Patlama

1.7K 51 3
                                    

        Birkaç saat sonra uyandığım da hava tamamen aydınlıktı ve en zor günlerimden biri başlıyordu, yani okullar açılıyordu. Yanlış anlaşılmak istemiyorum sadece okulu sevmemem derslerden kaynaklanmıyor. Derslerimin iyi olduğunu bile söyleyebilirim ama o okulda beynini çalıştırmaktan aciz ve tamamen bencil yaratıklarla dolu olması kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu. Her yıl olduğu gibi  okul ile ilgili düşüncelerimi tazeledikten sonra hazırlanmak için yatağımdan kalktım. Banyoya gidip ılık bir duş aldıktan sonra üzerime beyaz  ve  "Benim hayallerim güzel"  yazan bir t-shirtle dar paça bir pantolon geçirmiştim. Saçlarımı da kuruladıktan sonra bir göz kalemi, rimel ve parlatıcıyla makyajımı tamamlamıştım. İşte hazırdım, lanet olası bir döneme,gereksiz insanlara  ve gereksiz baş ağrılarına hatta sinirlenmek yerine susmaya bile hazırdım. Doğrusunu söylemek gerekirse aklımın okuldan daha çok gördüğüm kabusta olduğunu fark ettim o kadar kötü ve rahatsız ediciydi ki etkisinin hala devam etmiş olmasına şaşırmamıştım bile. 

         Merdivenlerden aşağıya inerken  annemin kahvaltı hazırlamakla  uğraştığını gördüm ve yüzüme takındığım sahte mutluluk anında yerini rahatsızlığa bıraktı.  Kahvaltılar bana uygun değildi sabahın köründe kalkmak ve yemek yemek uyumak yerine verilen saçma bir karardı. Ben uyuşuk ve uykuyu seven biriydim benden fazla bir şey beklemek saçmaydı, beklenmemesi gereken en önemli şeyse kahvaltı yapmaktı.  Anneme kedi gibi masum bir bakış atıp kahvaltı masasına  baktıktan sonra  annem ne söyleyeceğimi önceden tahmin etmişti.

“Hayır Çisem kahvaltını evde benimle yapacaksın, bugün okulda ilk gün ve verilen kitapları taşıyabilmen için güçlü  olman gerekiyor öyle değil mi? Dışarda yemek yok.”

Yüzüm asılmıştı yemek istemiyordum ama annemin inadını da bir ben bir de Tanrı  bilirdi. Bazen bu inadından sıkılıp  evden kaçmak istiyordum ama sonra annemin yalnız kalacağı fikri daha kötü geliyordu. Hemen bir dilim ekmek birkaç zeytin ve bir peynirle kahvaltımı geçiştirdikten sonra annemi öpüp çantamı almak için yukarıya çıktım. Aşağı inip kapıya doğru giderken  görmüş olduğum şeyse annemin kapının önünde duruyor olmasıydı

“Güçlü olamaya bak ve arkadaşlarınla anlaşmaya çalış Çisem.” Bir kaç sözcük ve tek bir cümle yanında beni tanıyan bir anne. 

        Gülüşü destek vericiydi ama benim için değil. Her ne kadar anneme yansıtmak istemesem de aynı evde yaşıyorduk ortamlara uyum sağlayamadığımı ve insanlarla iyi anlaşamadığımı en az o da benim kadar iyi bilirdi nasıl bundan haberi oluyordu bilmiyorum sanırım annelik içgüdüsünden kaynaklanan bir olaydı ya da ona benzer bir şeyler. Ona samimi gülüşlerimden biri yollayıp "Merak etme iyiyim ben." dedikten sonra evden çıktım.
        Otobüsümün kalkacağı durağa kadar yürüyüp müzik dinleme fırsatı bulmuştum. Okuldan bir gece önce kendime sağlam bir müzik listesi hazırlamıştım şimdi emeğimin karşılığını alma zamanıydı. Otobüs tam da ben durağa geldiğim zamanlarda gelmişti ve içi bir ahır kadar doluydu bugün şanslı günümde değildim, ne zaman şanlı günümde olmuştum ki? Bursa  kalabalık bir şehirdi ve en az İstanbul kadar karışık bir trafiği vardı. Otobüse binip zorda olsa arkada oturmak için bir yer bulabilmiştim. Oturup kulağımın ve beynimin içinde dans eden Apocalyptica/ End of me şarkısını dinlerken  Türkiye’de eğitim sisteminin bile insanlarla aramı bozmama yetmiş olduğunu düşünüp duruyordum. Bugün aklım çok dağınıktı, içim huzursuzdu bunun nedenin okulun açılmış olmasına bağlasam da altında o kabusun olduğu da aşikardı, birkaç durak sonra kabusta gördüğüm yerden geçecektik ve gerçekleşmeyecek olduğundan adım kadar emin olsam da o yerden bu kıyafetlerle geçecek olmak ki bu kabusla aynı zaman dilimi ve aynı kıyafetlerdi beni korkutmaya yetmişti. İçimde ki korku ve halsizlik giderek artıyordu ayakta olmadığım için gerçekten mutluydum ama kalabalık ve havasızlık iyice bunalmama neden oluyordu.  Daha fazla dayanamadım ve otobüsün dur tuşuna basarak bir sonra ki durakta indim. Kalabalık beni daha kötü hale getirmişti nefes almakta zorlanıyordum. 3 yıldır aynı istikametten okula gittiğim için yürüyebilirdim zaten okula sadece 1 2 kilometre mesafe kalmıştı ama ilk önce kendime gelmem gerekiyordu. Bir kabusun beni bu denli etkilemesi inanılır gibi değildi sanki gerçek olacakmış gibi... Yine o saçma takıntılarımdan başka bir şey değildi. Kendime geldikten birkaç dakika sonra yürümeye koyulmuştum ki kulağımda ki kulaklıklara rağmen beni bile  sağır edecek bir patlama sesiyle olduğum yere bilincim kapalı bir şekilde yığılmıştım. 

Şeytan ve Melek- "Masum Aşk   #Wattys 2015 "Onde histórias criam vida. Descubra agora