ARDA

2.2K 212 72
                                    


Arda içine dolan huzursuzluğu kelimelerden keffaret ödeyerek çıkartıyordu.

Özlem soğuk bir tokat gibi çarparken yüreklere, gece düğüm atmıştı gökyüzünün mavisine.

"Senin olmadığın tarihleri, günleri atamıyorum çünkü hiçbir saat bile anlamlı değil artık benim için. Hani o uçurumdan atlamıştım ya  işte o gün ikimizi de öldürdün sen. Ve  bana olan nefretini bağırdığında hepten yok oldum. Biliyor musun beni öyle güzel yok ettin ki sana varlığımdan dahi söz edemedim. Sana dönemedim ve dönmeyeceğim. Ben artık bir hayaletim sevgilim, üzgünüm artık sıra senin saplantılarında. Delirene kadar beni göremeyeceksin seni yüzyıllar boyu özleyeceğimi bilsem de bekliyorum. Aşkının paslanmış noktasını hedef tuttum hadi gel artık diretme."

Arda ara ara Melis için mektuplar yazar ve onları itina ile bir sandığa gizlerdi.

Melis' in Kabusu

Donuk bir yüzle hâlâ daha mesaja bakıyordum. Yıllar öncesinde kalbime "aşk" diye çarpan adamın numarasından gelen mesaj...
Ama bu hayal ötesi şeyin olması imkansızdı. Çünkü Arda gözlerimin önünde öldü. Telefonunu tutup fırlattığı anları da unutamam. En kötüsü de o ölmeden birkaç dakika önce ona ondan nefret ettiğimi söylememdi. Seviyor mu sevmiyor mu ? Aslında kalbimin his etkileri artık tanımsız. Çünkü aşık olduğum insan bir zamanlar söz verdiğim insan tüm sırrımı ele vermişti. Ben de onu terk etmekle iyisini yaptığımı düşündüm.

Oda arkadaşının ona seslendiğini duyan Melis merdivenleri koşarak indi ve akşam yemeğini yedi. Gece hüzün dağıtan yağmuru seyretmek için balkona çıkınca gökten kayan yıldızla bir damla yaş aktı kalbinden. Kalbi ağlıyordu çünkü Arda'ya her kayan yıldızda aşkını hatırlayacağım demişti.

Kayan bir yıldız gibiydi aşkı. Yoktu. Hiçti sadece ara sıra birkaç histi o kadar o da kayıp gitti...

Arkasında duyduğu ayak izleriyle geri çekilen Melis, balkonun kapısını örter. İçeriye gelen arkadaşı Dilek'e içini dökmeyi çok istese de henüz buna hazır olmadığını fark eder ve dudağını ısırıp yutar sözcükleri. Ikisi de bir süre suskunluğu boylar.

Bazen insan konuşmayı öyle çok ister ki susmaya mecbur bırakıldığını hatırlar daha sonra tekrar susar. Gökyüzü belki de yalnızlar için yaratıldı ? Mavi gözlerin içinde yanan yangının dermanı bir gün onu bulabilmek için elinden geleni yapacak mıydı ?

Melis bu acıya alışmaya çalışsa da içini kemiren binbir türlü düşüncenin arasında iki büklüm kivranmak zorundaydı.

Bölük pörçük hayallere bir meze alalım.

Melis mavi gözlerini gecenin karanlığına dikip hayallerini düşünmeye başladı. Acıları herzamankinden daha da büyüktü. Yurtta kalmak da çok güçtü, ailesini özlüyordu. İnsanlarla çok fazla diyalog kurmayı sevmezdi hele ki sevdiği insanı gözlerinin önünde kaybetmesinden sonra kimseyle çok yakın olamadı. Yüreğindeki boşluğu kapatan kimseler yoktu, oradaki acı daima yakardı. İçinde tuttuğu acıyı yine derinlerde saklardı. Melis 'in tek kardeşi vardı o da Timuçin'di her şeyini paylaştığı kardeşini çok severdi.
Kitap okumayı çok seven Melis Taşdelen gününün çoğunu kitapların arasında geçirir bolca da düşünürdü.

***
Umarım beğenirsiniz.
Medyaya Arda Sağlam 'ın resmini koydum, bakabilirsiniz.

:)

SAPLANTI (Tamamlandı) Where stories live. Discover now