Şeytanlar

768 35 2
                                    

        Gördüğüm şeyin şokuyla yerde biraz kalmıştım. İçeriye simsiyah ve kocaman kanatlarıyla giren kişi cidden İsa mıydı? Bu bir rüya mıydı yoksa yine? İnanmak o kadar zor ve zahmetli geliyordu ki yeniden bir kabusu kaldıramayacağım diyerek yerden kalkmamayı tercih ettim. O anda belimden bir el beni tutup ayağa kaldırdı. 

"Bu bir kabus değil seni sürtük kalk!"  

        Ayağa zorla kaldırılmış ve daha önce hiç görmediğim beyaz tırtıkllı,  büyük ve aralıklı üzerinde hangi dilden olduğunu bilmediğim bir şeyler yazan bıçak boğazıma dayandırılmış bir halde duruyordum. Hala olayın şokunda ya da bir şeyleri kabul etmeyen bir haldeydim. O arada İsa Ayça'nın ellerini çözmüş ve bu seferde Ayça'nın arkasından İsa'dan daha küçük ve beyaz olan kanatlar çıkmıştı. Nasıl bir kabusun içindeydim ben? 

"Benim yerime tercih ettiğin bu aciz miydi? Hani bir boktan haberi olmayan bu küçük bok böceği."

        Ne diyordu bu sürtük benim hakkımda? Ayrıca benimle alıp veremediği şey neydi? Ben  paranormal yaratıkların var olmasını o kadar isterken bile varlıklarını kabul edemeyecek kadar bu işlerden uzak olan ben şimdi saçmalığın ortasındaydım sadece. Kadın elinde ki bıçağı boğazıma daha da batırınca etimin yandığını hissettim, kesikten daha çok yanma acısı yaşıyordum. İşte o zaman bu kaçık sürtüğün şaka yapmadığını anlamıştım. Biraz debelenip elinden kurtulmaya çalışsam da beton gibi olduğum yerde kalmıştım.

        "Ellerimden kaçabileceğini mi sanıyorsun sen hemde insan formundayken? İsa sen buna hiçbir şeyden bahsetmedin mi yoksa? Ne kadar acınası ama." 
İsa'nın gözleri kıpkırımızı kesildi. Kanatları sınıfa girdiği zamankiden daha fazla büyüdü. Etrafta inanılmaz bir hava akımı dolaşmaya başlamıştı. Saçlarım hava da uçuşuyor soğuktan titriyordum. İsa bilmediğim bir dilde bir şeyler söylendi ve o anda arkamda ki kadının tavana uçtuğunu hissetmiştim. O kadar kötü vurmuştu ki kafasını bir insan olsaydı beyin kanamasından ölmesi gerekirdi. Acıyla konuşmaya çalışan kadın:
"Seni daha zeki zannederdim İsa buraya yanlız geldiğim mi düşünüyorsun? Seçilmiş insanı tek ben mi öldürmek istediğimi sanıyorsun?"
Kadının sözlerinden sonra hemen Ayça'nın yanına kendimi yuvarladım her ne kadar görüntüsü korkutucu olsa da tanıdığım insan sadece oydu. Yani tanıdığımı sandığım insan. 

İsa beni koluman çekip Ayça'ya talimatlar savurmaya başladı.

"Onu hemen buradan çıkar, şaka yaptığını sanmıyorum. Peşine birilerini takmıştır. Şuan kimsenin kokusunu almıyorum ama geleceklerdir. Sadece gidin ve canın pahasına onu koru." 

Neler dönüyordu burada? İsa ve Ayça ne zamandır İsa'nın ona emir verecek kadar birbirlerini tanıyorlardı? 

"Neler oluyor burada?! Siz nesiniz? Hiçbir yere girmiyorum! Bir şey anlatmadığını sürece burada kal.."

Daha sözümü bitiremeden İsa beni omzuna alıp sınıftan çıkardı. Arkasından Ayça geldi o kadına ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Hızlı adımlarla yürüyen İsa sırtından vurulmuş gibi bir anda durdu. Beni aşağıya indirip.

"Artık çok geç geldiler." dedi Ayça büyüyen gözleriyle

"Ne yapacağız? Onlarla tek başımıza mücadele edemeyiz."

"Ben bir yolunu bulacağım. Sen Çisem'i buradan çıkar sadece."

"Tamam. Çisem tek bir kelime etmeden benimle geliyorsun, sonra sana her şeyi anlatacağım lütfen." 

        Gelenler neydi? Neyle mücadele etmeleri gerekiyordu? Korkuyla Ayça'nın çekiştirmelerine karşı çıkamayarak onun peşi sıra koridorda koşmaya başladım. İsa kanatlarını saklamış ve normal bir insan haline bürünmüştü. Arkama döndüğümde gördüğüm en son şey buydu. Merdivenlerin oraya gelmiştik. Bir kat sonra çıkış kapısından dışarıya gidebilirdik. Tabii beyaz bir ışık ile Ayça vurulmuş bende yeri boylamış olmasaydım. Karşıma bu sefer kırmızı kanatlı farklı yaratıklar vardı. Ayça'yı dürttüm ama uyanmıyordu? Ölmüş müydü? Aman Tanrım onu kontrol edecek zamanım bile  yoktu çünkü bizi öldürmeye çalışan şey tam çıkış kapısının orada ve bana doğru gelmeye başlamıştı. Arkamı dönüp koşturmaya başladım. Bu sefer yukarı çıkmak yerine soyunma odalarının bulunduğu alt kata indim. Bir şekilde ondan uzaklaşmam gerekiyordu ama uçan bir şeyden nasıl daha hızlı olunabilinirdi ki? Erkek soyunma odasına girdim. Belkide hayatımda ilk kez bu odaya giriyordum ve umarım sonuncu olurdu. Duşların olduğu kısma gidip saklanmak için dolaplardan birinin içine girdim. Kısa süreliğine atlattığım Kırmızı kanatlı varlık kısa bir süre sonra içeri girdi nefes alışlarım bile duyulmasın diye ağzımı elimle kapadım. Benim orada olduğumu anlamamış olacak ki geri dönmeye başlamıştı. Bir kaç dakika bekledim. Ardından sığındığım dolabın içinden çıkarak koridora doğru yol aldım en sessiz adımlarımla hızlı bir şekilde yürümeye çalışıyordum. Etrafta şuan görünen bir şey yoktu. 

Merdivenlerden çıkarken karşıma çıkan insan yüzünden neredeyse çığlığımı basacaktım ki elleriyle ağzımı kapatmıştı. Bu İsa'ydı korkmam gerekir miydi? Bilmiyordum. Öfkeyle

"Senin burada ne işin var?! Gitmen gerekiyordu." dedi. 

"Burada olmanın meraklısı değilim! Çıkarken birileri bize saldırdı kırmızı kanatları vardı Ayça yere düştü bende ellerinden zor kaçabildim." 

"Kahretsin Cin'leri çağırmış!"

"Ne dedin sen? Cinler mi?" Evet burada ölüp gidecektim. Ya birileri beni öldürecekti ya da ben zaten yaşanan bunca şeye katlanamayıp ölecektim. Ölüm sahnemin daha dramatik şekilde olmasını tercih ederdim. 

"Şuan açıklama yapamam tek bilmen gereken sana anlattığım hikayeyi hatırlaman Çisem."

"Hangi hikaye bir dakika sakın bana o şeytan melek vızırtısından bahsetme!"

"O yalan bir hikaye değil Çisem! Sen meleksin adın da Uriel."

Sinir bir kahkaha boğazımdan çıkmıştı, ağlamam gereken yerde sadece gülüyordum.

"Öyle ha peki Şeytan? O kimmiş?" Alay ederek sorduğum sorunun cevabı oldukça sert ve şok edici olmuştu.

"Şuan burada ve tam karşında duruyor."

"Ne dedin sen?"
        Yine kocaman bir ses patlaması ve yine yeri boylamak. Bu sefer cidden yaralandığımı düşünüyordum. Hem ruhsal hem fiziksel hem beyinsel olarak. Beynim bir gecede almayacağı kadar çok bilgi almıştı ve bu beni yormuştu. İsa ayağa kalkarak bana yardım etti hemen beni arkasına aldı belli ki zarar görmemi istemiyordu. 

"Sana kaç dediğim anda kaçacaksın ve sakın arkana bakma Tanrı  şahidim olsun eğer bakarsan, dönersen seni fena yaparım."

Bunca sözün ardından aklıma gelen tek cevap

"Şeytan olduğunu söylüyorsun ve bana Tanrı   şahidim olsun mu diyorsun ironiye bak." olmuştu. 
İsa bana inanamıyormuş gibi  bakarken önümüzde giderek biriken bir ordu olduğunu yeni fark etmeye başlamıştım. Sayıca ve belli ki kuvvet olarak bizden yani ben ve İsa'dan oldukça fazlaydılar ne yapacaktık şimdi?"

Şeytan ve Melek- "Masum Aşk   #Wattys 2015 "Where stories live. Discover now