Kardaki ayak izleri - 3

11.1K 1.2K 176
                                    

Son beş dakikadır, kaldırım kenarında başı kanlar içinde yatan adamın etrafında hale şeklinde bir kalabalık vardı. Kalabalık, yerde dizleri üzerinde büzülmüş oturan kadının, insanı paniğe ve dehşete sevk eden bu manzaradan uzaklaşmasına izin vermiyordu. Doğal olarak, ben de olduğum yerden bir adım öteye kıpırdamadan, birilerinin bana çarpıp bir terslik olduğunu fark etmemesini dileyerek bekliyordum. Bu tutsaklık huzursuz ediciydi, istesem çekip gidebilirdim, fakat gönlüm elvermiyordu. Sanki çekip gitsem, sesler ve görüntüler kadını aç bir kaplan gibi yiyip bitirecek, bir deri bir kemik bırakacaktı. 

Aslında bu benim uçup giden hayal gücümün eseriydi. Çünkü etraftaki sesler, yükselip alçalan dalgaları andırıyordu; aradan pek azını anlamlandırabiliyordum.

"Onu gördüm." diyordu, yaşlı bir kadın ısrarla. "Çocuğu deli gücüyle kaldırıma itti. Gördüğüme eminim." Bu sırada işaret parmağıyla, yerde oturan ve gözlerini bir an olsun kanlar içindeki çocuktan ayırmayan kadını işaret ediyordu. 

Başkaları yaşlı kadını sakinleştirmeye çalışıyor, yerde oturan kadına temkinli bakışlar atmaktan geri durmuyordu. Aradan çok zaman geçmedi, siren sesleri duyuldu ve ambulans, öbek öbek kara bulanmış asfalt yolu yalayıp yutarak kalabalığa yaklaştı. Hemen ardından gelen polis arabasıyla birlikte kaldırımın hemen yanında durdu. 

Sedyeler, sağlık görevlileri kalabalığı yararak geldiğinde, bunu kaçmak için bir fırsat olarak görüp kadının yanına yaklaştım ve yere çömeldim. Omzuna hafifçe dokunurken çığlık atmasından korktuğumdan temkinliydim. Ancak o beklentimin aksine çığlık atmadı, hareket etmedi ya da birinin ona temas ettiğine dair herhangi bir tepkide bulunmadı. Gözleri boş, donuk ve camsıydı. 

Resmi üniformalarının içindeki iki polis memuru kadının yanına yaklaştığında, sıkıntıyla nefes verdim ve kadının başına çöreklenen belayı def edemeyeceğime emin oldum. Bu sırada yaşlı kadın, şahit olduğu olayı aynı hararetle polis memurlarına anlatıyordu. 

"Bayan, ayağa kalkabilecek durumda mısınız?" dedi, genç olan polis memuru. 

Kadın başını evet anlamında salladı ve polis memurundan yardım alarak ayağa kalktı, ancak gözleri hala sedyeye bindirilmekte olan yaralı genç adamdaydı. 

"Mihriban hanımın anlattıkları doğru mu?"

Şahitlik yapan Mihriban hanım, adını duymasıyla birlikte sustu ve heyecanlı gözlerini kadının üzerine dikti. Ancak kadın bu itham karşısında itiraz ya da onaylama belirtisi göstermeyi reddediyordu.

"Benimle birlikte emniyete kadar gelmeniz gerekiyor." dedi polis memuru, cevap alamayacağını anladığında. 

Kadın beni şaşırtarak gözlerini polis memurunun yüzüne çevirdi ve durgun yüzünde düşmeye başlayan karanlığın gölgesi gezindi. Bu manzara sebebini tasvir edemeyeceğim bir biçimde ürperticiydi, polis memuru da benimle aynı fikirde olacak ki adamın yüzündeki öz güven yerini tedirginliğe bıraktı. Elleri pantolonuna asılı kelepçelere gitti ancak kelepçeleri yerinden almadı. 

"Ben yapmadım." dedi kadın. Bunu öylesine bir kesinlikle söylemişti ki, söyledikleri akla mantığa sığmayacak saçmalıklar olsa bile, her kelimesine inanabilirdim. 

Polis memuru itiraz edecek gibi oldu ancak yüz ifadesi ansızın çözüldü ve durgunlaştı.

"Elbette." dedi. "Sizi suçlamak için herhangi bir gerekçemiz yok." 

Sonra aynı durgun yüz ifadesiyle, şahitlik yapan Mihriban hanıma döndü.

"Gördüğünüz kişinin bu bayan olduğuna emin misiniz, Mihriban hanım?" diye sordu. 

BulvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin