Kabus

4.5K 91 7
                                    

        Kan, her yerde çok fazla kan vardı. Hatta üzerimde, ellerimde ve kıyafetlerimde. Bu benim kanım değildi eğer bir yerimi yaralamış olsaydım bunun acısını şuan hissediyor olurdum. Baygın olduğum yerden kalktım, kendime gelmem uzun sürmüştü. Ayağa kalktığım anda fark ettiğim ilk şey ölü insanlar olmuştu. Etrafımda belki de yüzü aşkın insan kanlar içinde yerde yatıyordu. Tanrım, o bir kol muydu? Hayır. Normal bir kol olsa korkmazdım elbette ama kolun geri kalan kısmı yani vücudu  neredeydi? Fark ettiğim acı gerçek boğazımda yanma etkisi oluştururken  çığlıklar içinde koşmaya başladım. Ama nereye gideceğimi bile bilmiyordum, her adımımı attığımda kulağıma boğuk bir ezilme sesi geliyordu ve bu midemin ard arda kasılarak bulanmasına neden oluyordu. Nerde olduğumu biraz daha ilerledikten sonra anlamıştım. Burası okula gitmek için kullandığım  yollardan biriydi, genelde okula otobüsle giderdim, ya da bazen annem beni işe gitmeden önce bırakırdı. Üzerimde okul kıyafetleri vardı. Çantam, Ah çantam Tanrı bilir neredeydi? Çığlıklarımı etrafımda kimsenin olmadığını daha doğrusu canlı kimsenin olmadığını fark ettiğimde kesmiştim ama hala koşuyordum. Acaba trafik kazası mı olmuştu? Ama öyle olsaydı etrafımda birbirine girmiş onlarca arabanın olması gerekirdi. Ayrıca en kötü zincirleme trafik kazası bile bu kadar kötü bir görüntü oluşturamazdı ya da büyük bir terörist saldırısı sonucu oluşan bir görüntüydü bu. Uyandığımda bende kendimi  yerde bulmuştum ama hiçbir yerimde yara yoktu, küçücük bir acı bile hissetmiyordum. Sadece halsizlik vardı ki bu etrafımda gördüğüm manzaraya bakarsak şikayet edebileceğim bir durum değildi.

        Bacaklarımın bana göndermiş olduğu isyan sinayellerine aldırmadan koşmaya devam ediyordum.  Gündüzdü ama etrafımda hayat durmuş gibiydi yaralılara ki yaşayan tek insanın ben olduğunu düşünüyorum. Cesetleri kaldırmaya kimse gelmemişti. Sanki büyük bir kabusun içine hapsolmuş gibiydim. Sessiz ve soğuk, ölülerle dolu bir cadde. Caddenin görüntüsü giderek zihnime kazınıyordu. Burasını adım gibi bilirdim her gün okula gitmek için kullandığım  yoldu şimdi ölülerle doluydu. İnanılır gibi değildi. Daha fazla dayanamadım ve ayaklarımın isyanına cevap vererek durdum. Durduğum anda gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı acaba annem neredeydi? Ya da başından beri benimle miydi? Lanet olsun hiçbir şey hatırlamıyordum ki!  Adını ya da yüzünü bile bilmediğim bir insanın kopmuş bacağının üzerine basmadan ayakta durmak için çabalarken arkamdan inanılmaz gürültüler gelmeye başlamıştı. Sanki kocaman bir ordu toplanıyor gibiydi. Çığ gibi giderek büyüyen sese kafamı çevirdiğimde cesetler ve onlara ait tüm parçaların üst üste binerek hızlı bir şekilde üzerime geldiğini gördüm. Arkama bakamıyordum daha doğrusu arkaya bakmaya fırsatım bile yoktu çünkü anlık bir duruşum ezilmeme neden olacaktı. Beş dakikadır koşuyordum. Daha fazla dayanamazdım, kalp atışlarım bile canımı acıtmaya başlamıştı, koşmayı kesmem lazımdı ama arkamda koca bir ölüm dağı beni son hızla takip ederken bunu yapmak hiçte kolay değildi. Bulunduğum duruma ve arkamda nasıl oluştuğunu bilmediğim ölüm dağına hala anlam veremiyordum. Korkunun verdiği adrenalinle koşarken gözlerim kararmaya başlamıştı. Ayaklarım birbirine dolanıp yüzüm yere kapaklanırken zihnim tamamen kapanmak üzereydi. Son bir his içimi delerken acının parçalayıcı etkisi ve ölümün kokusunu iliklerime kadar hissetmiştim. 

Şeytan ve Melek- "Masum Aşk   #Wattys 2015 "Where stories live. Discover now