Gizem Basamaklarında Yürüyüş

191 56 13
                                    

Simay sessizliğini haykıran odalar arasında titreyen soluğunu tekrar alıp vermeye çalışıyor tekrar umut aşılayan sözler kuruyordu. Geçecek deyip avuntuları beraberinde önüne seriyordu. Elinde tuttuğu kanlı tişörte son kez baktı. Kan daha tam kurumamıştı bile. Daha fazla kuruntu arasında yol almanın huzursuzluğunu yaşamamak adına tiksinti ile baktığı o şüphe uyandıran tişörtü hızlı bir şekilde ellerinden bıraktı. Nefesini kontrol edişlerinin ardından masada titreyen telefona doğru uzandı.

"Çetin. "

Gözbebeklerini kısarak baktığı isme hüzün barındırmayan ses tonu ile cevap verdi.

"Efendim ?"

Çetin Simay'ın üzücü ses tonundan bir terslik olduğunu sezmişti. Ama belli etmenin yersiz olduğunu bildiğinden kendinden savurdu tüm sonbahar yapraklarını.

"Tenekeler bugün plana göre davranmıyor, sana ihtiyaçları var."

Dişlerinin arasında tuttuğu öfkeyi silkelercesine cevapladı.

"Bekle beni bidon, geliyorum. "

"Ne bidonu? At kafası hadi gel seni bekliyorum."

Simay içinden attığı kahkahaları bastırıp ' iyi günler 'dileyerek telefonu kapattı.

***
Simay üzerine geçirdiği kapişyon ile tüm dikkatleri kendinde barındıran 'bayan gizemli' gibiydi.
Ellerinde tuttuğu siyah göz kalemini de çektikten sonra mavi gözlerinden parıldayan umuda göz kırptı aynadan.
Evden çıkarken kapıları ve pencereleri iyice kapadığından emin olduktan sonra gizem basamaklarında yürüyüşe çıktı.

Sağına soluna baktı. Sağı kalabalık solu yalnızlık barındırıyordu. İki gün sonra ise acılarının demleneceği bir gün olacaktı. Simay adımlarını hızlandırarak yürüyordu. Birkaç dakika sonra Çetin ile göz gözeydi.

Çetin yüreğinin sesine istemeden de kulak veriyordu. 'Ben cennet nedir bilmem iki mavi göz için tutuşan bir bedenimi bilir susar beklerim.'

"Merhaba."

Söze nasıl giriş yapması gerektiğini bilemeyen Simay selam vermekle yetindi.

"Telefonda sesin neden kötü geliyordu?"

Bu bidon neyin peşinde şimdi ? Geldim ya daha ne soru soruyor ki...

"Sana öyle gelmiştir."

Çetin dikkatle süzdüğü bedenden gözlerini hafifçe yere dikti. Korkmuştu! Ona olan bu kararlı ,masum bir o kadar da sahiplenici hislerini anlasın istemiyordu. Korkuyordu tekrar çok sevip kaybetmekten. İnsan istediğini elde etse de mutluluk iksirine kavuşamayan biri olabiliyordu demek ki. Ellerini kenetlenmiş vaziyete getirirken yanına gelmekte olan Nihan'a göz kırptı.

"Ee hadi işler bizi bekleer.", Simay daha doğru düzgün sözlerini bitirmeden Çetin'in kızıl hatunu her şeyi berbat etmişti bile.

"Selammmm, Çetoin ve kölesi."
Simay tüm hakkaniyetini sıraya dizmiş sabırla bekliyordu.

"Bu kızıl kafa neyine güveniyor ? Kızıl gezegen var adı Mars, biz seni oraya yollayalım. Söz senin zıkkım ihtiyaçlarını da ben kendim karşılayacağım."

Yüzünden sinir olmuş ifadesi okunan Nihan hiçbir şey olmamış tarzı bir hava ile ortamda kahkaha patlattı.

"Hahhhhahha çok güldüm ya ben bu kıza hastayım."

Çetin Simay'ın kızgın iken gözlerinden akan ateşi görebilmek için ortama renk katmaya başladı.
Aklındaki haince planları uygulamaya koyuldu.

SAPLANTI (Tamamlandı) Where stories live. Discover now