Ödenmemiş Hesaplar

149 33 4
                                    

Merhaba öncelikle sizlere bölüm yazamadığım için geciktirdiğimden dolayı sizlerden özür dileyerek başlamak istiyorum. Acılı bir insanın kanayacak efsanevi yaraları vardır. Acım herkes kadar abartmaya lüzum yok. Her şey bir nevi deprem gibi dağılmaya başlayınca üzerimdeki enkazdan salim çıkmaya çalışmam zor oldu diyebilirim. Yüreğim bir çocuk gibi ağlıyor.

Kırıla kırıla öğrenir insan yaşamayı. Güçlü olmak gerektiğini tekrardan düşünecek, köşede sakladığı eski umutlarını açıp önüne dizecek. Ellerini gözlerine götürüp son kez gözündeki yaşı silmeye gayret edecek. Acıyan tarafından son kez bakarken hayata, masum gülüşlerine karışan histerik bir şeyle karşılaşacak. Cümlelerin başını da sonunu da kurmak yerine noktanın yerini düşünüp duracak. Kalbine batan duyarsız somut gerçekleri hatırlayıp tekrardan efkarlı gecelerin dibini boylayacak.

Ama geçiyor. İnsan olmasını istemediği şeylere dahi alışmasını öğreniyor. Ve sonradan anlıyor ki şu ufacık dünya üzülmek için fazla kısa. Üzülmek, kederle yol almak sizi sizden koparır. Ki zaten her insan kopuk olmaya başlamıştır. En kötü zamanında kendi gözyaşını kendin silebiliyorsan kimseye ihtiyaç duyma! Allah var sıkıntı yok inşallah. Dua edelim bol bol. Dualarınıza bu minik kuşu da alın, olur mu? Kanatsız da uçmayı öğreten 'güzel insanlar' sizlere de teşekkür ediyorum.

.

Melis olan bitenden haberdar olmak için Simay'ın peşinden gitmeye koyuldu. Simay ondan önce yola çıkmıştı. Annesi de Çetin'e yardımcı olabilmek adına Metin'den yardım istemişti.
Melis yolu tek başına katederken arkasından birinin onu takip ettiği hissine kapıldı. Ara sıra arkasını dönmeye çalışsa da o esnada o varlık ortadan kayboluyordu. Melis kafayı yediğini düşünmeye başlamamak için önüne baktı,arkasında kendisine özlemle bakanı umursamadan...

***

Şehir bile üşümüştü senin sıcaklığını görünce. Ben de tir tir titreme seansları geçirirdim gözlerin gözlerime kafa atınca. Tepe taklak olmaya başlayan düşüncelerim kaymaya başlardı yıldızlar gibi aniden parıldayarak. Suskundum, felaket bir gecenin etkisi ile kendi ağımda oturmaya başladım bir örümcek gibi. Nereye gidersem gideyim etkisi altındayım gözlerinin, serin bir denizi andıran boğaz manzarası gibiydiler. Şimdi hangi iklimi sevinçten dört köşe ettin bilmiyorum ama ben sensizlikle deliler gibiyim. Sevmeyecek olma ihtimalinle bile çekip giden bakışım yokluğun ile savaşmaya kalkışabilecek mi? Söyler misin sessizliğim daha kaç asır beni delik deşik etmeye devam edecek? Bak esaret altında sana hapsolan bedenime, kahkaha atarken yırtık gülüşlerim hangi bakışına dikilecek ? Artık geçmiyor aklımın ucundan ismin, bilmelisin sevgili aklım senin şeridin. Hangi yolculuk beni sana getirir bilemem lakin ben bilet edinmeden kalbine varacağım. Ve sen, sen yoksun sanki. Hislerimin dilekçesi gelebildi mi yüreğinin hesabına, bana da kıyacak mı o vicdan yoksunu hayatın? Sevme kabul ama sevdim deyip de gitme. Bitirme bendeki bu yüreğin dipsiz sevgisini.

Yazdığı yazıyı tekrardan okuduktan sonra cebine koyup Melis'i uzaktan izlemeye koyuldu.

***

"Ne oluyor yine burada? "

Simay'ın kızgın, gerilim sahnelerini andıran girişi ve ses tonu tüm dikkatleri üzerine çekmişti orada bulunanların.

"Sakiin, bir şey olduğu yok."

"Kapa çeneni teneke sen!"

Ege'nin Çetin'den öğrendiği sözle giriş yapması onu kaskatı kesmişti. Gözlerini Çetin ve Sinan'ın soğuk bakışlarına yönlendirirken kapıya vurulan darbe ile geri çekilmeye başladı Simay.

Kavga başladı!

İki güvenlik görünümüne sahip koca cüsseli adam içeriye girdiğinde herkes şaşkın görünüyor, birbirine ne oldu gibi bakışlar atıyordu.
Ve sessizliği bozan taraf Çetin'in Sinan için attığı yumruk oldu.

SAPLANTI (Tamamlandı) Where stories live. Discover now