Doktor

1K 32 1
                                    

        Bugünlerde bu kadar çok bayılmış olmama ben bile şaşırıyordum. Vücudumun dengesi alt üst olmuştu, kendime geldiğimde bu sefer annemin kolları arasındaydım, bana telaşlı gözlerle bakıyordu, gözlerinde ki çaresizliği görmemek içten bile değildi.  Bana ne oluyordu böyle?  Neden bu kadar berbat bir haldeydim ve neden ölesiye bir şeylerden korkmam gerektiğini düşünüyordum? Annem telaşlı bir sesle ve gergin elleriyle kafamı tutarken,

"Doktoru aradım, bir kaç dakikaya burada olur." dedi ve yarım bıraktığı sözlerine yüzündeki acıyı biraz daha arttırarak devam etti.    

"Çisem aman Tanrım nasıl bu kadar salak olabilirim! Nasıl okula gitmene izin verebilirim?" diyerek de sonlandırdı.
Harika hatta süper evet okul yasağına da sonunda  kavuşmuştum. Bu da evde çıldıracağım günlerin beni beklediği anlamına geliyordu. Annemin elleri arasında kıpırdanmaya çalışarak bir yerimin acımadığını anlatmaya çalışıyordum. Boğazım kurumuştu, kafamın içinde binlerce ses varken içlerinden birkaç mantıklı sözcük bulmak çok zordu. Kendimi zorlayıp yumru gibi boğazıma yerleşen kuruluğa rağmen sonunda sesimi çıkarabilmiştim.

 "Anne lütfen saçmalama, elektrikler yoktu ve sen birden kapıyı açınca korktum. Ayrıca senin içinde endişeleniyordum çünkü bu saatte kadar haber vermeden gelmemezlik yapmayan biriydin." Güzel bir mazeret sayılabilirdi. Annem gözlerini ayağa kalkarken bana dikmişti, soru sorar gibi bir ifadeyle "Bir dakika nasıl elektrikler gitmişti? Ben daha arabayı park ederken elektrikler vardı ve odanda senin gölgeni bile görebiliyordum. Dikilip duruyordun öylece." Anneme sanki bir yaratıkmış gibi baktım. Ciddi olamazdı değil mi? Yani elektrikler yoktu! Lanet olası elektrikler olsa mumu yakmazdım. Kafamı direk odaya girerken mumu koyduğum masaya çevirdim, bir saniye masanın üzerinde hiçbir şey yoktu gözlerim istemsizce yere değerken çerçevenin parçalanmış bir şekilde durduğunu gördüm. Ayrıca içinde ki fotoğrafta parçalara ayırlmış bir şekilde yanında duruyordu. Bunu nasıl fark edememiştim?  Cidden psikolojik desteye ihtiyaç duyan bir manyak gibiydim. İnanmayan gözlerle anneme bakışlarımı bir kez daha çevirdim. İfadesi giderek akıl hastası birine bakıyormuş gibi dururken  "Bugün iş yerinde çok fazla meşguldüm. Haber verecektim ama şarjım bitmişti. Buralarda hiç geyik olmadığını bilmeme rağmen arabama kocaman bir geyik çarptı orada onun için zaman kaybettim. Telefonum kapalı olduğu içinde yardım çağıramadım. Sana da ayrıca o yüzden haber verememiştim." diyerek mantıklı bir açıklama yapmıştı ardından soru soran gözlerini boşatmak istercesine "Elektrikler ne zamandan beri yoktu?"  dedi. Bu soru tuzak bir soruydu. Yani ona yirmi dakikadır elektrikler yok dersem bana deli damgasını kesinlikle yapıştıracaktı  o yüzden tuzağa düşmeden " Birkaç dakika önce en fazla." diye yalan söyledim zaten ortada nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde mumda yoktu. Mistik olaylara inanır mıydım? Belki ama başıma geleceğine? Hayır. Korkutucu olmaya başlıyordu.

        Bugüne kadar izlediğim her türlü korku filmi kafamın içine sürü gibi doluşurken titrediğimin farkına vardım. İçimden bir ses annene her şeyi anlat derken başka bir ses kapa çeneni ve otur oturduğun yere diyordu. Annem kafasını sallayıp çömeldiği yerden kalktı benim gibi ayakta dururken "Gel koltuğa otur. Daha fazla yorulmanı istemiyorum." dedi, koltuğa doğru yürürken "Ben yorgun falan değilim anne."dedim. Kafasını sallayıp "Pekala doktor gelip sana bakana kadar öyle olsun, ben aşağı iniyorum. Su ister misin?" diye sordu. 
"Olur." diyebildim sadece ama bu yalan değildi gerçekten kendimi halsiz ya da hasta gibi hissetmiyordum. Yani bedenen bir problemim yoktu sorun sadece kafamın içindeydi ve sürekli ağıran beynimdeydi. Annem odadan gittikten sonra bir anda istemsizce elim boynuma gitti çünkü orada bir yerlerde bir şey canımı yakıyordu. Ok gibi  fıralayarak ayağa kalktım odamda ki  aynaya bakarken boynumun solunda hatrı sayılır bir büyüklükte yara izi gördüm.Garip bir şekli vardı sanki  V ile Ters V'nin üst üste gelmiş  bir sembol gibiydi. O an aklıma geldi, elektriklerin gittiği ve yanımda evde kimse yok yabancı birini hissettiğim an, bana yaklaşıp boğazıma eğilmişti ve öptüğünü hissetmiştim. Annem odama girdiğinde  boynumu saçlarımla kapatıp  yerime oturdum. Getirdiği suyu memnuniyetle  mideme indirdim. Boğazımda inanılmaz bir kuruluk vardı ama büyük bir bardak su bunun üstesinden gelebilmişti. Şimdiyse  uyumaya ihtiyacım vardı. Hem de gerçek, güzel, kabussuz bir uykuya ama annem doktora gözükmem için ısrar ediyordu. Saat neredeyse dokuz olmuştu, bu saatte uyuyacak biri değildim ama başım çok ağrıyordu ve tek düşünebildiğim mantıklı şey uykuydu. Belki yine bir şeylerden kaçmak istiyordum. Küçüklüğümden beri başım ne zaman zora girse bir belaya bulaşsam ya da annemle babamın kavgasına şahit olsam uyumaz mıydım? Uyku biraz da olsa acımı dindirip beynimi dinlendirmez miydi? Uyku bir kaçış yoluydu benim için ve her zaman öyle olcaktı. Ölüm bile uzun bir uykunun kelime anlamıydı sadece. Bir kaç dakika sonra kapımız çalmıştı, annem hemen ayağa kalkıp aşağı indir bir kaç saniye sonra kapının açıldığını duyabilmiştim. Yine birkaç saniye sonra annemle birlikte odama  daha önce hiç görmediğim biri içeriye girmişti, doktor diyince aklıma Mehmet Bey gelmişti herzaman olduğu gibi. Annemle aynı yaşlarda yani 35 yaşlarında esmer, saçları yaşına göre hala gür olan ve görünümünü koruyan bir adam içeri girmişti. Annemin utancından kıpkırmızı olan yüzünü görene kadar rahatsız olmamıştım ama evet annem uzun zamandan sonra ilk kez bir erkeği gördükten sonra kıp kırmızı olmuştu. Bu adam her kimse annemle dana önceden tanıştığı kesindi  ve neden hastanede onu hiç görmemiştim merak ediyordum, "Hoş geldiniz" dedim soru sorar gibi arından "Adınızı bilmiyorum kusura bakmayın kimdiniz?" diye sordum. Sesimde anlamsızda varolan endişe anneminde dikkatinde kaçmamış olacak ki bana gözlerini dikip bakarken hafiiçe gülümsedi. 

"Ah pardon kabalık benim. Size kendimi tanıtmadım, adım Suat, Suat Bilir Çınar Hastahanesine Beyin Cerrahı olarak çalışıyorum, yeni başladığım için birçok kişi tanımıyor. Annenizle siz hastaneye yattırıldığınız zaman tanışmıştık, o da Mehmet Bey'i bekliyordu sanırım ama kendisi önemli bir ameliyattaydı onun yerine acil deyince anneniz ve sesi cidden telaşlı gelince bakmak için ben geldim." Uzun bir açıklamadan sonra annem adama samimi bir gülüş gönderirken yanında durduramadığı kızarıklığınıda hediye etmişti, hadi ama liseli bir kız gibi davranıyordu. Hangi ara annemle rolleri değiştirmiştik?  Kuruyan boğazını hafifçe öksürerek geçiştiren annem "Ne mahsuru, asıl ben teşekkür ederim bu saatte bizi düşünüp geldiğiniz için. Buyrun oturun." diyerek benim yanımda ki boş tekli koltuğu gösterdi, adının Suat olduğunu öğrendiğim adam ayrı bir koltuğa oturmak yerine benim yanımda ki boş yere kurulmuştu. Bense kendimi biraz daha kalan boşluğu doldururken bulmuştum. 
 
      Annem izin ister gibi bir ses tonuyla "Suat Bey bir şey içmek ister miydiniz? Sıcak, soğuk herhangi bir şey?" annemin sorusuna gözlerini benden ya da daha doğrusu nedenini bilmediğim boynumda ki yara izinden ayrımadan anneme "Orta bir Türk kahvesi hiçte fena olmazdı Doğa hanım." bakışları yara izimden uzaklaşırken anneme samimiyetsiz bir şekilde güldü ve gözleri benimle buluştu. Bu yeni tanıştığım adamla tek başıma odada kalmak istemediğimi fark etmiş olsamda gereksiz kuruntuma son vermek için gözlerimi başka bir yere bakmak için zorladım. Büyük ihtimalle daha demin annemle flörtleştiği için ona kızgın olmam normal sayılırdı ama içimde ki ses nedenin o olmadığını bangır bagır bağırıyordu.  

Şeytan ve Melek- "Masum Aşk   #Wattys 2015 "Where stories live. Discover now