Düşmüş bir uçurtma - 25

5.1K 711 198
                                    

Emin olduğum tek bir şey var; yaşayan hiç kimse için şafak bu kadar geç sökmemiştir. Zaman freni çekip durmuş, alem dönüşünü yavaşlatmıştı sanki. Bekliyorduk, hiç durmadan, bir an sonrasını kestiremeden. Nida ile yan yana oturuyorduk, elleri avuçlarımın içindeydi, sımsıkı tutmuştum. Bu hareketim kayıp gitmesini önlemeye yetebilirmiş gibi.

Cehennemi andıran bekleyiş sona erdiğinde Yarasa mağaranın girişinde belirmişti. 

"Ordu tünellerden ayrılmadan önce kalkanları gizlice öldürecek beş kişi istiyorum." dedi. "Kimler gönüllü?"

Aben, Lori, Melina, tanımadığım iri kıyım bir savaşçı hiç vakit kaybetmeden gönüllü oldular. 

Ortaya çıkacak beşinci kişi derin bir sessizliğin eşiğinde beklenirken, "Ben." dedim. "Son gönüllü benim."

Nida'nın şaşkınlığını hissederken, verdiğim bu ani karar yüzünden pişman olmayacağımı umut ediyordum. Elini gevşettim ve uzanıp alnından öptüm. "Geri döneceğim." dedim.

Başını evet anlamında sallarken tedirgin görünse de beni durdurmaya yönelik tek kelime edemedi. 

Ayağa kalktım ve diğerleriyle birlikte mağaranın çıkışına yöneldim.

Yarasa önümüzde yürürken, "Lori batı kanadına, Melina doğuya, Karel orman tarafına, Aben ise kuleye gidiyor. Semender, sen hakimlerin yanında bekleyen kalkanın işini halledeceksin. Canlarını almadan buraya geri dönmeyeceksiniz."

"Hakimlerin yanında bekleyen kalkan kim?" diye sordum.

"Kim olduğu önemli mi?"

"Günay'ı istiyorum." dedim. Sesim öyle keskin ve kendinden emindi ki içten içe bu anı beklediğimi, uzun zamandır bu anın hayalini kurduğumu anlıyordum.

Öfkeyle arkasını dönüp, "Günay batı kanadında kalıyor." dedi. "Ve içinizde bir koruyucu olarak hakimlerin yanında nöbet tutan kalkana yaklaşabilecek tek kişi sensin. O yüzden batı kanadına Lori gidiyor ve sen doğrudan saraya gidiyorsun."

"O halde saraya sen git." dedim. "Lori burada kalsın ve ben de batı kanadına gideyim."

"Sabrımı zorlama." dedi, dişlerini sıkarak.

"Zorlarsam ne olur? Kellem mi gider?"

"Seçeneklerimin arasında."

"Hadi denesene, kimin kellesi önce uçar çok merak ediyorum."

"Siz ciddi misiniz?" dedi Melina, yüksek sesle. "Savaş arefesinde durup kavga mı edeceksiniz?"

"Lori." dedi Yarasa, ölümcül bir sesle. "Sen burada kal."

Lori itiraz etmeye meyletmeden yanımızdan ayrıldı. 

"Dediğin gibi olsun." diye devam etti Yarasa, bana dönerek. 

Böylelikle aramızda uzayıp giden gergin sessizlikle birlikte yürümeye başladık. Tünellerden yukarı tırmanırken sesler ve gürültüler artıyordu. Kapak açıldığında dışarı süzüldük. Mandalina bahçesinin yakınlarındaki kapıdan çıkmıştık. Gördüğüm ilk şey mandalina ağaçları ve aydınlanmaya başlayan gökyüzüydü. Ardından iniltileri, acı dolu hıçkırıkları duydum. Katliam alanıyla aramızdaki uzak mesafeye rağmen o iniltiler dibimizdeymişçesine yakındı. Mezarlıktan geçer gibi sessiz ve temkinli adımlarla saraya doğru yürümeye başladık. 

Ateş yağmuru durmuştu ve geriye kömürleşmiş ot yığınları, ağır yanık kokusu, uzaktan bakıldığında bal mumunu andıran ceset parçaları, kurumuş kan lekeleri kalmıştı. Savaş metrelerce ötede devam ediyordu. Aradan saatler geçmiş olmasına rağmen muhbir cücelerin sayısı beş yüzü geçikti. 

BulvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin