SIR

43.5K 2K 205
                                    

On bin olma şerefine süpriz bölüm... hepinizi kocaman seviyorum ve yorumlarınızı bekliyorum.

Havuz başındaki konuşmaları hatırlamak hala utanmama neden oluyordu. Cidden onları ben mi söylemiştim? Ah çok utanıyorum. Neden şu dilime sahip olamıyorum ki? Neden ona yumruk atmıştım ki? Ne kadar dengesiz bir kızdım. Bir yandan içimi açıyordum diğer yandan öfkeyle onu yumrukluyordum. Yatağın üzerindeki yastığı alıp yüzümü gizlemeye çalıştım. Sonra yana döndüm. Ama olmuyordu. Bir türlü utancımı unutamıyordum. Sağa sola dönüp durmak da işe yaramıyordu. Ama bu kadar kendimi kaybedip şuursuzca yatağın üzerinde tepindiğimi hissetmemiştim. Ta ki yere düşene kadar. Başım zemini yoklarken, ben iki kat utançla doğruldum.

O an onu karşımda buldum. Kapının pervazına yaslanmış, ellerini cebine sokmuş bir halde keyifle beni izliyordu. Cidden çok utanmıştım. Ne kadardır orada duruyordu ki? Asıl soru ben niye onu şimdiye kadar fark edememiştim?

" Devam et. Çok eğlenceli görünüyordun." Dedi eğlendiğini gizleme gereği görmeden. Normalde öfkelenmesi gereken ben bu kez kızarmıştım. Lanet olsun çok kötü yakalanmıştım.

" Bunu açıkça söylemeseydin daha memnun olurdum." Diye mızmızlandım. Düştüğüm yerden doğrulup kalktım." Hem sen kapı çalmadan odama niye giriyorsun?" diye çıkıştım. Bir elini kaldırıp burnunu kaşır gibi yaptı. Ama ben bunu gülümsemesini bastırmak için yaptığını biliyordum. Uyuz şey.

" Aslında kapıyı çaldım ama sen çok dalgındın sanırım duymadın."

" Güney." Diye bağırdım.

" Bunu çok seviyorum." Diye itiraf etti. Neyi diye soracaktım ama duruşunu dikleştirip odanın içine doğru bir adım attığında vazgeçtim. Tam önüme gelip durdu. Benden uzun olması can sıkıcıydı. Ona bakmak için başımı kaldırmam gerekiyordu." Adımı sesin ağzından duymayı çok seviyorum. Sanki bambaşka bir anlam kazanıyor gibi hissediyorum."

" Böyle mi olacak bu?"

Elini uzatıp saçlarıma dokundu." Ne böyle mi olacak?" Dedi saçlarımla oynamaya başlarken. Elini yok saymaya çalıştım. Başka türlü konuşmayı sürdüremezdim. Onu dokunuşlarını düşünürsem heyecandan konuşmazdım.

" Sen hep böyle farklı mı davranacaksın? Şu iyi, sakin ve ve..."

" Romantik..." diye tamamladı benim bulamadığım kelimeyle. Başımla onayladım.

" Evet, sanırım aradığım kelime romantikti."

" Ne o beğenmiyor musun?" diye sordu. Hadi ama bana bu kadar yakın olma lütfen. Konuşamıyorum.

" Hayır... Evet..." ne diyeceğimi unutmuştum. Kafamı karıştırıyordu. O saçımı bu şekilde okşarken nasıl beğenmediğimi söylerim ki? Aslında hoşuma gidiyordu ancak sorun bu değildi. Sorun bunu herkesin çok rahat fark edecek olmasıydı. Ben daha duruma alışamamışken diğerlerinin bunu eğlence konusu yapmasına izin verme niyetinde değildim. " Yani iyi hoş ama bu sen değilsin. Bunlar sana uygun hareketler değil. Tuhaf hissediyorum."

Daha da yaklaştı. " Bunu gel bir de bana sor. Asıl ben kendimi tuhaf hissediyorum. Ancak yine de sana dokunma isteğimi bastıramıyorum. Hayır yanına gitmeyeceğim diyorum ama bak yine buradayım. Ben kendimi durduramıyorum. Bir de sen denesene..." dedi gülerek.

Durdurmak istediğimden emin olsam denerdim ama istemiyordum işte. Ona yakın olmak çok hoşuma gitmişti. Alıştığım Barut'tan çok farklıydı. Daha sakin, daha sıcak daha çekiciydi. Ve en önemlisi bana âşıktı. Bunu bir zat kendi ağzından duymuştum. Başka türlü inanmazdım zaten. Ama itiraf etmişti. Ve bana inanmaktan başka bir yol bırakmamıştı. Ama ben Ateş'tim. Bana ulaşmak kolay olmayacaktı. En azından hala hayatta olan mantıklı yanım bunu söylüyordu. Ve bu bana oldukça eğlenceli görünmüştü. Neden Güney'i biraz zorlamıyordum ki?

KOD ADI SERİSİ-1 KIRMIZIWhere stories live. Discover now