GEÇMİŞ

42K 2.3K 351
                                    

İNCİ

Yemekhanede uzun bir süre sadece oturduk. Ekipten sadece üç kişi kalmıştık. Bu da haliyle çok zor geliyordu. Kalabalık ortamlara alışmıştım. Bu masada her zaman gülüşmeler olurdu. Birbirimize takılıp eğlenirdik. Ancak şimdi üç kişiye kadar düşmüştük. Sanırım kazanmanın mutluluğu yanına, kaybetmenin acısı da içimize yer etmişti. Öyle ki Oğuz bile her zaman ki neşesinden uzaktı. Hiç susmayan çenesi şu an için mühürlenmiş gibi görünüyordu. Buna alışmak gerçekten zaman alacaktı. Ancak en azından üçümüz hala yan yanaydık. Bunun için sevinebilirdim değil mi?

Oğuz altıncı kez bize kahve getirdiğinde, ne kadar kusacak gibi hissetsem de uzanıp aldım. Sadece vakit geçirmek adına kahve içiyordum. Aldığım hiçbir tat yoktu. Masanın köşesine oturmuş, yemekhaneye giren çıkanı izliyordum. Ancak Yeliz'in bu halde içeriye girmesini beklemiyordum.

Gözleri kızarmış, saçları karışmış ama bunlara rağmen öfkeli görünüyordu. Ve beni fark etmesiyle birlikte yönünü benim masama yönetmişti. Bir an onu bu kadar üzen ve kızdıran şeyin ne olduğunu merak etmedim diyemem. Acaba Barut'un beni öptüğünü mü duymuştu? Yok canım, duymuş olsaydı şu an tüm MGS bunu konuşuyor olurdu. Ancak ben kimseden bunu duymamıştım. Bir an kalbim duracak gibi olacak olsa da bu düşüncemle rahatlamıştı.

Masaya yaklaşıp hemen karşımda durmuş ve ellerini masaya sertçe vurmuştu. İnanamamanın verdiği şaşkınlıkla gözlerim iri iri açıldığında, öylece onun yüzüne bakmaya devam ediyordum. Ne kadar şaşkın olsam da sakinliğimi korumaya çalışıyordum. Birkaç saat daha sorun çıkarmadığım takdirde, burada yerim garanti olacaktı. Son yarış bittikten sonra buranın resmi ajan adayı olacaktım. Yani Yeliz'e o zaman istediğimi yapabilecektim. Hatta bunun için liste bile oluşturmuştum. Yeliz ve Bora için işkence listesi. İçinde, kafalarını birbirine vurup o tok sesi duymak, Yeliz'in sarı saçlarından tutup, MGS'nin duvarlarında sürtüp kıvılcım çıkarmak, Bora'yı okulun bahçesine gömmek... Daha sayabileceğim onlarca yöntem vardı ancak Yeliz oldukça sabırsız görünüyordu. Bu kez onu çılgına çeviren ben değildim. Henüz bir şey yapmamıştım. En azından burada kalmak dışında...

" Senden nefret ediyorum." Dedi yüksek sesle.

Şu an gülmek, yapmak isteyeceklerimin sonunda yer alırken, bir anda gülmeye başlamıştım. " Seni sevdiğime dair dedikodular mı duydun yoksa?" dedim alayla.

Her an ağlayacak gibi duran gözleri, sinirli yüzünde oldukça komik duruyordu. Ağlayacak mı kızacak mı belli olmuyordu. " Benim olanlardan uzak duracaksın" Dedi elini ardı ardına masaya vururken. Sanırım sinir krizi geçiriyordu. Başka türlü bu denli kendini kaybetmiş bir halde yanımda durduğu hiç olmamıştı. Her zaman kavga ederdik ancak bu kez durum farklıydı. Bu kez gerçekten çok öfkeliydi. Bir şeylerden korktuğu belli oluyordu. Ve bu korkunun nedeni, benim olandan uzak dur diye bağırdığı ona ait olan şeydi büyük olasılıkla.

Onun olup da benim ilgi duydum ne vardı ki?

" Neyden bahsettiğini anlamıyorum." Dedim dürüstçe.

Elini masadan kaldırıp geri çekildi. Masanın etrafından dolanıp benim olduğum tarafa doğru yürümeye başladı. Duruşumu hiç değiştirmemiştim. Hala biraz önce onun durduğu yere bakarak bekliyordum. Gizem'in gerildiğinin farkındaydım ama bende iyi değildim. Çok sinirliydim. Bu kızdan gerçekten sıkılmıştım artık.

Sandalyemin kenarından tutup üzerime doğru eğildi. Hala kıpırdamamıştım. Nefesini boynumda hissedecek kadar yakınımda duruyordu. " Barut'tan uzak duracaksın İnci. O ismi almayacaksın " dedi benim duyacağım kadar alçak sesle. Yanımda oturan Oğuz ve Gizem'in de duyduğunu biliyordum ama bunu düşünmeyi sonraya erteledim. Çünkü yaptığı emrivaki beni oldukça öfkelendirmişti. Bardak tutan elim öfkeden bardağı bükerken, hala kıpırdamadan oturmaya devam ediyordum. Ona bakmak gibi bir hamlede bulunmadım.

KOD ADI SERİSİ-1 KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin