Kuralların canı cehenneme - 17

6.1K 779 240
                                    

"Ben senin gardiyanın değilim." dedim. "Seni bilerek tutsak etmedim."

Islanmış gözlerini elinin tersiyle sildi, parmak uçlarıyla şakaklarını ovuşturdu, belli ki başı ağrıyordu. "Uyumak istiyorum." dedi. "Beni yalnız bırakır mısın?"

"Nasıl istersen." diye cevap verdim. Yataktan kalktığımda, karyolanın demirleri acıyla gıcırdadı. Ardıma bakmadım, kapıdan çıkarken beni izleyip izlemediğini ya da yüzünde oluşan o uzak ifadenin değişip değişmediğini bilmiyordum. Ben de soğuktum, kar kadar, buz kadar, kilometrelerce ötedeki stratosfer kadar soğuktum. Bu soğukluğun adı öfkeydi. Ama alelade birine duyulan kızıl öfke değil, sevginin doğurduğu, yakmayan ama uyuşturan bir öfkeydi. 

Ben de acı çekmiştim. O ne kadar beklediyse ben de o kadar hatta belki daha fazla beklemiştim. 

Güçlü adamların kalpleri çoğunlukla görülmez, mattır, üzerine çevrilen bakışları hiç durmadan geriye yansıtır. Ben kendimi kandırmaya çalışsam da güçlü bir adam değildim artık, geçmişteki beni anlatan sahte bir maske takıyordum yüzüme. Güçlüymüş gibi, başa çıkabiliyormuş gibi, acı çekmiyormuş gibi davranıyordum. Ama taktığım maskenin ardında kanıyordum, perili evlerin kırık camlarından bakan hayaletler gibi dolaşıyordu acılarım kanımda. Kimse yaklaşmaz, perili evlerden kaçar gibi uzaklaşır adımlar, metruk evimde serseri hayaletlerimle baş başayım. Kaderim bu. Düşündüklerime bencillik ya da anlayışsızlık kulpu takabilirsiniz ama onu azat etmemi isteyen, maskemin ardında gördüğü perili evden kaçan, hayaletlerime yaklaşmayan bir kadına, ona duyduğum emsalsiz sevgiye rağmen, tutunamam. 

İyileşmek isteyen birini iyileştirebilirsiniz, yaralarının sarılmasını isteyen birinin yaralarına dokunabilirsiniz ancak. O artık benim onu iyileştirebileceğime inanmıyor. Bilakis, örtmeye çalıştığı yaralarını kanatmamdan, onu ikinci kez ve daha ağır bir biçimde ölüme mahkum etme ihtimalinden korkuyor. 

Hasta olan biri, bir başkasına şifa verebilir mi? Yaralarını benden sakladığı, bendeki kokuşmuş yaralardan kaçtığı için onu suçlayamam.

Ne yapabilirim? 

Uzak durmak zorundayım. Onunla ilk kez karşılaştığım o telefon kulübesinin önünde boynuma geçirdiğim ilmeği kesmek zorundayım. 

"Efendim, beni duymuyor musunuz?"

"Ha?"

"Dakikalardır size sesimi duyurmaya çalışıyorum." 

"Kusura bakma Bitlambi, dalmışım." dedim, koridorun ortasında mıhlanıp kaldığımı fark ederek.

"Odanızı hazırladım. Size eşlik edeyim, efendim."

"Bana efendim demene gerek yok dememiş miydim sana?" dedim, yürümeye başlarken. 

Uzak durmanın yolları, kural bir: günlük hayatın ritmini tutturmaya çalış. 

Başarı derecesi: on üzerinden dört.

"Alışkanlıklardan vazgeçmek kolay değil." dedi, yanımda neşeli adımlarla koştururken. Adımları benim adımlarımın neredeyse yarısı kadardı. 

"Eskiden tanışıyorduk, öyle değil mi?" 

"Evet. Ben bir soytarıyım. Ama dünyadaki anlamıyla bir soytarı değil."

"Burada ne anlama geliyor ki?"

"Asillere hizmet etmek için yetiştiriliriz. Orada nasıl derler...Uşak?"

"Enteresan."

Uzak durmanın yolları, kural iki: tehlikeli sınırlara yaklaşmayan konuşmalara ilgi göster. 

BulvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin