagelmiş kalıplar dışına çıkabilmek çok önemlidir.

İnci bu gün bu konuda çok büyük bir başarı elde etmişti. Duvara çıkmak için toprağı kullanması, kazanabilecekken rakibinin durumunu fark edip onu kurtarmaya çalışması ona artı bir puan sağlamıştı. Yazılı sınavdan başarılı olduğunu, sonuçlar çıkmadan biliyordum zaten. Şu an için tek sorun, yakın dövüşte kazanmasıydı.

Aslında iyi öğrenciydi. Aldığı cezalar ve kendi yeteneğiyle öğrendiği kısımlarla zorlanmadan birinci olabilirdi. Ancak İnci, söz konusu yakın dövüş olduğunda kendine güvenmiyordu. Bu yüzden onun iyi bir teşvike ihtiyacı vardı. Onu yanıma çağırmada ki amaç da buydu. Tabi ilk başta. Onun kapıya kadar gelip geri döndüğünü anladığımda, tüm her şey değişmişti. Kapıya gelip içeriye girmeye cesaret edememesi beni kızdırmıştı. Oysa onu her zaman cesurluğuyla bilirdim. Hiçbir şeyden korkmaması, dik durması onda sevdiğim özelliklerin başında geliyordu. Bunu Bora'nın boynuna dayadığı bıçakla da anlamıştım.

Ama bu kadar cesur bir kızın benimle konuşmaya cesaret edememesine bozulmuştum. Kapı kolunda duyduğum sesle dışarıya çıktığımda, onun gitmek üzere olduğunu görünce tüm mantıklı yanımın uçup gittiğini hissetmiştim. Mantıklı olarak düşünüp kurduğum cümleler yerine kalbimden gelen cümleler dökülmüştü dudaklarımdan. Ve ondan aldığım cevap ise tüm gücümün sonu olmuştu.

Allah biliyor ya, onu öpmeyi planlamamıştım. Ama bir anda bunu yapmayı istemiştim. Ona yakın olmak, onun gerçekten Ateş olup olmadığını anlamak istemiştim. Anlamıştım da. O benim dünyam için yaratılmış ateşti. Beni küçük bir dokunuşunda yakabilecek kadar sıcak, bir anda patlamama, yok olmama neden olacak kadar da tehlikeliydi. İlk defa zaafımı kendim hissetmiştim. Beklide kaçıp gitmemin nedeni de buydu. Onun zaafım olduğunu anlamak...

Ancak kalbim ne kadar kaçarsam kaçayım, bu düşünceden uzaklaşamayacağımı biliyordu. Her zaman mantıklı tarafın doğru olduğunu söylerlerdi ya, ben ilk defa duygularımın doğruluğuna inanıyordum. İlk defa duygularımla hareket etmek istiyordum. Ancak bu kez de farklı sorunlar ortaya çıkıyordu. Barut olmanın getirdiği sorunlar önümde set misali duruyordu. İnci henüz yeterince güçlü değildi. Tamam yetenekli, zeki ve bir o kadar cesur bir kızdı. Ancak henüz benim dünyamın sert yaşantısına ayak uydurabilecek kadar güçlü değildi. Ve ben de onu kaybetmeye dayanabilecek kadar güçlü değildim.

O yüzden ondan uzak durmam gerekiyordu. Onun için ondan uzak durmam gerekiyordu. Ancak onu her an görüyorken bunu yapmak oldukça zor oluyordu. Ondan ne kadar uzak durmaya çalışsam da bir şekilde kendimi yine onun yanında buluyordum.

KOD ADI SERİSİ-1 KIRMIZIWhere stories live. Discover now